Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında, TİP (Türkiye İşçi Partisi) Hatay Milletvekili Can Atalay'ın hak ihlaline uğradığı yönünde karar alınması gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulmasıyla başlayan yargı krizine tepkiler büyüyor.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin, Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararına uyulması yerine, Can Atalay lehine karar alan AYM üyeleri hakkında oy birliğiyle suç duyurusunda bulunması kararı ülke gündemini değiştirdi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararına destek vermesi ve anayasaya aykırılık olmadığını savunması "yeni anayasa isteği" olarak yorumlandı.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) çağrısıyla il barolarından gelen heyetler Yargıtay önünde eylem yapmak üzere bu sabah Ankara'ya geldi.
Ankara Barosu ise, Yargıtay'ın önünde buluşma için bu sabah Ankara Adliyesi'nden yürüyüş başlattı. Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu öncülüğünde avukatlar cübbeleriyle yürüdü. Ellerinde anayasa kitapçıklarıyla Türkiye'de yargıda anayasa ihlali yaşandığına dikkat çeken avukatlar, yürüyüş boyunca “Hukuk siyasetin oyuncağı olamaz”, “Darbeye hayır” sloganları attı.
Necatibey Caddesi üzerinden Ankara Barosu'nu temsilen sadece 15 kişilik grubun yürümesi konusunda tartışma yaşandı. Ancak tüm grubun yürümesine rağmen Ankara İl Emniyeti'ne mensup polislerce müdahale edilmemesi yönünde tavır sergilenmesi dikkat çekti.
"Anayasayı, anayasal düzeni korumak için Yargıtay'da olacağız"
Ankara Barosu üyeleri, Yargıtay'a doğru yürüyüşlerinde yaklaşık iki saat sonunda Türkiye Barolar Birliği'nde kısa bir mola verdi.
Burada TBB Başkanı Erinç Sağkan, Ankara Barosu üyelerini diğer illerden baro temsilcileriyle birlikte karşıladı.
TBB önündeki açıklamada Sağkan, "Bugün 10 Kasım. Öncelikle kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü aramızdan ayrılışının 85'inci yılında saygıyla ve rahmetle anıyoruz ancak sadece anmakla da kalmıyoruz, mirasına da savunmayı temsil eden avukatlar olarak sahip çıkıyoruz" dedi.
"Anayasayı, anayasal düzeni korumak için Yargıtay'da olacağız" diyen Sağkan şu ifadeleri kullandı:
"Atatürk'ün ‘en büyük mirasım’ dediği Cumhuriyetin temeli, hukuk devleti olmasından geliyor. Bugün hukuk devletinin maalesef ki anayasanın ihlal edilerek en ağır şekilde aşındırıldığı tarihsel bir süreci yaşıyoruz. İçerisinde bulunduğumuz süreç basit bir hakim içtihat farklılığı gibi yorumlandığı bir konu değildir. Süreç, kurumlar arasındaki çekişme olarak adlandırabileceğimiz bir kısır tartışma da değildir. Süreç, anayasanın ikinci maddesinin açıkça yok sayıldığı, artık bir hukuk devleti olup olmadığımızın tartışıldığı ve buna karar verileceği bir süreçtir. O yüzden tarihi bir sorumluluğumuz var ve aldığımız mirası hakkıyla yerine getirebilmek adına Türkiye'de savunmayı temsil eden avukatlar olarak bugün sesimizi ve sözümüz yükseltiyoruz.”
Ankara Barosu'nun Yargıtay'a doğru yürüyüşü TBB önünden daha sonra yeniden başladı. Avukatlar ellerinde anayasa kitapçıkları ve cüppeleriyle yürüyüşe devam etti.
"Erdoğan liderliğinde bir kalkışma olduğu anlaşıldı"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Yargıtay'ın Can Atalay için 'hak ihlali' kararı veren AYM üyelerine suç duyurusunda bulunması hakkında Erdoğan'ın bu sabah kullandığı ifadelere işaret ederek "Erdoğan liderliğinde bir kalkışma olduğunun anlaşıldığını" söyledi.
Özel, Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) çağrısıyla düzenlenen yargı yürüyüşüne destek verdi.
CHP lideri, burada beraberinde grup başkanvekilleri Gökhan Günaydın, Ali Mahir Başarır, Burcu Köksal ve milletvekilleri ile birlikte baro başkanları ile görüştü.
