Fransa'da iki turlu cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından, gözler 12 ve 19 Haziran tarihlerinde yine iki turlu olarak yapılacak genel seçimlere çevrildi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri boyunca üç ana akım arasında derin ayrışma yaşayan Fransız seçmeni, 577 milletvekilini belirlemek için 50 gün sonra yeniden sandığa gidecek. Önemli bir göç nüfusu olmasına rağmen, ulusal çapta hala tek bir Türkiye kökenli milletvekili olmayan Fransa'da, Türkler bu sefer, kendi içlerinden gelen bir ismi seçtirmeyi başarabilecek mi?
Fransa'da yaklaşık 700 bin civarında Türkiyeli göçmen bulunuyor; bunların 250 bin kadarıysa Fransız vatandaşı ve seçimlerde oy kullanma hakkına sahip. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkler'in oyları, tıpkı Fransız seçmenlerde olduğu gibi, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, radikal solcu aday Jean Luc Melenchon ve az da olsa aşırı sağcı aday Marine Le Pen arasında bölündü. İkinci turda, Türkiyeli seçmenin bir bölümü sandığa gitmedi, gidenler de "aşırı sağa karşı" Macron'u destekledi.
Seçimlerden önce, Paris ve banliyölerini kapsayan İle de France bölgesinde, Türkiyeli pek çok dernek ve kadın girişimi, aday belirlemekten önce, Türkiyeli seçmeni "sandığa gitmeleri" konusunda ikna etmek üzere çalışma başlattı. Bazı bağımsız milletvekili adaylığı girişimleri olsa da henüz siyasi partilerin listelerinde seçilebilecek bir isim belirlenmedi. VOA Türkçe'ye konuşan çok sayıda Türk göçmen derneği bu konuda umutsuz.
Noisy Le Sec kentinde, merkez sağ parti UDI'den uzun dönem Belediye Başkan yardımcılığı yapan Eda Axelle, VOA Türkçe'ye özellikle kadınların siyaset sahnesinde daha fazla yer alması için, sandığa giderek oylarını kullanmaları için çalışma başlattıklarını kaydetti. Axelle, "Siyasette her zaman erkekler daha önde. Kadın olup siyasete girmek büyük cesaret istiyor. Hele de yurt dışında, bir yabancı olarak. Kadın olsun, erkek olsun, Türkiyeli seçmen siyasete çok ilgisiz. Halbuki biz burada kendi sorunlarımızı da anlatabilmek için seçimlerde bir ağırlığımız olsun istiyoruz. Biz de buradayız, Franco-Türkler burada mesajını vermek çok önemli" dedi.
Türkiyeli seçmenlere "Siyasi görüşünüz ne olursa olsun oy kullanın" çağrısı yaptıklarını belirten Eda Axelle "Bizim insanımız Türkiye'de seçimler olunca otobüslerle oy kullanmaya gidiyor. Halbuki Türkiye'de yılın 1 ayını geçiriyor. Asıl buranın sorunları onun hayatını belirliyor. Ancak buradaki politik gelişmelere ilgi duymuyor. Son yıllarda çok küçük bir iyileşme var. Ama bana kalırsa önümüzdeki en önemli sorun hala bu. Çok önemli bir kesim, Türkiye'deki siyasetle daha çok ilgileniyor" diye konuştu.
