Erişilebilirlik

300 Milyon Kilometre Uzaktan Gelen Misafirler


Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Ozan Ünsalan, gök taşlarına olan ilgisini koleksiyona dönüştürdü. Koleksiyonda değişik özelliklerde 47 gök taşı var. Ünsalan, en az 300 milyon kilometre uzaktan gelen gök taşlarına dokunmanın tarif edilemez bir his olduğunu söylüyor.

Ünsalan gök taşları ile ilk kez yedi yıl önce üzerinde bazı çalışmalar yapması için kendine verilen bir örnekle tanıştı. Gök taşlarının yapısından etkilenen bilim insanı, dünya dışından gelen bu varlıklarla ilgili araştırmalara başladı. Eylül 2015’te Bingöl’ün Sarıçiçek köyüne düşen gök taşlarını farklı ülkelerden gelen araştırmacılarla birlikte inceledi. Yaptığı çalışmalar onu gök taşlarını toplamaya ve bir koleksiyon oluşturmaya yöneltti.

VOA Türkçe’ye konuşan Doç Dr. Ozan Ünsalan 47 parçadan oluşan koleksiyonun Türkiye’deki en büyük gök taşı koleksiyonu olduğunu söyledi. İçlerinde bir gram olan da var, 1,5 kilogramı bulan da. Ünsalan, “Bunları bilimsel inceleme amacıyla biriktiriyoruz. Kimi zaman yurt dışındaki meslektaşlarımızdan değiş-tokuş yöntemiyle alıyoruz. Kimi zaman müzelerdeki satışlardan alıyoruz. Kimileri de kendi topladıklarımız” diyor. Koleksiyonda ABD’den Çin’e, Kuzey Afrika’dan Güney Amerika’ya kadar farklı birçok bölgeye düşen gök taşları var.

Yaklaşık beş milyar yıllık örnekler

Ünsalan “uzaydan gelen misafirler” olarak tanımladığı gök taşlarını incelemenin, gezegenlerin oluşumu açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Eldeki bilgilere göre gök taşlarının Mars ile Jüpiter arasındaki asteroit kuşağından geldiğini belirten Ünsalan “en az 300 milyon kilometre uzaklardan bahsediyoruz. Yaklaşık 4,9 milyar yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Yaklaşık beş milyar yıl önce oluşmuş çarpışmalardan günümüze kadar gelmiş örnekler, atmosferimize girmişler. Dünya dışından gelmiş bu örneklere dokunmak tarif edilemez bir his” dedi.

Son yıllarda gök taşlarının maddi açıdan bazı vatandaşlar için umut kapısı haline geldiğine dikkat çeken Ünsalan gök taşı aramak için araziye çıkanları uyardı. Ünsalan, “Bu amaçla araziye çıkanların bir gök taşı bulma ihtimali bütün hayatları boyunca yüzde 1’den bile az. Sarıçiçek bir istisnaydı. Bir örneğin gök taşı olup olmadığını anlamak için üç temel kriter var. Bir milimetreden daha ince ve yanık bir dış kabuk, dış yüzeyinde parmak izi şeklinde girintiler ve iç kısımla dış kabuk arasındaki bariz doku farklılığı. Bilmeyen bir göz için bir örneğin gök taşı olup olmadığını anlamak çok zor, hatta neredeyse imkansız” dedi.

XS
SM
MD
LG