Erişilebilirlik

"Sığınmacıların geri dönüşü Suriye'deki şartlara bağlı olsa da gidenler iki ülke ilişkilerine katkı yapabilir"


8 Aralık’ta Beşar Esat rejiminin devrilmesiyle, Türkiye’deki Suriyeliler’in ülkelerine dönüp dönmeyecekleri ilk akla gelen konulardan biri oldu.
8 Aralık’ta Beşar Esat rejiminin devrilmesiyle, Türkiye’deki Suriyeliler’in ülkelerine dönüp dönmeyecekleri ilk akla gelen konulardan biri oldu.

Türkiye, Suriye’de 2011’de patlak veren iç savaşın ardından “açık kapı” politikası uyguladı. Böylece Türkiye’ye yıllar içinde 877 kilometrelik sınırı paylaştığı güneydoğu komşusundan yaklaşık 4 milyon kişi geldi ve Türkiye dünyada en çok mülteciye evsahipliği yapan ülkelerden biri oldu.

Bu kişilerin Türkiye’ye entegrasyonu, kayıtlı işgücüne dahil edilmeleri gibi birçok konuda yıllar içinde Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler kaynaklı çeşitli maddi destekler verilse de, çoğu Türkiye’de zor koşullarda yaşadı.

"Sığınmacıların geri dönüşü Suriye'deki şartlara bağlı olsa da gidenler iki ülke ilişkilerine katkı yapabilir"
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:01:52 0:00

Suriyeli sığınmacıların yaşadığı yerlerdeki asayiş, ekonomiye etkileri ve özellikle vatandaşlık ile oy verme hakları gibi konular Türkiye iç siyasetinde ve kamuoyunda tartışılan konuların başında geldi.

Seçim dönemlerinde Türkiye’de bulunan Suriyeliler konusu hem iktidarın hem de muhalefet partilerinin manifestolarında, “geri gönderme” söylemi üzerinden yer verdiği konular arasında yer aldı.

8 Aralık’ta Beşar Esat rejiminin devrilmesiyle, Türkiye’deki Suriyeliler’in ülkelerine dönüp dönmeyecekleri ilk akla gelen konulardan biriydi.

8 Aralık'tan sonra Türkiye'deki bazı Suriyeliler ülkelerine dönmeye başladı.
8 Aralık'tan sonra Türkiye'deki bazı Suriyeliler ülkelerine dönmeye başladı.

Sınır kapılarında bir yığılma olmasa da bazı kişilerin aileleriyle birlikte Esat rejimi devrilir devrilmez Türkiye’den ayrıldığı görüldü. Ancak birçoğu da Suriye’deki durum kesinleşmeden ve yeniden inşa süreci tamamlanmadan ülkelerine dönmeyi planlamadığını dile getirdi.

Göç uzmanları da hızlı geri dönüş beklentisinin gerçekçi olmadığını, dolayısıyla açıklanan dönüş sayılarının makul olduğunu düşünüyor.

Göç uzmanları ayrıca 10 yılı aşkın süredir Türkiye’de yaşayan Suriyeliler’in iki ülke ilişkilerinin geleceğinde önemli rol oynayacağı görüşünü paylaşıyor.

Kilis’in Öncüpınar Sınır Kapısı’nda VOA Türkçe’nin konuştuğu Suriyeliler’in büyük kısmı ise, ülkelerindeki durumu görmeye gittiklerini, koşullara göre ailelerini daha sonra götüreceklerini söylüyor.

“Artık kendi ülkemde güzel bir yaşam istiyorum”

2013 yılında Halep’ten gelerek Türkiye’ye sığınan Ali Cerruh, ülkesine dönmek için sınır kapısına geldiğini anlatarak, “Burada yıllardır kasaplık yapıyorum. Evlendim bir çocuğum oldu. Buradaki dükkanı kardeşime bırakıyorum. Ben önden gidip durumlara bakacağım. Evimiz yıkılmış onarmaya çalışacağım. Orada şartları sağladığım zaman kardeşlerim dükkanı satıp gelecekler. Orada tekrar dükkân açacağız” dedi.

