İSTANBUL —
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının büyük farkla kazandığı 30 Mart yerel seçimlerinin bir diğer kazananı da Barış ve Demokrasi Partisi oldu. BDP, güneydoğuda ve bazı doğu illerinde kontrolunu arttırdı. Partinin bu bölgelerde mücadele verdiği en büyük rakibi de AKP idi. Hükümetin başlattığı ‘çözüm süreci’nin ilerleme kaydetmemesinden dolayı sabrını tüketen BDP, daha geniş özerklik yönünde adımlar atmaya karar verdi.
Siyaset bilimci Cengiz Aktar’a göre BDP’nin başarısının daha büyük yansımaları olabilir. Partinin güç tabanını genişlettiğini söyleyen Aktar, Kürtler’in yerel seçimlerle bilfiil özerklik kazandığı görüşünde.
Merkeziyetçi yönetime karşı çıkan BDP’nin liderleri, hükümetin taleplerini karşılamaması durumunda “demokratik özerklik” uyarısında bulundu. AKP iktidarı özerklik fikrine karşı çıkıyor, ancak bölge yönetimlerine daha fazla yetki verebileceğine işaret ediyor.
Habertürk yazarlarından Soli Özel, Güneydoğu’da yaşananların tüm Türkiye’yi ilgilendirdiğini söylüyor. Yönetimin merkeziyetçilikten kurtarılması yönünde bir ihtiyaç olduğunu ve bunun önemli bir gelişme olduğunu söyleyen Özel, bununla birlikte bunun uygulanması durumunda Türkiye’nin batısında yaşayan insanların hassasiyetlerine dikkat edilmesi gerektiğinin de altını çiziyor.
Uzmanlar Türkiye genelinde Kürtler’e daha fazla özerklik verilmesine yönelik düşmanlık olmasa da derin kuşkular yattığına dikkati çekiyor. 1970’lerin sonunda kurulan ve devlete yönelik ilk silahlı eylemlerine 1984 yılında başlayan PKK’nın o dönemki amacı bağımsız bir Kürt devleti kurulması yönündeydi. Ancak örgüt zamanla hedefini özerkliğe indirgedi.
Hükümet iki yıl önce İmralı’da cezaevinde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüşmeler başlattı. Ancak taraflar karşılıklı birbirlerini suçlama yoluna gidince görüşmeler de askıya alındı. Bununla birlikte Başbakan Erdoğan’ın Ağustos ayında cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacağı tahmininden yola çıkan uzmanlar, Kürtler’in desteğini almak için BDP’ye ödünler verebileceğine işaret ediyor.
İstanbul Üniversitesi siyaset bilimi uzmanlarından Nuray Mert, bunun kendi içinde çelişki oluşturduğu görüşünde. “Kürtlere hak ve özgürlükler vereceksiniz, öte yandan toplumun geri kalan kesiminin hak ve özgürlüklerini kısacaksınız. Bu yakın gelecekte Kürtler açısından da sorun yaratacak” diyor.
BDP ve AK Parti’yi ayıran en önemli politikalardan biri Suriye. BDP Suriye’nin kuzeyinde özerklik kuran Kürtler’e destek veriyor. Ancak Ankara bu hareketi kınamış ve bölgeyi ablukaya almıştı. Birkaç gün önce de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yerel seçim zaferine BDP’liler’in itiraz ettiği sınırdaki Ceylanpınar ilçesi, şiddet olaylarına sahne oldu.
Cengiz Aktar, bu anlaşmazlığın BDP ve hükümet arasındaki ilişkileri belirlemede önemli olduğunu söylüyor. PKK da Ceylanpınar’da güvenlik kuvvetlerinin müdahalesine karşı misilleme tehdidinde bulundu.
