BM ve Avrupa Birliği Türkiye ve Kıbrıs Rum hükümetinden Akdeniz’deki doğal gaz araştırması uyuşmazlığı konusunda itidal göstermelerini istedi.
AB dışpolitika yetkilisi Catherine Ashton’un sözcüsü, iki tarafı en kısa zamanda bir anlaşmaya varmaya çağırdı.
Rum hükümeti bugün Türkiye’nin uyarısına rağmen Güney Kıbrıs açıklarında bir süredir teknik nedenlerden ertelenen doğal gaz ve petrol araştırmalarına başladı. Enerji Dairesi Başkanı Solon Assigns Amerikan Noble şirketinin, İsrail karasularına yakın bölgede sondaj çalışmalarına başladığını açıkladı.
Rum Savunma bakanlığı Türk savaş gemilerinin uluslararası sularda sondaj çalışmalarını izlediğini ancak bir müdahelede bulunmadığını bildirdi.
Enerji Bakanı Taner Yılmaz, çağrıdan önce Kıbrıs Rumları sondaja başlarsa Türkiye’nin de Doğu Akdeniz’de savaş gemilerinin refakatinde doğal gaz araştırmalarına girişeceğini açıklamıştı.
Türkiye ayrıca, Avrupa Birliği Kıbrıs Rum Yönetimine gelecek yıl birliğin dönem başkanlığını verirse AB ile ilişkilerini donduracağı tehditinde de bulunuyor.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kuzey Kıbrıs’ı ziyareti sırasında Bayrak Radyo ve Televizyonuna verdiği demeçte Avrupa Birliği, dönem başkanlığını Güney Kıbrıs’a verirse Ankara ile Brüksel arasında gerçek bir kriz çıkacağını ve Türkiye-AB ilişkilerinin birden kesileceğini söyledi.
Kıbrıs Rum Yönetiminin altı aylık dönem başkanlığını gelecek Temmuz ayında üstlenmesi bekleniyor.
Avrupa Birliği Kaygılı
Rum Kesimi’nin Doğu Akdeniz’de doğalgaz arama çalışmalarına başlamasına Türkiye’nin sert tepki vermesi Avrupa Birliği tarafından yakından izleniyor. Bir üye ülkesiyle aday ülkesinin arasının ciddi şekilde gerilmesinin Brüksel’de hoş karşılandığını söylemek ise zor.
Avrupa Birliği Komisyonu, Kıbrıs konusunda odağın kapsamlı çözüm müzakerelerinden Doğu Akdeniz’deki gerginliğe kaymasından rahatsız. Avrupa Birliği Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’ın sözcüsü Maja Kocijancic, önceliğin kapsamlı çözüm bulma arayışlarına verilmesini ve kapsamlı çözümün mümkün olan en kısa zamanda bulunmasını istediklerini söyledi.
Son gelişmelerle ilgili olarak tüm taraflara itidal çağrısı yapan Kocijancic, Türkiye’nin KKTC ile kıta sahanlığı anlaşması imzalayarak TPAO vasıtasıyla gerekirse donanma refakatinde arama çalışmalarına başlayacağı yönündeki açıklamalar konusunda ise daha köşeli bir söylemi tercih etti. Kocijancic, Türkiye’ye tehditte bulunmaması, iyi komşuluk ilişkilerini zedeleyecek eylem ve söylemlerden uzak durmasını telkin etti. Aslında bu açıklamada yer alan ifadeler krizin ilk aşamalarında Avrupa Birliği Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle tarafından da dile getirilmişti.
Türkiye’nin, Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’nı 2012’de Rum Kesimi’nin üstlenmesi halinde Brüksel’le ilişkileri donduracağını söylemesinin Ankara’nın beklediği etkiyi yarattığını söylemek de şu aşamada pek mümkün değil. Ankara’nın ilişkileri dondurma tehdidinde bulunarak Rum Kesimi’nin Dönem Başkanlığı’nı engelleyecek bir sonuca ulaşması ne teknik olarak ne de siyasi açıdan mümkün değil. Türkiye’nin bu konudaki çıkışı, Avrupa Birliği yetkilileri tarafından gerçekçi ve yapıcı bulunmuyor. Kocijancic de Kıbrıs’ın Dönem Başkanlığı takvimini değiştirmenin gündemlerinde olmadığını belirterek, “Kıbrıs, Dönem Başkanlığı’nı planlandığı gibi gelecek yıl temmuz ayında devralacak” dedi.
Üyelik müzakerelerinin, özellikle üye ülkeler tarafından çıkarılan engeller nedeniyle, kağıt üstünde devam etse de fiilen durduğu bir ortamda Ankara’dan gelen ilişkileri dondurma mesajı Türkiye’nin sürecine başından bu yana karşı çıkan bazı ülkelerin ekmeğine yağ sürme potansiyeli taşıyor. Doğu Akdeniz’deki gelişmeler, Avrupa Birliği Komisyonu tarafından 12 Ekim’de açıklanması öngörülen İlerleme Raporu’nda kesinlikle yer alacak. Belgede kullanılacak ifadelerin Rum Kesimi’nden yana olacak olması da kesin olan bir başka unsuru oluşturuyor.