Dolar ve eurodaki yükselme eğilimi, son birkaç haftada doların rekor üzerine rekor kırması ve doların ateşinin bir türlü söndürülememesi piyasalarda endişe yarattı.
Peki son zamanlarda döviz kurunun tarihi zirveleri görmesinin altında yatan sebepler neler? Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr.Necip Çakır’a göre, döviz kurundaki yükselişin altında yatan birçok neden var:
“Türkiye içeride bir taraftan PKK ile bir taraftan da IŞİD ile mücadele ediyor. Bir taraftan da bombalama eylemleri oluyor. Birçok can kaybı yaşadık. Bunlardan başka Türkiye’nin, Suriye ve Irak‘a da bir takım müdahaleleri var. Bütün bunların getirdiği bir politik belirsizlik var. Ayrıca anayasa değişikliği çalışmaları, başkanlık rejimi tartışmaları ciddi bir politik etki yaratıyor. Bunun ötesinde tabi ki ekonomik etkiler var. Şirketlerin borçluluk oranları çok yüksek ve döviz kurlarındaki yükselme şirket batışlarını beraberinde getiriyor. Ayrıca son dönemde ciddi bir ekonomik yavaşlamadan söz etmek mümkün. TÜİK’in verilerine göre 3. çeyrekte negatif büyüme söz konusu, 4. çeyrekte de negatif büyüme gelirse teknik olarak resesyona girmiş olacağız. Bir de spekülatif ataklar var. Bütün bunlar üst üste geldiği zaman, dolarda bu kadar yüksek bir değeri günlerdir izliyoruz. Merkez Bankası’ndan da ciddi bir müdahale gelmiyor. Merkez Bankası bu duruma biraz seyirci kalmış vaziyette.”
Prof. Dr. Necip Çakır’a göre sermaye hareketlerinin serbest olduğu ülkelerde hem kuru hem de faizi kontrol etmek mümkün değil. “Kuru kontrol ederseniz faiz uçar eğer faizi kontrol etmeye kalkarsanız da kur uçar” diyen Çakır, Türkiye’de şu anda ikinci durumunun yaşandığını belirtti.
Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr.Necip Çakır, döviz kurlarındaki artışın bir takım sonuçlar doğuracağını ifade etti. Bu sonuçlardan en önemlisinin enflasyon olduğunu belirten Çakır, “Kur geçişkenliğinden hareketle ortaya çıkan enflasyon, etkisini en fazla ilk altı ayda hissettiriyor. Önümüzdeki aylarda bunu yaşamaya başlayacağız. Kurdan kaynaklanan çok ciddi bir enflasyon baskısı olacak” dedi.
Çakır, Türkiye’nin ihracatı içinde, yüksek teknoloji ürünlerin oranının yüzde 10’lardan 2’lere düştüğünü, Türkiye ekonomisi için ciddi avantaja sahip imalat sanayinin giderek küçüldüğünü açıkladı. Türkiye’nin yatırımının yarısından fazlasını inşaat sektörüne kullandığını ifade eden Prof. Dr. Necip Çakır, inşaatla kalkınmanın mümkün olmadığını da belirtti. Fabrikaların kapanarak yerlerine alışveriş merkezlerinin açılması ve bunun daha yüksek getirisi olduğunun düşünülmesinin de yanlış bir yaklaşım olduğuna dikkat çeken Çakır, artık alışveriş merkezlerinin de yüksek getiriye sahip olmadığının anlaşıldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 'dolarlarınızı bozdurun' çağrısı yapmasını da değerlendiren Çakır, bu tip çağrıların dövizin ateşini söndürmekte çok da işe yaramadığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birkaç gün önce “Elinde silahı olan teröristle, elinde doları, eurosu olan terörist arasında hiçbir fark yoktur” sözlerinin başka kaygılar doğuracağına dikkat çeken Çakır, bu tür söylemlerin “Acaba paralarımıza el koyarlar mı” düşüncesini yaratabileceğini ifade etti.
Prof.Dr. Necip Çakır, Türkiye’nin IMF ile stand-by süresinin bittiği andan itibaren Türkiye ekonomisinde üretkenlik artışının durduğuna dikkat çekerek, Türkiye ile IMF arasında yapılacak bir gözetim anlaşmasının, Türkiye ekonomisine katkı sağlayacağı görüşünde. Ayrıca Türkiye’nin gündeminden AB’yi çıkarmasının son derece yanlış bir adım olacağını dile getiren Prof. Dr. Çakır, AB ile olan ilişkilerin geliştirilmesinin, Türkiye ekonomisi açısıdan çok önemli olduğunu sözlerine ekledi.