Pekin ve Moskova'nın Batı'da endişeye yol açan "sınırsız" ortaklık ilanından sadece haftalar sonra Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinin üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Reuters savaşın birinci yıldönümü 24 Şubat yaklaşırken, Çin'e etkileri hakkında bir analiz haber yayınladı.
Çin Rusya’ya nasıl destek verdi?
Pekin, savaşı Rusya'nın kendi güvenliğini korumak için tasarlanmış "özel bir askeri operasyon" olarak tanımlayan Kremlin'le aynı doğrultuda hareket etti. Moskova'nın davranışını kınamaktan veya "işgal" olarak adlandırmaktan kaçınarak Rusya için diplomatik kılıf oluşturdu.
Çin defalarca barış çağrısında bulunurken, Cumhurbaşkanı Xi Jinping Rus lider Vladimir Putin'in yanında durarak, Moskova'yı izole etmeyi amaçlayan Batı baskısına direndi.
Çin aynı zamanda Rusya ile ticaretini arttırdı ve özellikle Moskova'nın enerji ihracatının istekli bir alıcısı olarak, ülkenin yaptırımlarla sarsılan ekonomisinin can simidi oldu.
Bu desteğin Çin'e maliyeti ne oldu?
Analistlere göre Çin'in Rusya'ya verdiği destek Batı ile arasındaki iyi niyeti derinden zedeledi ve Pekin'in Brüksel ile Washington'un arasını açma çabalarını sekteye uğrattı.
Diplomatlar, Rusya'nın Ukrayna hamlesinin başlangıçta Çin'i geri adım attırdığını, Putin'in geçen yıl Kış Olimpiyatları'nın başında Pekin'i ziyaret ettiğinde Xi'yi işgal planları konusunda uyarmadığını söyledi.
Savaş Çin'i de zor durumda bıraktı zira tüm ülkelerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı, Pekin'in dış politikasının temelini oluşturuyor.
Çin’in bu destekten çıkarı ne?
Analistler, savaşın Rusya'nın Çin'e bağımlılığını arttırdığı, Moskova'yı giderek küçük ortak haline getirdiği ve ABD liderliğindeki İkinci Dünya Savaşı sonrası düzene karşı Pekin'in gelişmekte olan ülkeler arasındaki liderliğini güçlendirdiği görüşünde.
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’ndan kıdemli araştırmacı Alexander Gabuev "Çin kendi çıkarları için bu işin içinde, bu kadar basit. Daha zayıf bir Rusya muhtemelen kendi çıkarlarına daha fazla hizmet edebilecek bir Rusya olacaktır" diyor.
Çin ayrıca küresel gösterge fiyatının altında fiyatlandırılan Rus ham petrolü ithalatına yöneldi. Küresel finans ve piyasa verileri şirketi Refinitiv verilerine göre, Rusya'dan günlük ortalama ham petrol ithalatı işgal sonrası dönemden Aralık ayına kadar değer bazında yaklaşık yüzde 45 arttı.
Pekin, ABD'nin Güney Çin Denizi'ndeki güvenlik varlığının genişlemesinden endişe duyuyor. Çin, NATO'nun Rusya'nın arka bahçesi olarak gördüğü bölgeye doğru genişlemesine itiraz ederek, ABD'nin, kendi bölgesinde daha fazla faaliyet göstermesine karşı çıkmak için zemin hazırlıyor.
Bu gerçekten 'sınırsız' bir ortaklık mı?
Çin, Rusya’ya silah sağlamaktan kaçınmak dahil, yaptırımla karşılaşmasına neden olacak desteklerden uzak durmaya çalıştı. Pekin, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın Rusya'ya silah sağlanmaması yönündeki uyarısına da öfkeyle tepki gösterdi.
Pekin ayrıca Batı ile ilişkilerin onarılamaz bir şekilde zarar görmesini önlemek için Rusya ile arasına retorik bir mesafe koymaya çalıştı ve Putin'i nükleer silah kullanmamaya teşvik etmek için Moskova üzerindeki nüfuzunu kullandı.
Çin’in savaş konusundaki tutumu değişti mi?
Çin, aylarca doğrudan harekete geçmeden barış görüşmelerini savunduktan sonra kamuoyunda daha aktif bir rol oynuyor.
Xi'nin işgalin yıldönümü olan 24 Şubat’ta bir "barış konuşması" yapması ve Çin'in Ukrayna çatışmasına ilişkin tutumunu özetleyen bir pozisyon belgesi yayınlaması bekleniyor.
Washington'daki düşünce kuruluşu Stimson Merkezi'nde kıdemli araştırmacı olan Yun Sun, "Rusya'nın savaş alanındaki başarısızlığıyla birlikte, Çin'e göre görüşmeler için fırsat olgunlaşıyor" dedi.
Çin Komünist partisi Dış İlişkiler Merkez Komisyonu Ofisi Direktörü Wang Yi’nin Avrupa gezisi sırasında Blinken ve diğer Batılı yetkililerle görüştükten sonra bu hafta Moskova'ya yapacağı ziyarete atıfta bulunan Sun, "Wang Yi'nin mekik diplomasisini gündeme getirmesi ve Xi'nin bu konuda yapacağı konuşma bu gidişata işaret ediyor" dedi.
Savaş Çin’in Tayvan’la ilgili niyetlerini etkiledi mi?
Pekin, Ukrayna savaşı ile kendi toprakları olduğunu iddia ettiği ve kendi yönetimindeki Ada ile "yeniden birleşme" niyetleri arasında herhangi bir bağlantı kurulmasına defalarca karşı çıktı.
Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang bugün ABD'yi açıkça hedef alarak, "bazı ülkeleri ‘bugün Ukrayna, yarın Tayvan' diye yaygara yapmayı bırakmaya" çağırdı.
Ancak pek çok uzman Çin'in, Rusya'nın Ukrayna'daki askeri gerilemelerini ve diğer ülkelerin tepkilerini göz önünde bulundurarak, gerekirse güç kullanarak kontrolu ele geçirme sözü verdiği Tayvan'a yönelik uzun vadeli planlarını tarttığına şüphe olmadığını söylüyor.
Sun, "Savaşın sonucu ve maliyeti Çinliler’e Tayvan'a yönelik bir işgalin mantıklı olmayabileceğini gösteriyor. Bu, Tayvan bağımsızlığını ilan ederse bundan kaçınacakları anlamına gelmiyor. Ancak inisiyatif alma ihtimalleri daha düşük" öngörüsünde bulundu.