Suriye’deki yeni yönetimle ilgili bir şey söylemek için erken olduğunu dile getiren Cerruh, “Eğer yönetimi iyi sağlarlarsa hepimiz rahat ederiz. Ben artık kendi ülkemde güzel bir yaşam istiyorum” diye konuştu.

8 Aralık'tan sonra Türkiye'deki Suriyelilerin ülkeden ayrılmak için gittikleri sınır kapılarından biri de Kilis'teki Öncüpınar Sınır Kapısı oldu.
8 Aralık'tan sonra Türkiye'deki Suriyelilerin ülkeden ayrılmak için gittikleri sınır kapılarından biri de Kilis'teki Öncüpınar Sınır Kapısı oldu.

2012 yılında Suriye’nin Halep kentinden Türkiye’ye gelen Muhitttin El Hüseyin, 12 yıldır Gaziantep’te yaşadığını ve tekstil atölyelerinde terzilik yaptığını anlattı.

Hüseyin VOA Türkçe’ye, “Ülkemdeki savaşın bitmesi bizi çok mutlu etti, umarım bundan sonraki süreç çok iyi ve doğru ilerler. Şimdi önce Azez’e gideceğim bir süre kaldıktan sonra İdlib’de bulunan abilerimin yanına gideceğim” dedi.

“Şu aşamada Suriyeli göçmen kitlesini tatmin edecek derecede değişimler söz konusu değil”

VOA Türkçe’ye konuşan Harran Üniversitesi Sosyoloji bölümü öğretim üyesi ve göç uzmanı Prof. Dr. Mahmut Kaya, her göç vakasındaki geri dönüşün kendine ait benzer ve özgün dinamikleri olduğunu belirterek, “Kaynak ülke ve hedef ülkedeki koşullar, amaçlar, beklentiler bu geri dönüş hızını etkileyen faktörler arasında, dolayısıyla Suriyeliler’in geri dönüşü de bunlardan etkilenmektedir” dedi.

“Türkiye’deki Suriyeliler” kitabının yazarı Mahmut Kaya mevcut aşamada kamuoyunun beklentisinin aksine kitlesel geri dönüşün yoğun olmayışının söz konusu dinamiklerle ilişkili olduğunu belirterek, “Bir ‘bekle ve gör’ sürecini deneyimlediğimizi ifade edebilirim” şeklinde konuştu.

Göç uzmanları, Suriye'deki durum iyileştikçe geri dönüşlerin artacağını düşünüyor.
Göç uzmanları, Suriye'deki durum iyileştikçe geri dönüşlerin artacağını düşünüyor.

Geri dönüşün hızında politik ve ekonomik istikrarın önemli olduğunu vurgulayan Kaya, şu değerlendirmede bulundu:

“Ancak şu aşamada buna yönelik Suriyeli göçmen kitlesini tatmin edecek derecede değişimler söz konusu değil. Her ne kadar 8 Aralık sonrası eski rejim yıkılmış olsa da yeni rejimin nasıl olacağı, çatışmaların sürüp sürmeyeceği, istikrarlı bir barış ortamının oluşup oluşmayacağı hususunda endişeler olduğu sahada yaygın. Elbette mevcut yönetimin çok yeni ve zamana ihtiyacı olduğunu da vurgulamak lazım. Benzer durum ekonomik alan için de geçerli. Çünkü yeni Suriye’nin büyük bir merakla dünyanın dört bir tarafındaki mülteciler tarafından takip edildiğini biliyoruz.”

“Hızlı dönüş beklentisi gerçekçi değil”

Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Göç Araştırmaları Derneği kurucusu Doç Dr. Didem Danış da, Esat rejiminin yıkılmasının ardından, ana akım medyada ve toplumda ani ve kitlesel bir dönüş beklentisi oluştuğunu, ancak pek çok uzman gibi kendisinin de böyle hızlı bir dönüş beklentisinin gerçekçi olmadığını düşündüğünü dile getirerek, “Dolayısıyla açıklanan dönüş sayılarının makul olduğu kanaatindeyim” dedi.

