Pandemi dönemi boyunca hükümet yetkililerinin işçi ve esnafı görmezden geldiği için milyonlarca kişinin mağdur olduğunu söyleyen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “İşsizliğin ülkenin geleceğini tehdit eden bir unsur haline geldiği bu süreçte artık bir sosyal devlet anlayışına ihtiyaç vardır’’ dedi.
Kod-29 ile tazminatsız bir şekilde işten çıkarıldıkları için çalıştıkları halı fabrikasının önünde 17 gün önce eylem başlatan tekstil işçilerine destek vermek amacıyla Gaziantep’e gelen Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, işçilerle bir süre yürüdükten sonra basın mensuplarına açıklama yaptı.
Fabrika önünde sık sık “Sendikal hakkımız engellenemez”, “Direne direne kazanacağız” ve “İş ekmek özgürlük” sloganları atılırken, “Yasin Kaplan’da işçi kıyımına son” ve “İş emek özgürlük” yazılı pankartlar açıldı.
‘Asgari ücret vergiden muaf tutulmalıdır’
Basın açıklamasında “Pandemi sürecinde Türkiye tarihinin en büyük iş ve istihdam kaybını yaşıyoruz’’ diyen DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu “İktidarın işçiyi, esnafı, halkı görmeyen politikaları nedeniyle yüzbinlerce işyeri kapandı, milyonlarca insan işini kaybetti, milyonlarca insan ücretsiz izin dayatması ile hayatını sürdürmeye çalışıyor. DİSK olarak, pandeminin ilk gününden itibaren kardeş örgütlerimiz ile birlikte bu mücadeleyi büyütüyoruz. Pandemin birinci yılını geride bıraktığımız bu süreçte, diyoruz ki; artık işçiyi emekçiyi, halkı görmeyen bu politikaların ortaya çıkardığı yıkım görülmek zorundadır, derhal buna önlem alınmalıdır. İşten çıkarma yasağı pandemi boyunca bütün istisnalar kaldırılarak devam etmelidir. Kod-29 zulmüne son verilmelidir. Ücretsiz izin uygulamasına son verilmelidir. Kısa çalışma ödeneğini Mart ayı sonunda bitirmeyi planlıyorlar, kısa çalışma uygulaması pandeminin etkileri devam ettiği sürece sürdürülmeli ve kısa çalışmadan yararlanma koşulları kolaylaştırılmalıdır. Ayrıca daha yılın ilk günlerinde yapılan zamlarla yapılan artışın ortadan kalktığı ve hızla artık açlık sınırının altına gerileyen asgari ücret, mutlaka vergiden muaf olmalı ve bütün kesinti yükü hazineden karşılanmalıdır’’ ifadelerini kullandı.
‘İşçilerin parası patronlara aktarıldı’
İşçiyi, emekçiyi, halkı bu pandemi sürecinin yıkımından koruyacak en küçük bir politikanın bile hayata geçirilmediğini belirten Çerkezoğlu, “Pandemi bir yılını geride bıraktığı bütün dünyada milli gelirine oranla işçisine emekçisi ve halkına en az destek veren 2 ülkeden biri biziz. Türkiye sağlık harcamaları dahil olmak üzere milli gelirin sadece yüzde birini yurttaşlarına destek olarak aktardı. İşçi sınıfına hiçbir katkı verilmedi. Sosyal koruma kalkanı adı altında 55 milyar lira aktardık denildi, ama o paranın nereden geldiğine baktığımızda da görüyoruz ki hepimizin alın teri ile oluşan toplam değer olan bütçeden bir kuruş vermediler. Kısa çalışma ödeneği, işsizlik maaşı ve aynı zamanda ücretsiz izin dayatmasına maruz kalan işçi arkadaşlarımıza verilen nakit ücret desteğinin hepsi zaten işçiye ait olan işsizlik sigortası fonundan verildi. Bu dönemde bile işsizlik sigortası fonu kaynakları yani işçinin parası işçiden daha fazla patronlara akıtıldı. Pandemin başından itibaren ücretsiz izin dayatmasına maruz kalan işçilere verilen nakit ücret desteğinin toplamı 6 buçuk milyar ama aynı dönemde patronlara teşvik ve destek diye yine fondan yapılan ödeme bunun tam 3 katı’’ dedi.
'Kod-29 çalışma hayatının kanayan yarasıdır’
Pandemi nedeniyle işten çıkarmaların yasak olmasına rağmen işçilerin İş Kanunu'nun 25’inci maddesindeki Kod-29 (Ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı hareket etme) işlerine son verildiğine dikkat çeken Çerkezoğlu, “İşten çıkarma yasağı ile birlikte işverenlere işçileri tek taraflı ücretsiz izne çıkarma hakkı verdiler. İki buçuk milyona yakın işçi arkadaşımız ücretsiz izin dayatması ile ne zaman çağrılacakları belli olmadan, hatta çağırılıp çağırılmayacakları bile belli olmadan işsizlik fonundan verilen günde 39 lira gibi bir ücretle yaşamak zorunda bırakıldı. İşverenler Kod- 29'u bu pandemi süresince ellerinden geldiği kadar suistimal ettiler. Kod-29 çalışma hayatının kanayan bir yarasıdır. İşverenler daha önceki süreçlerde işçinin tazminatını vermemek için sürekli Kod-29'u kullandı. İşçiler sendikalılaştığında bunun önünü kesmek için kullandı. Şimdi de pandemi sürecinde var olan bu işten çıkarma yasağını delmek için Kod-29 ile binlerce işçi arkadaşımız işten çıkarıldı. Kod-29 iş kanununda ahlak ve iyi niyete uymayan haller diye tarif edilir ama altındaki maddeleri okursanız tüyleriniz ürperir. Kod-29 bir damga gibidir. Kod-29 bir kara listedir. Hele kadın işçiler için daha ağır bir kara listedir. Kod-29’la işten çıkarılan bir işçinin kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı olmaz, aynı zamanda işsizlik maaşı alamaz, bir daha başka bir iş yerinde iş bulması çok zordur. Çünkü ahlak dışı nedenle işten çıkarıldığı görülüyor kağıt üzerinde. Pandemide artık çok ciddi bir zulüm halini alan bu Kod-29 uygulamasına, Kod-29 zulmüne derhal son verilmelidir’’ diye konuştu.
İşçilere destek vermek için eyleme DİSK yöneticilerinin yanısıra siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşu üyeleri ve başka fabrikalarda çalışan işçiler de katıldı.
Fabrika yönetiminden açıklama
Fabrika yönetimi ise konuya ilişkin olarak yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer vermişti;
“İş yavaşlatma eylemi sonrası bir süre fabrikadaki üretimin yüzde 50’lere varan oranlarda düştüğü üretim raporlarında tespit edilmiştir. Üretimi yavaşlattığı tespit edilen bir işçinin savunması alınarak fabrika disiplin kuruluna sevk edilmiştir. Daha sonra bilgi ve belgeler toplanmış, konu ile ilgili tespitler yapılmış ve kimlerin iş yavaşlattığı belirlenmiştir. Yapılan hareketin bilinçli, kasıtlı, provokatif olduğunun tespiti üzerine söz konusu çalışanlardan bir bölümü İş Kanunu'nun 25. Maddesi'nin 2. Fıkrası gereğince ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerden ötürü iş akdi feshedilmiştir. Söz konusu olayda az kusurlu ya da kusursuz olduğu tespit edilen çalışanlar işe iade edilmiştir. Konu yasal olarak da takip edilmektedir.’’