İZMİR- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 8 aydır baz etkisiyle gerileyen yıllık enflasyon Temmuz ayı itibariyle yeniden yükselişe geçti. TÜİK tarafından açıklanan ve enflasyon verisi olarak kabul edilen Tüketici Fiyat Endeksi’ne (TÜFE) göre Temmuz ayında yıllık enflasyon artışı yüzde 47,83 oldu.
TÜFE Temmuz’da aylık bazdaysa beklentilerin üzerinde, yüzde 9,49 artarak tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. En yüksek aylık artış yüzde 6,2 ile 1997'de gerçekleşmişti.
TÜİK’e alternatif enflasyon verisi açıklayan bağımsız ekonomistlerin oluşturduğu ENAG ise Temmuz ayında yıllık enflasyonu yüzde 122,88, aylık bazdaysa yüzde 13,18 olarak ölçtü.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İzmirliler de fiyat artışlarını TÜİK’in enflasyon rakamlarının üstünde hissettiğini söyledi.
Eczane çalışanı Fatma Karayiğit, “Beni daha fazla etkiliyor, yüzde 48 olduğuna inanmıyorum. Daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Her hafta daha kötüye gidiyor benim cüzdanım” dedi.
Enflasyona çare olarak boğazlarından kıstıklarını kaydeden Karayiğit, “Mesela benim geçen hafta 60 liraya aldığım taze fasulye şu anda pazarda 100 lira olmuş. Boğazdan kısarak, alışverişimden kısarak, tatilimden kısarak bir tek boğaz tokluğuna çalışıyorum diyebilirim, bütün çalıştığım para mutfağa gidiyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın enflasyonu tek haneye düşüreceklerini açıkladığı seçim döneminin ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 22,3'ten yüzde 58'e çıkarmasını da yorumlayan Karayiğit, “Bence seçimi kazanabilmek için öyle söylediler diye düşünüyorum. Enflasyonun düşeceğine inanmıyorum” dedi.
“Çocuklarımın yardımıyla geçiniyorum”
Fiyat artışlarının en fazla etkilediği grupların başındaysa, seyyanen zam talebi karşılanmayarak aylıklarına yapılan zam yüzde 25’te sınırlı kalan emekliler geliyor.
Emekli Emine Songürtekin çocuklarının yardımıyla geçinmeye çalıştığını söyledi. 7 bin 500 lira aylık aldığını belirten Songürtekin, “Benim ev kiram 10 bin lira. Çocuklarım yardım etmese ben açım. Kendim ikinci bir iş yapıyorum, ben 66 yaşındayım. Hala bir çocuğum okulda okuyor. Ben çocuğum aç kalıyor diye her gün uyumuyorum” dedi.
Songürtekin’in de hayat pahalılığına çaresi boğazından kesmek. Songürtekin “Azla yetinebilirim demek için kiramı karşılamam lazım. Soframa peynir, zeytin, iki tane ekmek koyabilmem lazım. 7 bin 500 lira alıyorsun, 10 bin lira kira veriyorsun. Hadi sen koy bakalım sofraya bir şey” diye konuştu.
“Ayşekadın fasulyenin kilosu 100 lira, görülmüş şey değil”
TÜİK verilerine göre ana harcama gruplarında en fazla yıllık fiyat artışının yaşandığı gruplardan biri, yüzde 60,72 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu. Bu nedenle enflasyonun en fazla hissedildiği yerlerin başında pazarlar geliyor. İzmir’in Hatay semtindeki pazarda fiyatları yüksek bulan emekli Rıza Solgançok, “Bilmiyorum ama esnaf ‘sıcak ürünleri kuruttu diye fiyatlar bu şekilde’ diyor. Ama hiç bilmiyorum, her gün bir yükseliş var. 400 lira bütçeyle girdim, artık ne kadar alacağımı bilmiyorum. Çantam dolmaz” dedi. Solgançok, iktidarın enflasyonu düşürülebileceğine inanmadığını da söyledi.