Mültecilerin daha yoğun bir şekilde geri dönmesinin Suriye’nin yeniden yapılanması, altyapının onarılması ve en önemlisi siyasi istikrara kavuşmasıyla olabileceğini söyleyen Danış, “Hukuktan sağlığa, barınmadan eğitime kadar birçok alanda ciddi yıkım yaşamış bir ülkenin toparlanması uzun zaman alacaktır” diye konuştu.

“18 günde 30 bin 668 Suriyeli döndü”

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya yeni yıldan önce yaptığı açıklamada, 18 günde 30 bin 668 Suriyeli’nin ülkesine döndüğünü söyledi.

27 Aralık’ta TGRT Haber ve Türkiye gazetesinin sorularını yanıtlayan Yerlikaya, “Zalim Esat’ın kaçması ve Suriye’nin özgürleşmesine kadar 2017’den bu yana 740 bin gönüllü dönüş yapan var. 9 Aralık’tan dün akşama kadar gönüllü dönen Suriyeliler’in sayısı 30 bin 668. Bunu nasıl yorumlayabiliriz. Daha önce 2014’te aylık ortalama 10 bin kişi giderken, 18 günde bunun 3’e katlandığını görüyoruz” dedi.

Türkiye’deki bazı Suriyeliler’in ülkelerine gidip, oradaki duruma bakıp ona göre ailelerini götürmeyi planladıkları da biliniyor. Yerlikaya, bu konuda Türkiye vatandaşlığı olan Suriyeliler’in, bütün çifte vatandaşlara uygulandığı gibi gidip gelme haklarına sahip olduklarını belirtti.

Türkiye’de en çok Suriyeli İstanbul’da yaşıyor, İstanbul’u sırasıyla Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay ve Adana takip ediyor.
Türkiye’de en çok Suriyeli İstanbul’da yaşıyor, İstanbul’u sırasıyla Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay ve Adana takip ediyor.

Yerlikaya’nın verdiği son bilgilere göre Türkiye’de 4 milyon 164 bin 472 yasal kalış hakkı olan yabancı bulunuyor. 19 Aralık itibariyle bu sayının 2 milyon 920 bin 119'unu geçici koruma kapsamındaki Suriyeliler oluşturuyor.

Türkiye’de en çok Suriyeli İstanbul’da yaşıyor, İstanbul’u sırasıyla Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay ve Adana takip ediyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da geçen ay partisinin TBMM grup toplantısında, Suriye ne kadar hızlı ayağa kalkarsa gönüllü dönüşlerin o kadar hız kazanacağını söyledi.

Erdoğan, Suriyeliler’den kısa süreli veya kalıcı olarak geri dönmek isteyenlere her türlü kolaylığın sağlandığını kaydederek, “Belli bir süre giriş-çıkışlara da izin vereceğiz. Yaza doğru, okulların da tatile girmesiyle sınır kapılarındaki yoğunluk biraz daha artacaktır” dedi.

“Türkiye’de doğan ve yaşayan yaklaşık 875 bin Suriyeli çocuk var”

İçişleri Bakanı Yerlikaya 24 Aralık’ta Anadolu Ajansı Editör Masası’nda yaptığı açıklamada, Türkiye’de doğan ve yaşayan Suriyeli çocukların sayısını da verdi.

Yerlikaya Türkiye’de doğan ve yaşayan yaklaşık 875 bin Suriyeli çocuk olduğunu, Türkiye’de şu anda bulunan 2 milyon 920 bin Suriyeli’nin yüzde 30’unu Türkiye’de doğan çocukların oluşturduğunu belirtti.

Resmi rakamlara göre, Türkiye’de doğan ve yaşayan yaklaşık 875 bin Suriyeli çocuk olduğu bildiriliyor.
Resmi rakamlara göre, Türkiye’de doğan ve yaşayan yaklaşık 875 bin Suriyeli çocuk olduğu bildiriliyor.

