Türkiye, bir hafta arayla Suriye’de etkili iki küresel güç ABD ve Rusya Federasyonu ile mutabakat metni imzaladı.
İlk mutabakat metninin en kritik maddesi olan 10. Madde, YPG güçlerinin Türkiye’nin öngördüğü güvenli bölgeden 120 saat içinde çıkmasını öngörüyordu. Hükümet yetkilileri, YPG güçlerinin Salı gecesine kadar güvenli bölgeden çekilmemeleri halinde harekatın yeniden başlayacağını dile getiriyordu.
Soçi’de imzalanan anlaşmayla Türkiye, 150 saat (6 gün 6 saat )daha Türkiye harekata kaldığı yerden devam etmeyeceğini teyit etti.
Dilek: ‘‘Bu mutabakat Türkiye’ye kazanç sağlıyor ama terörle mücadele hedefleri karşılık bulmuş değil’’
21. Yüzyıl Enstitüsü Başkanı Cahit Armağan Dilek, yaklaşık altı saat süren Erdoğan-Putin görüşmesinin ardından varılan mutabakatın Suriye’deki tüm taraflar açısında oluşan kayıp ve kazançlarını ortaya koydu.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Dilek, ‘‘Mutabakattan elbette bizim de kazancımız var. Öncelikle Türk Silahlı Kuvvetleri, boşuna bir operasyondan kurtulmuş oldu. Ben uzun zamandır, ‘terör örgütleriyle mücadele bizim işimiz değil, istihbarat desteği verelim Suriye devleti yapsın’ diyordum. Şimdi bu mutabakatla YPG, Menbiç ve Tel Rıfat’ın güneyine iniyor, Türkiye-Rusya ile ortak devriyelerle bunu denetleyecek. Ancak bu durum, Türkiye’nin terörle mücadele hedeflerini karşıladı mı? Hayır, çünkü terör örgütü ne eleman kaybetti ne de silah. Lojistik imkanları da duruyor. Ayrıca Suriye Dışişleri Bakanı Lavrov’dan sonra bugün Devlet Başkanı Putin de Kürtlerle diyaloga vurgu yaptı. Kürtler de bu süreçten kazançla ayrılmış oldu. Ancak şu bir gerçek ki artık Suriye’de hakim güç Rusya. Esat da kurşun atmadan Fırat’ın doğusuna geçti. Türkiye ise Cerablus ve Afrin’den sonra Fırat’ın batısında Tel Abyad ve çevresinde söz sahibi olarak masaya oturacak’’ dedi.
Sezer: ‘‘Türkiye, Esat’la müzakereye yeşil ışık yakmış gözüküyor, Rusya ise Suriye’de İran’ın yerine Türkiye’ye yer açmak istiyor’’
Erdoğan ve Putin’in ilk kez bir toplantı sonunda soru almadığına dikkat çeken Rusya uzmanı Aydın Sezer ise mutabakat metninin şartlar zorlanarak ortaya çıkarılan bir son dakika metni olduğu görüşünde.
Medya günlüğü (medyagunlugu.com) internet sitesinde uluslararası politika üzerine yazılar yazan Sezer, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, ‘‘Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı bölgesinde elde ettiği statükoyu ABD’den sonra Rusya ile de teyit etmiş oldu. Bu Türkiye açısından ciddi bir kazanım. Terör tehdidi Türkiye’nin sınırından 30 kilometre uzaklaşmış oldu. Bununla birlikte Türkiye ve Rusya ilk kez Adana Mutabakatı’na birlikte atıfta bulundular. Bu aslında Suriye lideri Beşar Esat’la müzakere başlatılmasına Türkiye’nin yeşil ışık yaktığını gösteriyor. Kaldı ki bu mutabakat, Türkiye’nin Suriyeli sınır muhafızlarının Türkiye sınırında görev yapmasının önünü açıyor ki bu da bir ilk. Adana Mutabakatın tarafı olmayan Rusya, bu anlaşmanın uygulanması için kolaylaştırıcı rol üstleniyor. Bana kalırsa Suriye’de ciddi bir İran-Rusya rekabeti var. Rusya, bundan sonraki süreçte İran yerine Türkiye’ye Suriye’de yer açmak istiyor’’ dedi.
Kamışlı’ya Türk askeri girmeyecek ya Kobani’ye?