Emekli öğretmen Necla Boyacı da tezgahlardaki fiyatları yüksek bulanlardan. Boyacı, “Her şey ateş pahası. Korkunç derecede pahalılık var. Daha henüz bir domates aldım, sebzelerin nerede ucuzunu bulabilirim diye dolaşıyorum. Sonuçta yaşamak için yemek zorundayız. Ama maalesef korkunç derecede pahalı. Mevsiminde olmasına rağmen bir Ayşekadın fasulyenin kilosu 100 lira, görülmüş şey değil” dedi.
Boyacı da çocuklarının yardımıyla geçim mücadelesi verdiğini söyleyerek, “İki tane oğlum var, onlar yardımcı oluyorlar. Onların yardımıyla ev kiramı ödeyebiliyorum. Ben tek başıma olduğum için yarım kiloyla doyabiliyorum. Dört çocuklu olan bir aile bir kilo meyveyi alıp nasıl yiyecek, onu merak ediyorum” şeklinde konuştu.
İzmir’deki Hatay semt pazarında sebze tezgahlarındaki kilo fiyatları, domates ve salatalık 15 TL, soğan ve patates 15-20 TL, bamya ve bezelye 50 TL, kıl biber 40 TL, patlıcan ve kabak 20 TL. Meyve tezgahlarında kilo fiyatlarıysa, kayısı ve erik 25 TL, şeftali 35 TL, kiraz 30 TL, karpuz 7 TL.
Dünyada gıda ucuzlarken Merkez Bankası Türkiye’de daha da artmasını bekliyor
Türkiye'de gıda fiyatları yükselmeye devam ederken dünyada son 26 ayın en düşük seviyesine inmiş durumda. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), küresel gıda fiyatlarının, bitkisel yağlar, tahıl ve süt ürünlerindeki düşüşün etkisiyle Haziran’da son 26 ayın en düşük seviyesine indiğini açıkladı.
Merkez Bankası da yıl sonu TÜFE beklentisini yükselttiği Enflasyon Raporu’nda enflasyonun başlıca yükselme nedenlerinden biri olarak açıkladığı gıda fiyatlarının, kur ve girdi maliyeti baskısı sonucu daha da artmasının beklendiğini kaydetmişti.
VOA Türkçe’ye konuşan pazar esnafından Hüseyin Sarpcan da aynı beklentide. Sarpcan, gıda fiyatlarının artmasını, genel seçimler öncesine kıyasla yüzde 85 zamlanan akaryakıt fiyatlarına bağladı.
Sarpcan, “Gıda fiyatları son günlerde bayağı yüksek. Çünkü akaryakıta gelen zam bütün her şeyi etkiliyor. Diğer yandan vergi artışları, personel ve tezgah gideri de etkiliyor. Poşetin nereden baksan 45-50 lira oldu kilosu. Kilo da değil 240 adet. Bunların hepsini maliyet koyuyorsun üstüne. Valla böyle giderse gıda fiyatları da daha yukarı gider” dedi.
“Artık ‘ucuzlayacak’ kelimesi kullanımdan kalktı”
Hüseyin Sarpcan, gıda fiyatlarının ucuzlamasının yolunun akaryakıt fiyatlarının düşürülmesinin yanı sıra tarımsal üretime destek verilmesinden geçtiğini belirtti ve “Üretime destek yok. Var deniliyor ama bilmiyorum artık ne kadar destek yapılıyor. Çevremizde çok çiftçi arkadaşımız var, bırakmayı düşünüyor” dedi.
Geçmiş yıllarda yaz döneminde sebze meyve fiyatlarında düşüş olmasını ve enflasyonun da buna bağlı olarak daha düşük seyretmesini yorumlayan Sarpcan, “Eskiden yine zaman zaman ürünler fiyatlanıyordu. Bir geçiş dönemi oluyordu. Mesela domates geçiş döneminde fiyatlanıyordu. Meyve geçiş döneminde fiyatlanıyordu. İnsanlar ‘haftaya bu ucuzlayacak’ diyebiliyordu. Şimdi öyle bir şey yok. Artık ‘ucuzlayacak’ kelimesi kullanımdan kalktı” diye konuştu.
Forum