Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'yı işgalinin ardından savaştan kaçan 5 milyondan fazla Ukraynalı göçmen, komşu ülkeler Polonya ve Moldova başta olmak üzere, Avrupa ülkelerine sığındı. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana eşi görülmeyen bu göç sırasında çoğu kadın ve çocuk 2 milyon 800 bin Ukraynalı Polonya'ya, 500 bin Ukraynalı da Moldova'ya akın etti. Bu iki ülkenin ardından AB'nin en çok göçmen alan ülkesi yine Almanya oldu. Almanya'yı, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, İspanya ve İtalya izledi. Fransa en az tercih edilen ülkeler arasında kaldı.
Fransa Göç ve Entegrasyon Dairesi (OFII'nin) açıkladığı verilere göre, 18 Nisan itibariyle yalnızca 57 bin Ukraynalı, Fransa'da resmen göçmen statüsünde ağırlandı. Fransa'dan geçici sığınma isteyen 57 bin göçmene devlet tarafından "geçim ödeneği" bağlandı. OFII tarafından cumhurbaşkanlığı seçimleri arifesinde açıklanan rakamlar, aşırı sağın en çok kullandığı "göçmenler ülkeye akın ediyor", "sosyal yardımların cömertliği nedeniyle Fransa'yı seçiyorlar" gibi temaların tersine, Fransa'nın tercih edilmediğini ortaya koyuyor.
Fransa Göç ve Entegrasyon Dairesi (OFII) Direktörü Didier Leschi, durumu "Bir Ukrayna diasporanın varlığı, konut bulma veya ekonomik dokuya entegre olma konusunda yardım olasılığını artırıyor. Buna ek olarak, mültecilerin yüzde 80'i komşu ülkelerde kalmak ve bir an önce geri dönmek isteyen kadın ve çocuklardan oluşuyor. Dolayısıyla fazla uzaklaşmak istemiyorlar" diye açıklıyor.
Geçtiğimiz Salı günü, aşırı sağcı lider Marine Le Pen'in seçilmesi durumunda, göçmenler konusunda kendisiyle işbirliği yapmayacağı açıklamasıyla da ülkede gündeme gelen OFII Direktörü Didier Leschi, "Bir ülkenin çekiciliği birkaç faktöre bağlı ama özellikle de o ülkede, kendi ülkesinden bir topluluk gelmiş mi bu önemli bir faktör" diye analiz ediyor. Fransa'nın, büyük bir Ukrayna diasporasına ev sahipliği yapmadığına dikkat çekerek, 2021'de Fransa'da oturumu olan Ukraynalı göçmen sayısının 19 binden az olduğunu belirtiyor.
Suriyeli ve Afgan göçmenlerde de aynı eğilim
Suriye'den gelen göçmenlerin büyük bölümü, 2014-2020 yılları arasında, Türkiye ve Lübnan'da kaldı. Aynı dönem Avrupa'ya gelenlerden, yalnızca 25 bin 195'i Fransa'ya iltica başvurusunda bulunurken, Almanya'da bu rakam 633 bine yükseldi.
Aynı durum Afgan göçmenler için de geçerli. Avrupa Birliği ülkelerine 2014-2020 yılları arasında yaklaşık 600 bin Afgan mülteci sığınma talebinde bulundu. Bunlardan 88 bini Fransa'ya, 109 bini ise Almanya'ya sığınma başvurusu yaptı. Ancak, Fransa'da rakamın bu kadar yüksek olmasının nedeni Almanya, İsveç ve Avusturya gibi ülkelerdeki başvuruları reddedilen Afganlar'ın Fransa'ya gelmesine bağlanıyor.
Fransa Mültecileri ve Vatansız Kişileri Koruma Dairesi (OFPRA) eski Direktörü Pascal Brice, Le Monde gazetesine verdiği bir demeçte, "Neden Fransa değil de Almanya?" sorusunu, "Angela Merkel'in yükünü hafifletmek için François Hollande'ın isteği üzerine, OFPRA'dan bir düzine yetkiliyle birlikte, acı bir şekilde Suriyeliler’i ve Iraklılar’ı Fransa'ya gelip sığınma talebinde bulunmaları için ikna etmek üzere Münih Kongre Merkezi'ne gittiğini" anlatıyor. Brice, "Durum çok karmaşıktı. Fransa'nın reddi söz konusu değildi ama Almanya ekonomik güç ve ağırlama kapasitesi açısından farklı bir güven veriyordu" sözleriyle yanıtlıyor.
Fransız medyasında göç konusunda çok sayıda makale yayınlayan College de France'ın Göçler ve Topluluklar Başkanı François Heran da diğer uzman görüşlerini doğruluyor. Heran'a göre, Orta Avrupa ülkeleri vatandaşlarının, daha önce güney Avrupa ülkelerine göç etmiş olmasının, "zaten kurulmuş ve orada yeni kanallar yaratmış bir diasporanın varlığı", aynı ülkelerden diğer göçmenleri de çekiyor. Heran, "Bugün evlerinde uzakta yaşayan Suriyeli göçmenlerin sayısı 6 milyon 800 bin. Bunların yüzde 17'si Avrupa Birliği ülkelerinde yaşıyor" diye belirtiyor.
Fransa OECD ortalamasının altında göçmen ağırlıyor
Göçmenleri destekleyen bir yayın çizgisi izleyen Mediapart haber sitesinde yer alan rakamlara göre de, Batı Avrupa ülkelerindeki göçmen sayısı 2015'ten bu yana yüzde 60 artış görürken, Fransa'da bu rakam yüzde 36'da kaldı. Avrupa Birliği'nde Suriyeli göçmenlerin kabul ortalaması yüzde 17 iken, Fransa'da bu oran yüzde 2'de kaldı. Almanya 213 bin Afgan mülteci kabul ederken, Fransa yalnızca 49 bin Afgan'ın sığınma talebini kabul etti. Fransız nüfusunun yüzde 11'i göçmenlerden oluşuyor. Bu 7 milyon 300 bin göçmen anlamına geliyor.
Uzmanlar, aşırı sağcı Cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen'in "yabancıların Avrupa'yı ve Fransa'yı istila ettiklerini" öne sürdüğünü söylüyor. Uzmanlara göre, Le Pen, insanların serbest dolaşımı açısından, iç ve dış güvenlik açısından ulusal çıkarların, kamu düzeninin ve Fransız kimliğinin korunması açısından Fransa'nın uluslararası taahhütlerini ikinci plana atmak istiyor.
İlk turda yüzde 7 oy alarak elenen diğer aşırı sağcı aday Eric Zemmour da, "Bir gün yabancıların Fransızlar'ın sayısını geçeceğini ve ülkeyi istila edeceklerini" savunan "Grande Remplacement/ Büyük İkame" teorisini savunuyor.
BM’nin göç istatistikleri ve OECD rakamlarına göre, 10 yıldır önemli bir göçmen artışı kaydeden Almanya ve İspanya'nın aksine, Fransa’nın nüfusu içindeki göçmenlerin payı Avrupa ortalamasının altında. Uzman François Heran, "Yabancıları olmayan bir Fransa işleyemez ya da her durumda daha zor işler" diyerek; üniversiteler, okullar, hastaneler, huzurevleri, büyük şirketler veya restoranların faaliyet gösterebilmesi için yabancı işgücüne ihtiyaç olduğunun altını çiziyor.