Görüşmenin ardından açıklama yapan Özel, "Türkiye, anayasa geleneği çok güçlü olan bir ülke ancak AKP ülkeyi anayasasızlaştırmaya çalışıyor. Erdoğan'ın açıklamalarına kadar bu bir yargı kriziydi ancak bunun Erdoğan eliyle anayasal düzenin ortadan kaldırılmaya çalışılması, halkın iradesine karşı Erdoğan liderliğiyle bir kalkışma hazırlandığı anlaşılıyor” dedi.
Özel, “Anayasa’yı değiştirebilmek için AKP'nin ve MHP'nin yeterli milletvekili yok. Anayasa'yı zaten ortadan kaldırmak mümkün değil. Ancak Anayasa'nın bazı maddelerini yok sayıyorlar ve Erdoğan buna destek veriyor. Bu Anayasa'yı yok saymaya başlamak esas bu Anayasa'dan en çok gücü ve yetkiyi alanın sorunudur. Ama o Anayasa'yı koruyacağına, Yargıtay ile birlikte Anayasa'nın bir hükmünü yok saymaktadır. Sen Anayasa’nın hükmünü değiştirecek güçte değilsin, millet bu yetkiyi vermedi. Sen o yüzden darbecisin, bu bir darbe girişimidir. Bu anayasayı askıya alma girişimi. Millet sana oy verdi bu Anayasa sayesinde görev yapıyorsun. Bu Anayasa'ya sahip çık, çıkmazsan sen de yok hükmündesin" diye konuştu.
Akşener: "Anayasal Devlet kavramını hedef alan ciddi bir kriz tehlikesiyle karşı karşıyayız"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener da Ş sosyal medya platformu üzerinden bir açıklama paylaştı. Akşener açıklamasını paylaştığı mesajında, "Ülkemizde yaşanan son gelişmeler, maalesef Anayasal Devlet kavramını hedef alan ciddi bir kriz tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor" dedi.
"Anayasa’nın Anayasa Mahkemesine verdiği yetki ve görevlerin yapılamaz hale gelmesini sağlayan hukuk yolu dışı fiili durumların, bir hukuk devletinde kabul edilemeyeceğini" vurgulayan Akşener, "Biz İYİ Parti olarak ilk günden beri bu krizin karşısında; Cumhuriyetimizin, anayasa ve kanunlarla öngörülmüş devlet nizamını savunuyoruz. Hukuk devletine, hukukun üstünlüğüne ve demokrasimize aynı kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceğiz. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, bir anayasal devlet krizine sürüklenmesine asla izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Bu arada eyleme Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TİP milletvekili Sera Kadıgil, DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin ile DEVA Partisi milletvekilleri, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt destek verdi.
Eylemde TİP'li gençler, zaman zaman "Hatay milletvekilini bekliyor" sloganıyla Can Atalay'ın durumunu aktardı.
"2009'da yargı krizi yaratılarak 2010 Anayasa değişikliği gerekçesi yapıldı"
VOA Türkçe’ye konuşan Yargı-Sen Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ise, Cumhuriyet tarihinde ve dünya hukuk literatüründe bir ilk yaşandığını belirterek, “Anayasa hükümlerini, anayasa mahkemesini suçlarsanız bu demektir ki siyasi iktidarı ne anayasa bağlıyor ne hiçbir mahkeme, ne hukuk, hiçbir şey. Yani siyasi iktidar her konuda tek belirleyici olmak istiyor; burada da yargıyı bir silah gibi kullanmayı amaçlıyor. Yargı, halkın herkesin güvencesidir. Eğer yargıyı bu hale sokarsanız, bu demek ki hukuksuzluklar karşısında yargı güvence olamayacak o zaman” dedi.
Benzer bir anayasa krizinin 2009 yılında da yaşandığını söyleyen Eminağaoğlu, “O dönemdeki HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu), 7 tam sayıyla toplanıyordu. Müsteşar katılmıyordu toplantılara, HSYK kilitlenmişti. Efendim biz bu anayasal krizi aşalım diye 2010 anayasa değişikliğinin bir gerekçesi de bu yapıldı. Şimdi de ‘Bu bir anayasal kaos. Bu bir anayasal kriz. Gelin Anayasa Mahkemesi’nin yapısıyla oynayalım’ denilecek” ifadelerini kullandı.
Eminağaoğlu, “Adalet ülkenin temeli. Eğer siz adaleti dağıtan yargı organlarını bu hale sokarsanız, yani devleti temellerinden sarsmış olursunuz” diye konuştu.
Yargı-Sen Kurucu Başkanı, hem Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi üyelerinin hem de yerel mahkemedeki yargıçların yargılanması gerektiğini savundu.
Forum