Yerlikaya, Türkiye’deki Suriyeli öğrenci sayısının ise 819 bin 265 olduğunu söyleyerek, “Lisede okuyan 103 bin öğrenci, ortaokulda 273 bin, ilkokulda 398 bin, ana sınıfında 44 bine yakın” dedi.

60 bin 750 Suriyeli gencin ise Türkiye’deki üniversitelerde eğitim gördüğünü belirten İçişleri Bakanı, 17 bin 379’unun ise şimdiye kadar mezun olduğunu belirtti.

“Gençler ve çocuklar iki ülke ilişkilerinin geleceğinde güçlü bağlar olmasına zemin hazırlayacaktır”

Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Göç Araştırmaları Derneği kurucusu Doç Dr. Didem Danış, Türkiye’de doğan ve eğitim alan Suriyeli çocukların gelecekte Türkiye ve Suriye arasında oynayacağı önemli bir rol olacağı değerlendirmesinde bulundu.

Danış, “Ancak bu durum sadece çocuklarla sınırlı değil; hayatlarının büyük kısmını Türkiye’de geçirmiş genç yetişkinler için de aynı durum söz konusu. Bugün artık Suriye’de Türkiye’yi tanıyan, Türkçe konuşan bir nüfus var. Bu durum, iki ülke arasındaki kültürel, ekonomik ve siyasi bağların her zaman güçlü kalmasına zemin hazırlayacaktır” diye konuştu.

Harran Üniversitesi Sosyoloji bölümü öğretim üyesi ve göç uzmanı Prof. Dr. Mahmut Kaya da, göç sürecinde hedef ülkede doğan veya yaşamının önemli bir kısmını burada geçiren kuşağın çeşitli avantaj ve handikaplarının olacağını kaydetti.

Anadil karmaşası, kültür şokları ve yeniden entegrasyonun geri dönüş süreçlerinde ortaya çıkabildiğini belirten Kaya, şu şekilde konuştu:

“Hiç Arapça bilmeyen veya yetersiz bir Arapça ile Suriye’deki okullara gitmek isteyenler eğitim süreçlerinde çeşitli problemler yaşayacaktır. Benzer şekilde savaştan zarar görmüş şehirlerde insanlar hayalkırıklığı ve ümitsizliği tecrübe edebilir. Tüm bunlar yeniden entegrasyon programlarını zorunlu kılmaktadır. Türkiye’de belirli bir eğitim almış özellikle nitelikli meslek grubu mensupları ve üniversite öğrencilerinin her iki ülke için kültür elçileri ve doğru enformasyon kaynağı olabileceği potansiyeli de mümkündür. Bu da geri dönüş ve Suriye’nin yeniden inşasında önemli sosyal sermaye kaynağı işlevi olacaktır.”

10 yılı aşkın süredir Türkiye'de yaşayan Suriyeliler, Türkiye'de ailelerini genişletti, çocukları oldu
10 yılı aşkın süredir Türkiye'de yaşayan Suriyeliler, Türkiye'de ailelerini genişletti, çocukları oldu

“Türkiye’ye iki kişi geldik şimdi beş kişi olarak dönüyoruz”

Öncüpınar Sınır Kapısı’nda bekleyenler arasında üç çocuğu da Türkiye’de doğan Abdülhamit Abdi isimli Suriyeli de vardı.

VOA Türkçe’ye konuşan Abdi, “2014 yılında savaştan kaçarak Türkiye’ye geldim. Türkiye’ye geldiğimden beri her işi yaptım. Buradaki insanlar sağolsunlar bize iş verdi, kapılarını açtılar. Şimdi artık savaş bitti Humus’a geri dönüyorum. Şu anda orada evimiz var, akrabalarımız var; hayatımıza bundan sonra orada devam edeceğiz. Bundan sonraki süreç için vatanımız olsun yeter diyorum. Güzel bir Suriye istiyoruz. Halkı düşünen, halkı destekleyen ve halkının yanında duran bir hükümet kurulsun istiyoruz. Türkiye’ye iki kişi geldik şimdi beş kişi olarak dönüyoruz” dedi.

