Venezuela halkı, Pazar günü başkanlık seçimi için sandık başında.
Toplamda 21 milyon 620 bin 705 kayıtlı seçmene sahip Güney Amerika ülkesinde, başkanlık için toplamda, 10 aday olsa da yarış esas olarak ana muhalefetin ortak adayı Edmundo Gonzalez ile üçüncü kez başkanlık için yarışacak Nicolas Maduro arasında geçiyor.
Kamuoyu araştırmalarının halkın yüzde 70’inden fazlasının mevcut durumdan hoşnut olmadığını gösterdiği ülkede uzmanlar, seçim sonucunu belirleyecek en önemli değişkenin seçime katılım oranı olduğunu kaydediyor.
Son yıllardaki oy oranları
Ana muhalefet partilerinin boykot ederek katılmadığı 2018 başkanlık seçimine katılım oranı yüzde 45’te kalmış ve Maduro 6,2 milyon oy alarak ikinci kez başkan seçilmişti.
Ana muhalefetin katıldığı en son oylama olan ve 16 yıl sonra parlamentoda ilk kez çoğunluğu kazandığı 2015 milletvekilliği seçiminde yüzde 74,17’lik bir katılım sağlanmış ve muhalefet 7,7 milyon oy almıştı.
Maduro’nun ilk seçildiği 2013 yılındaysa yüzde 79,65’le son 30 yılın en yüksek katılımlı seçimlerinden biri yaşanmış ve Maduro toplamda, 7 milyon 587 bin 579 oy alarak muhalefetin ortak adayına, 224 bin fark atmıştı.
Seçmenler siyasete ve siyasetçilere duyduğu güveni kaybediyor
Venezuela’da yurttaşların önemli bir kısmı siyasete ve siyasetçilere olan güvenlerini kaybettiğini söylüyor. Bu durumda, iktidarın ve muhalif siyasetçilerin vaatlerinin önemli bir kısmını yerine getirmemeleri kadar üyeleri iktidar tarafından atanan Ulusal Seçim Kurulu’na (CNE) güvenmemeleri de etkili. Muhalefetin bir önceki başkanlık seçimine CNE’nin güvenilir olmadığı gerekçesiyle katılmaması, güven kaybının ulaştığı boyutlar açısından da önem taşıyor.
Güven kaybının diğer nedeniyse siyasetçiler. İktidar partisinin (PSUV) enflasyon ve kur artışının önüne geçmek, alım gücünü iyileştirmek, hükümetin yaptığı gıda yardımını artırmak, bürokrasi ve yolsuzlukla mücadeleyi artırmak, iktidarı sivil toplum örgütleri ve komünlerle paylaşmak gibi yıllardır tekrarlanan vaatlerini yerine getirmemesi, yurttaşların iktidar partisine ve siyasetçilere güvenini yitirmesine neden oldu.
Benzer bir durum muhalefet için de geçerli. 2016’da 16 yıl sonra mecliste çoğunluğu kazanan muhalefetin, iktidarı 6 ayda alaşağı etme vaadiyle başlayan ve on ay boyunca neredeyse her gün yapılan sokak gösterilerinin başarısızlıkla sonuçlanması; 2019’da kendini geçici başkan ilan eden muhalif Juan Guaido’ya verilen desteğin de başarısız darbe girişimiyle sonuçlanması, muhalif yurttaşların siyasete ve siyasetçilere ilgisini azalttı. Bugün birçok muhalif, Maduro iktidarının ne sokak gösterileriyle, ne seçimle ne de darbeyle devrilebileceğine inanıyor.
Yurt dışındaki en az 5 milyon seçmen oy kullanamıyor
2015’ten bu yana göç ederek başka ülkelere yerleşen 7,7 milyon Venezuelalıdan yalnızca 69 bin 211’i oy kullanabiliyor. Venezuela Seçim Gözlemevi (OEV) çoğu düzensiz olduğu için ikametgâh belgesi, oturma vizesi gibi evraklara sahip olmayan gurbetçi seçmenlerden istenilen belgelerin seçime katılım oranını düşürdüğünü kaydediyor.
Venezuelalı gurbetçilerin çoğunun temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiği veya güvenli bir gelecek göremediği için ülkesini terk etmek zorunda kalan genç ve muhalif kesimlerden oluştuğu biliniyor.
“Katılım yüzde 50’nin altında kalabilir”
Son birkaç yıldır makroekonomik verilerde ciddi bir iyileşme kaydedilmesine rağmen 2018‘den bu yana parasından 11 adet sıfırın atıldığı Venezuela’da, krizin faturasını en çok ödeyen kesimler, geleneksel olarak iktidar partisini destekleyen çalışanlar ve emeklilerden oluşuyor.
Bir dönem iktidar partisini destekleyen ancak kriz sürecinde kazanılmış hak ve güvencelerini kaybettiği için mevcut yönetimden memnun olmayan önemli bir kesimin sandık başına gitmeyeceği belirtiliyor.
OEV’den Ignacio Avales, bu faktörlere gençlerin siyasete olan ilgisizliğini de ekleyince seçime katılımın yüzde 50’nin altında kalabileceğini kaydediyor.
“Seçim Makinesi”
İktidar partisi her ne kadar çoğunlukta olmasa da seçmenlerini sandığa götürmedeki başarısı, katılım oranı düştükçe bir avantaja dönüşüyor.
Bu yıl, iktidar partisine üye olan ve çoğunluğu devlet kurumlarında çalışan memurlar, asker ve polis, hükümetin ücretsiz verdiği evlerde yaşayan ve mahallelerde hükümetin yaptığı gıda yardımından faydalanan kişilerden oluşan partililerle 1x10x7 denilen bir sistem uygulanıyor.
Bu sistem her partilinin en az 10 kişinin kimlik numaralarını partiye bildirmesi ve seçim günü bu 10 kişiye bizzat kendisinin eşlik etmesi, bunu yaparken de hükümete bağlı 7 farklı kurumdan denetçinin eşlik ettiği bir süreçten oluşuyor. Bu sürecin hem iktidar partisine verilecek oyları hem de denetimi arttırması bekleniyor.
Forum