Seçim sosyolojisi, göçmenler ve Türkler
Fransa'daki seçimlerin ve seçimlerde Türk göçmenlerin eğilim analizini yapan Sosyolog-yazar Gaye Petek, Türkler'in ülkedeki son derece hayati önem taşıyan politik tartışmalara "ses vermediğini" vurguluyor. Türk göçmenler üzerine yaptığı çalışmalarla ve kurduğu Elele Derneği’yle tanınan Gaye Petek "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin büyük bir özelliği var. Seçmen merkezden çok aşırı uçlara gitti. Bugüne kadar yerleşmiş iki büyük parti vardı. Bunların bu seçimlerde tamamen iflas içinde olması büyük bir gösterge. Bu denge şimdi yıkıldı, radikal sol parti adayı Melenchon ile aşırı sağcı aday Le Pen çok önemli sayıda oy aldı. Le Pen, her seçimde 10 puan daha yükseliyor. Oylardaki bu eğilim Fransızların mutsuzluğunu gösteriyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Macron'un, bu eğilimi hesaba katması gerektiğini belirten Gaye Petek, Macron'un halkın beklentilerine yanıt verip veremeyeceğinin önümüzdeki dönemi belirleyeceğini kaydediyor. Türk göçmenler üzerine sosyolojik araştırmalar yapan ve 2019 yılında "Fransa'daki Türklerin Hikayesi" adlı ortak imzalı kitabı çıkaran Gaye Petek, Paris'te VOA Türkçe'nin Türk göçmeninin seçimlerdeki tavrına ilişkin sorularını yanıtladı.
VOA Türkçe: Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkan eğilimi sosyolojik açıdan nasıl yorumlarsınız?
Gaye Petek: Aşırı sağın tarihi bir oy alması önemli bir sonuç. Marine Le Pen'in oylarının haritasına baktığımız zaman, eski madencilerin, köylülerin, sanayicilerin, işçilerin bölgesi olan kuzeyden oy aldı. Artık dar geliriler aşırı sağa oy veriyor. Bu bölge, eskiden Komünist Parti'nin kalesiydi. Aşırı sağ oyların yoğunlaştığı diğer bölgeyse güney bölgesi. Neden güney bölgesi Marine Le Pen'e oy verdi? Çünkü, orada da göçmen çok. Göçmenler nedeniyle mutsuz olan Fransızlar da Le Pen'e yöneldi. Buna karşılık büyük şehirlerde Macron oyları aldı. Fransa'nın elitleri şehirlerde oturuyor. Kentler, sanayi işçileri, tarım köylülerinin olmadığı yerler. Bu çok basit anlatılabilecek bir manzara. Fransızlar bir kez daha aşırı sağa baraj oluşturması için Macron'a oy verdi. Macron seçimleri kazandı ama kendi projesi sayesinde değil. Fransız halkına tepeden bakan teknokrat yanıyla değil, insanları dinleyen bir cumhurbaşkanı olmayı başarırsa baraj olabilir. Eğer bunu görmezse, aşırı sağ 5 sene sonra iktidara gelir.
VOA Türkçe: Türkiyeli göçmenler nasıl bir siyasi davranış sergiledi seçimlerde?
Gaye Petek: İki gruba ayırabiliriz, Türkiyeli göçmenlerin tavırlarını. Türk vatandaşı olan ve bugün oy kullanmayan bir kesim var. Bir de burada doğanlar, Franco-Türk dediğimiz çifte vatandaş olanlar ve oy kullanan bir grup var. Bunların tavırları epey farklı. Birinci nesil siyasi bilinci olan bir nesil değil. Ya yorumlardan yola çıkıyorlar ya da çok iyi anlamadıkları televizyonlardan. Bu grup siyaseti kaba hatlarıyla takip ediyor. Örneğin "Le Pen göçmen karşıtı" bunu biliyor, ama daha fazlası yok.
"Camiler açıkça siyasi çağrı yaptı"
VOA Türkçe: Bir de tabi, türbanı sokakta yasaklayacağı sözü, İslam karşıtı tutumu da ürküttü sanırım.
Gaye Petek: Zaten bunu biliyorlar. Fransa'da ilk kez, iki büyük caminin, Paris ve Lyon camisinin rektörleri, müslümanları Le Pen'e karşı baraj oluşturup, Macron'a oy kullanmaya çağırdı. Fransa'da hiçbir zaman camiler, apaçık politik bir tavır takınmamıştı. Bilimsel bir çalışma değil ama duyumlarımdan yola çıkarak başka bir eğilimi daha vurgulamak istiyorum. Banliyölerde, dar gelirli kesimlerle oturan bazı Türkler de etrafındaki insanlar gibi Le Pen'e oy verdi. Ama çoğunluk Macron'a verdi.
