Kamuoyunda "Yenidoğan çetesi" olarak bilinen, özel hastanelerde yaşanan bebek ölümlerine sebebiyet verdikleri ve haksız kazanç elde ettikleri gerekçesiyle suçlanan 22'si tutuklu 47 sanığın yargılanmasında ara karar verildi.
İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ara kararında, 22 sanığın tamamının tutukluluk halinin devam edilmesi kararı alındı.
Savcının tutuklanmasını talep ettiği ek 10 kişiden 7'si hakkında da tutuklama kararı verildi. 7 sanık, Birinci Hastanesi'nin sahibi doktor Ali Aksu, Güney Hastanesi Başhekimi Ali Dirik, Özel TRG Hospitalist Hastanesi Müdürü Murat Mantuş, Doktor Şeyhmus Çelik, Doktor Mehmet Gürül, Hemşire Ceren Hatice Kırım, Hemşire Serenay Şenkalaycı olarak sıralandı.
Yenidoğan çetesi davasının ilk duruşması 13. günde tamamlanabildi. Son günde sanık avukatları savunma yaptı. Örgütün lideri olarak görülen Fırat Sarı’nın avukatı “Örgüt lideri olamayacağı anlaşılmıştır, müvekkilimiz olsa olsa dış kapının mandalı olur” dedi.
Sanık avukatları genel olarak bir örgütün var olmadığını, yapılanların belgede sahtecilik, usulsüz ilaç satımı şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini savundu.
14 kişi daha gözaltına alındı
Kararın verildiği gün ayrıca Yenidoğan çetesinde ikinci dalga gözaltılar yaşandı. 5 doktor, 3 hemşire, 5 sağlık çalışanı ve 1 sivilin yer aldığı 14 şüpheli daha gözaltına alındı. 16 kişilik listede bulunan ama firari iki kişiden biri olan, hemşire Serenay Şenkalaycı 26 Kasım’daki duruşmada ifade vermişti.
12 hastane ve şirket hakkında, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine yönelik tedbir kararı konularak, suç duyurusunda bulunulmasını isteyen savcı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile müşteki ailelerin katılma taleplerinin kabulüne karar verilmesini önerdi.
Hastane ve şirketlere kayyum atandı
13 hastane ve iddianamede adı geçen 3 şirkete de bir hafta önce kayyum atandı.
Bu hastaneler ve şirketler hakkında MASAK raporu çerçevesinde ‘kara para’ soruşturması açılması dosyada yeni bir aşamayı işaret ediyor.
Fırat Sarı verdiği ifadede, savcının “Para karşılığı bebekleri yönlendirdiğinden hastane sahipleri ve yöneticilerinin haberi var mıydı?” sorusuna “Vardı. Hastane isim isim bilmiyordu ama durumu biliyorlardı” diye yanıt vermişti.
İddianame ve fezlekede hastane sahipleri ve yöneticilerle ilgili “Sistematik şekilde kazanç sağlamak amacı ile hastane sahipleri ile işbirliği yaparak dolandırıcılık faaliyetlerinde bulundukları…” şeklinde ibareler yer alıyordu.
İddianamenin genel değerlendirme kısmında ise hastane sahipleri ve başhekimlerin, maddi çıkar sağladıklarına değinilmişti.
Savcı bununla birlikte SGK tarafından zararın tespitiyle ilgili rapor talep etti; tüm sanıkların telefon ve hesap hareketlerinin bilirkişi tarafından incelenmesini istedi.
“Bebeğimi bisküvi kutusunda verdiler”
Karar öncesindeki duruşmada ayrıca hayatını kaybeden bebeklerin aileleri söz aldı.
Özel Güney Hastanesi'nde hayatını kaybeden Kaya bebeğin babası Mehmet Hanife Kaya, “8 bin lira ödemenin 4 bin lirasını nakit, 4 bin lirasını karttan alacağız dediler. Çocuğun durumu gayet iyiydi. Üç gün sonra ne olduysa ‘çocuğun öldü’ dediler. Bebeğimin ölüsünü bisküvi kutusunda verdiler” dedi.
“Para yoksa tedavi de yok” dediler
Nijeryalı Opara bebeğin babası Benedict Opara ise “Her yer dolu dediler. Ayın 17’sinde Medilife’tan Birinci Hastanesi’ne yönlendiriyorlar. 18’inde de vefat ediyor. İki gece için benden 14 bin lira para aldılar” diye konuştu.
Opara ayrıca hemşire Doğukan Taşçı’nın kendisini doktor olarak tanıttığını doğrularken kendilerinden istenen parayla ilgili “Benden 500 dolar istediler, nakit olarak. ‘Para yoksa tedavi de yok’ dediler” ifadelerini kullandı.
Forum