Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en temel anayasa değişikliklerinden birisi hakkında bugün ülke genelinde 18 yaş ve üstü seçmen kimliğine sahip vatandaşlar oylarıyla karar veriyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren var olan parlamenter sistem yerine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak adlandırılan başkanlık sistemine geçilmesini öngören 18 maddelik anayasa değişikliği paketi eğer “hayır” çıkarsa kadük hale gelecek ya da “evet” çıkarsa hayata geçecek.
Gündemdeki anayasa değişikliği paketi nedeniyle Türkiye tarihinde seçmenler, bugün 7’nci defa halk oylaması için sandık başına gitti.
Ülke genelinde 55 milyon 319 bin 222 kayıtlı seçmen bulunuyordu. En son 1 Kasım 2015’te yapılan genel seçimlere kıyasla bugünkü halk oylamasında seçmen sayısı yüzde 2,6 oranında artış gösterdi. Seçmenler, 167 bin 140 sandığa oy attı. Ayrıca cezaevlerinde seçme hakkına sahip hüküm giymemiş tutuklular için de 461 sandık bulundu.
Yurtdışında 27 Mart – 9 Nisan tarihlerinde 57 ülkede 120 noktada gerçekleştirilen oy kullanma işlemleri ardından, bugün Türkiye genelinde doğuda saat 16.00 ve batıda saat 17.00’ye kadar oy kullanılabildi.
Doğuda oy sayımı işlemlerine saat 16’da başlandı. Saat 17.00’den itibaren ülke genelinde sandık sonuçları bilgisi ortaya çıkacak. Gümrük kapılarında 27 Mart’ta başlayan oy kullanma işlemleri de saat 17.00 itibariyle sona erdi.
Yurtdışından özel uçaklarla Ankara’ya taşınmış olan oylar da, saat 17’de ATO Kongre Merkezi’nde açılıp sayılmaya başlandı. Yurtdışında oy kullanımında, yüzde 50’inin üzerindeki katılım beklentisi gerçekleşmedi. Katılım oranı yurtdışında yüzde 44,61 oranında kaldı. Yurtdışı seçim kütüğüne kayıtlı 2 milyon 972 bin 671 seçmenden 1 milyon 326 bin 70 kişi sandığa gitmiş oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da, Başbakan Binali Yıldırım İzmir’de, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Ankara’da oy kullandı.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile BBP Genel Başkanı Mustafa Destici Ankara’da, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise İstanbul’da sandığa gitti.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İstanbul'da, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Ankara'da oy kullandı.
Bu arada Türkiye’nin Avrupa Konseyi’ne üyeliği çerçevesinde; AGİT’in görevlendirdiği resmi bir heyet de ülke genelinde seçimleri güvenlik boyutuyla inceleyecek. AGİT Heyeti, yarın saat 15.00’te Ankara’da düzenleyeceği basın toplantısıyla Türkiye’deki seçimlere ilişkin ön değerlendirmesini de kamuoyuyla paylaşacak.
Anayasa değişikliği paketi nasıl ortaya çıktı?
Başkanlık sistemine geçiş amaçlı anayasa paketi, TBMM Başkanlığı’na 10 Aralık’ta AKP’li 316 vekil imzasıyla MHP’nin ortaklığıyla sunulduğunda 21 madde halindeydi. Anayasa Komisyonu’nda, 9 günlük kesintisiz maraton görüşmeleri sonucunda 18 maddeye düşürülerek, AKP ve MHP’nin oylarıyla kabul edildi. Teklif, TBMM Genel Kurulu’ndan 7 gün gece gündüz devam ettirilen oturumlarda jet hızıyla geçirildi. İkinci tur sonucunda teklif, 330’un üzerinde dolayısıyla da anayasa değişikliğini halk oylamasına sunulmasına yetecek oy oranıyla TBMM’de 21 Ocak'ta kabul edilmiş oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onaylamasıyla 11 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlanan anayasa değişikliği paketi için resmen halk oylaması süreci başladı. Yüksek Seçim Kurulu da, yasal mevzuat uyarınca anayasa değişikliğini üç ay içerisinde halk oylamasına götürmek üzere takvimi belirledi ve 16 Nisan'da ülke genelinde halk oylaması yapılacağı kararlaştırıldı.
Mevcut halinde 18 maddelik paket, 1982 Anayasası’ndaki kritik maddelerdeki değişiklikler ile parlamenter sistem yerine adı “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” olarak başkanlık sistemine geçilmesi planlanıyor. Pakette Türk mevzuat sisteminde yer aldığı şekilde “2709 sayılı Kanun” olarak söz ettiği 1982 Anayasası’nın kapsamlı şekilde değiştirilmesini öngörüyor.
Anayasa değişikliği kabul edilirse, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri 5 yılda bir aynı günde yapılacak. Dolayısıyla ABD’deki Başkanlık Sistemi’nden farklı olarak Türkiye’de yasama gücü ile yürütme gücü eş zamanlı olarak belirlenecek. Bu yönü ve TBMM yetkilerini sınırlaması nedeniyle “kuvvetler ayrılığı” ilkesine aykırı gerekçesiyle eleştiriliyor.