Gözlemciler iki partinin 30 Mart yerel seçimlerinin galibi olduğunu söylüyor. İki parti de seçim zaferlerinden güçlenerek çıktı. AKP ve BDP’nin işbirliğine mi gideceği, yoksa seçim zaferlerini siyasi güç gösterisine mi dönüştüreceği henüz bilinmiyor. Ancak ne yönde adım atarlarsa atsınlar, bunun önümüzdeki aylarda Türkiye’nin siyasi geleceği açısından belirleyici olacağına dikkat çekiliyor.
Siyaset bilimci Cengiz Aktar’a göre BDP’nin başarısının daha büyük yansımaları olabilir. Partinin güç tabanını genişlettiğini söyleyen Aktar, Kürtler’in yerel seçimlerle bilfiil özerklik kazandığı görüşünde.
Merkeziyetçi yönetime karşı çıkan BDP’nin liderleri, hükümetin taleplerini karşılamaması durumunda “demokratik özerklik” uyarısında bulundu. AKP iktidarı özerklik fikrine karşı çıkıyor, ancak bölge yönetimlerine daha fazla yetki verebileceğine işaret ediyor.
Habertürk yazarlarından Soli Özel, Güneydoğu’da yaşananların tüm Türkiye’yi ilgilendirdiğini söylüyor. Yönetimin merkeziyetçilikten kurtarılması yönünde bir ihtiyaç olduğunu ve bunun önemli bir gelişme olduğunu söyleyen Özel, bununla birlikte bunun uygulanması durumunda Türkiye’nin batısında yaşayan insanların hassasiyetlerine dikkat edilmesi gerektiğinin de altını çiziyor.
Uzmanlar Türkiye genelinde Kürtler’e daha fazla özerklik verilmesine yönelik düşmanlık olmasa da derin kuşkular yattığına dikkati çekiyor. 1970’lerin sonunda kurulan ve devlete yönelik ilk silahlı eylemlerine 1984 yılında başlayan PKK’nın o dönemki amacı bağımsız bir Kürt devleti kurulması yönündeydi. Ancak örgüt zamanla hedefini özerkliğe indirgedi.
Hükümet iki yıl önce İmralı’da cezaevinde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüşmeler başlattı. Ancak taraflar karşılıklı birbirlerini suçlama yoluna gidince görüşmeler de askıya alındı. Bununla birlikte Başbakan Erdoğan’ın Ağustos ayında cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacağı tahmininden yola çıkan uzmanlar, Kürtler’in desteğini almak için BDP’ye ödünler verebileceğine işaret ediyor.
İstanbul Üniversitesi siyaset bilimi uzmanlarından Nuray Mert, bunun kendi içinde çelişki oluşturduğu görüşünde. “Kürtlere hak ve özgürlükler vereceksiniz, öte yandan toplumun geri kalan kesiminin hak ve özgürlüklerini kısacaksınız. Bu yakın gelecekte Kürtler açısından da sorun yaratacak” diyor.
BDP ve AK Parti’yi ayıran en önemli politikalardan biri Suriye. BDP Suriye’nin kuzeyinde özerklik kuran Kürtler’e destek veriyor. Ancak Ankara bu hareketi kınamış ve bölgeyi ablukaya almıştı. Birkaç gün önce de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yerel seçim zaferine BDP’liler’in itiraz ettiği sınırdaki Ceylanpınar ilçesi, şiddet olaylarına sahne oldu.
Cengiz Aktar, bu anlaşmazlığın BDP ve hükümet arasındaki ilişkileri belirlemede önemli olduğunu söylüyor. PKK da Ceylanpınar’da güvenlik kuvvetlerinin müdahalesine karşı misilleme tehdidinde bulundu.
Gözlemciler iki partinin 30 Mart yerel seçimlerinin galibi olduğunu söylüyor. İki parti de seçim zaferlerinden güçlenerek çıktı. AKP ve BDP’nin işbirliğine mi gideceği, yoksa seçim zaferlerini siyasi güç gösterisine mi dönüştüreceği henüz bilinmiyor. Ancak ne yönde adım atarlarsa atsınlar, bunun önümüzdeki aylarda Türkiye’nin siyasi geleceği açısından belirleyici olacağına dikkat çekiliyor.