Mutabakat, Menbiç ve Tel Rıfat’taki YPG unsurları silahlarıyla çıkarılmasını güvence altına alırken Barış Pınarı Harekatı’nın doğusu ve batısında 10 kilometre derinlikte Kamışlı hariç Rus ve Türk askerlerinin ortak devriye faaliyeti yapmasını mümkün kılıyor.
Peki Kobani bu kapsamda mı?
Cahit Armağan Dilek, ‘‘ABD Başkan Yardımcısı Pence, mutabakatta yazılı olmadığı halde Türk hükümetinin Kobani’ye askeri eylem yapmayacağı konusunda garanti verdiğini açıkladı. Ruslar’la mı bu konuda taahhüt altına alındı? Bu açık değil. Lakin Kobani’nin IŞİD direnişinden kaynaklı özellikle Batı’da simgesel bir anlamı var. Görünen o ki Rusya’da sözlü taahhüt verilmiş gibi bu nedenle bana Kobani’ye girilmeyecek gibi geliyor’’ diyor.
Aydın Sezer ise Türkiye’nin mutabakat metnindeki 10 kilometre derinlik ifadesini dikkate alarak Kobani’de de ortak devriye faaliyeti icra etmek konusunda ısrarcı olacağını düşünüyor.
Suriye Milli Ordusu ne olacak?
Türkiye, Astana Süreci’nden bu yana Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinden yana olduğunu sürekli vurguluyor. ABD ve Rusya ile beş gün arayla varılan mutabakatlarda bu teyit edildi.
Ancak Türkiye ılımlı muhalifler olarak tanımladığı Şam’ın ‘terörist’ olarak gördüğü rejim muhalifleriyle Özgür Suriye Ordusu olarak işbirliği halinde.
Aydın Sezer, bugünkü uzun görüşmenin önemli bir maddesinin çok kısa süre Suriye Milli Ordu adını alan eski Özgür Suriye Ordusu bileşenleri konusu olduğunu düşünüyor. Rusya uzmanına göre, Suriye’de nihai barışa giden yolda bu konuda adım atılması şart.
Cahit Armağan Dilek de Suriye Milli Ordusu’nun Adana Mutabakatı kapsamında ele alınacağını düşünüyor.
‘‘Bu mutabakatın en zayıf yönlerinden biri, kesinlikle Suriye Milli Ordusu meselesi. Muhtemelen Adana Mutabakatı devreye girince hem Suriye Milli Ordusu hem de Suriye Geçici Hükümeti konuşulacak. O sorunlar henüz çözümsüz olarak duruyor. Ama Suriye ile görüşmeler olunca bu gündeme gelecek. Ancak hala Türkiye tarafında güvensizlik var. Önce YPG’nin 30 kilometre güneye çekilmesini görmek istiyor. 150 saatlik bir süre sonunda durumu kendi gözleriyle görecek. Ortak devriyelerin ne kadar süreceği ile ilgili bir takvim yok. Bir süre sonra Rusya, bu meseleyi ‘Suriye ile çözün’ diyebilir. Ama zamanı kestirmek şimdilik güç.’’
2 Milyon Suriyeli güvenli bölgeye dönebilir mi?
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay dün Fırat’ın doğusunda oluşturulacak güvenli bölgeye 2 milyon Suriyeli’nin yerleştirileceğini söylemişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bugün Soçi’de yaptığı açıklamada ‘‘Harekatla güvenli hale getirebileceğimiz alana öncelikli 1 milyon Suriyelinin yerleşeceğini umuyoruz. İnşallah uluslararası toplumun katkı ve desteğiyle bu planı hayata geçireceğiz’’ dedi. Peki bu gerçekten mümkün olabilir mi?
Cahit Armağan Dilek, ‘‘TSK, Afrin, El Bab ve Cerablus bölgesinde 4 bin kilometrekare alanı kontrol altına aldı ve buraya 360 bin Suriyeli yerleştirildi. Barış Pınarı Harekatı’nda yaklaşık 1500 kilometrekare alan kontrol altına alındı. Buraya en fazla 200 bin kişi yerleştirilebilir. Hedef 15 bin kilometrekarelik bir alanda güvenli bölge kurmaktı. Şimdi nereye gidip ev, bahçe yapacaksın? TOKİ projesi askıda. Kim bunu finanse edecek’’ dedi.