“Suriye halkı çok yorgun”

Güvenlik kaygısı nedeniyle ismini vermek istemeyen iki çocuk annesi D.F. ise, 2012 yılında Türkiye’ye bir çocuk annesi olarak geldiğini ve şimdi iki çocuk annesi olarak döndüğünü dile getirdi.

Suriye’nin İdlib şehrinden gelen 24 yaşındaki anne, VOA Türkçe’ye şunları söyledi:

“Birçok anne, birçok çocuk bu süreçte ya bombalardan ya da gittikleri yerlerde başka nedenlerden dolayı öldüler. Ortadoğu ülkeleri arasında en fazla ölüm, en fazla yıkım, en fazla göz yaşı Suriye’de oldu. Burada gördüğünüz insanlar arasında bir yakınını kaybetmeyen maalesef yok. Bize bunları yaşatan Beşar Esat şu anda mülteci durumuna düştü. Umarım o da yakınlarının ölümünü görmeden ölmez. Bize ne yaşattı ise aynısını yaşasın istiyorum. Bir çocuk olarak çok ağır travmalarım vardı, artık bir anneyim ve halen geçmedi. Yeni Suriye’ye dönerken çocuklarımın aynı ya da benzer olayları yaşamasını istemiyorum. Colani yanındakilerle birlikte Suriye’yi Esat’tan kurtardı. Umarım bundan sonra da özgür, demokratik ve bağımsız bir Suriye için çalışmalarını sürdürür. Çünkü biz Suriye halkı çok yorulduk.”

Uluslararası kuruluşlardan insani yardım mesajları

BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi geçen ay sosyal medya platformu X’ten paylaştığı bir mesajda, “Komşu ülkelerden evlerine dönen Suriyeli mültecilerin sayısı yavaş yavaş artıyor. Son üç haftada bu sayı 50 binden biraz fazla” diye yazdı.

Grandi paylaşımında, Suriye’deki ekonomik koşulların kötülüğüne dikkat çekerek, daha fazla insani yardım çağrısında bulundu.

Türkiye de Suriye’deki yeni yönetimle iyi ilişkilerini koruyarak, güneydoğu komşusundaki yeniden inşa projelerinde rol almayı, böylece Suriyeliler’in geri dönüşlerini hızlandırmayı amaçlıyor.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Esat rejiminin düşmesinin ardından geçen ay yaptığı Ankara ziyaretinde, Suriyeliler’in geri dönüşleri, sağlık ve eğitim hizmetlerinden faydalanmaları gibi konularda Türkiye’ye ilave 1 milyar Euro yardımda bulunulacağını açıkladı. AB, şimdiye kadar Türkiye’ye 10 milyar Euro yardımda bulundu.

  • 16x9 Image

    Aslı Aral

    Ankara doğumlu Aslı Aral, ODTÜ Koleji’ni bitirdikten sonra lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım bölümünde, yüksek lisans eğitimini ise Londra'daki Westminster Üniversitesi'nde uluslararası gazetecilik ve yayıncılık üzerine yaptı. Mesleğe 2003 yılında Voice of America (VOA) Türkçe Servisi Ankara muhabirliğiyle başlayan Aral, 2004-2005 döneminde mezunu olduğu Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım bölümünde gazetecilik ve haber yazma dersleri verdi. 2006 yılında yabancı dil bilen muhabir sınavıyla Anadolu Ajansı'nda (AA) çalışmaya başlayan Aral, AA'da 2006-2009 yıllarında diplomasi muhabirliği yaptı. 2009 yılında AA'nın Londra Temsilcisi olarak İngiltere'ye atanan Aral, burada birçok uluslararası zirveyi, İngiltere'nin Brexit sürecini, İskoçya bağımsızlık referandumunu, Londra Olimpiyat Oyunlarını ve çok sayıda uluslararası olayı takip etti. 2017'de Türkiye'ye dönen Aral, 2021'de BM Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) iletişim danışmanlığı yaptı. Aral, 2022'den bu yana ise VOA Türkçe Servisinde editörlük görevi yürütmektedir.

Forum

XS
SM
MD
LG