VOA Türkçe: Türkler de Le Pen'i istemediler diyebilir miyiz?
Gaye Petek:Hepimiz biliyoruz ki Le Pen gelseydi, tabi başörtüsü vs. ayrıntılı problemler, oturum izni, yasal haklar, göçmenlerin hayatında bazı hukuksal değişiklikler olacaktı. Macron’la en azından mevcut sistem devam edecek, bu açıdan göçmenlerin bir kayıpları olmayacak. Ama genel olarak liberal sağda olan Macron’la Fransız halkı ekonomik olarak ne yaşayacaksa, göçmenler de onu yaşayacak.
VOA Türkçe: Peki türban ve İslam tartışması önümüzdeki 5 yıla nasıl yansıyacak ? Yine sert tartışmalar mı olur yoksa ton yumuşar mı?
Gaye Petek: Le Pen'den gelen "başörtüsünün sokakta yasaklanmasını" içeren değişiklik, son derece saçma bir talepti. Macron bunu yapmayacak, bunda hiç tereddüt yok. Zaten Fransa'da bu konuda mevcut iki yasa var. Birisi 2004'teki okullarda dini simgeleri yasaklayan, diğeri de 2010'daki yüzü de tümüyle kapatan kara çarşaf ve peçe yasağı. Belki birtakım tartışmalar sürer, mesela "başörtülü bir anne okul faaliyetlerine katılabilir mi?", bu tartışma yeniden ortaya çıkabilir. Dini simgelerle ilgili ya da Laiklik Yasası'nın uygulamasındaki sorunlarla ilgili tartışmaların daha yumuşak olacağını zannetmiyorum.
"Siyasi tartışmalarda ses vermiyorlar"
VOA Türkçe: Peki Türkler, Fransız toplumuna ne kadar entegre oldu? Seçimlerde iddialı ya da etkili olabilirler mi?
Gaye Petek: Birinci nesil uyum sağlayamadı. Hala 40-50 yıldır burada ama güncel Fransızcayı bile tam konuşabilmiş değiller. Kendileriyle konuşulduğu zaman anlamıyorlar. Bordeaux bölgesinde bir kitap çıktı. "Yalnız geziciler" diye. Türk göçmenlerin hepsi de hala 50 yıl öncesinin nostaljisinde. Fransa'nın değerleri, kültürü, tarihi konusunda çok az bilgileri var. Dolayısıyla bu insanlar uyum sağlamış değiller. Bir ses de olamıyorlar. Fransa'da büyük tartışmalar oluyor. Birçok Arap kökenli çocuk kendilerini ifade ediyor. "Benim de bir fikrim var" diyor. Ama Türklerden böyle bir ses gelmiyor. Bu olmadığı zaman da siyasette yer almaları çok zor olacak. Buranın da sorunlarında seslerini duyurmaları gerekiyor. Az sayıda belediye başkanı ve encümenler var. Ulusal çapta ise yokuz hala. Ben 2004'teki Laiklik Komisyonu'nda yer aldım. Ama Türk kesiminden başka bir ses çıkmadı. Komisyonda Berberilerden, Hintlere kadar çok insan kendini ifade etti. Türbanlı Arap kadınlar kendisini ifade etti. Ama Türkler yoktu. Buradan Türkiyeli göçmenler arasından bir milletvekili çıkmamasının nedeni biraz da bu. Fransa'da sadece Türkiye'ye karşı bir tutum olduğu zaman kendilerini ifade etmek anlamlı değil. Yaşadıkları ülkenin sorunlarına katılmaları, ses getirmeleri gerekiyor.