Başbakan Binali Yıldırım, üç gün sürecek Rusya Federasyonu ziyaretinin ikinci gününde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Başbakan Dimitri Medvedev’le görüştü.
Görüşmelerin ana eksenini hiç kuşkusuz Türkiye-Rusya ilişkilerinin hızla normalleştirilmesini sağlamak oluşturuyor.
Bu bağlamda toplantıların ağırlıklı gündemini enerji, ekonomi, turizm, dış politika başlıkları oluşturdu. Enerji konusunda ana başlıklar elbette Türk Akımı Projesi ve Akkuyu Nükleer Santrali’ydi.
Türkiye, başta mesafeli yaklaştığı Türk Akımı Projesi’ne artık dört elle sarıldığını TBMM’den sonra dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da imzalamasıyla gösterdi. Ancak Rusya, bu konuda Türkiye kadar hızlı hareket etmiyor.
Putin: Bazı nedenlerden dolayı ticaret hacmimizde büyük bir düşüş yaşandı
Zira Başbakan Binali Yıldırım ile Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında gerçekleşen ve 1 saat 45 dakikalık görüşmeden sonra Kremlin’in resmi sitesinde yer alan açıklamada Rusya’nın anlaşmayı ne zaman imzalayacağı konusunda bir tarih verilmedi.
Siteye göre görüşme sırasında Rusya lideri, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'a en samimi selamlarımızı iletmenizi rica ediyorum. Türk Akımı anlaşmasına dair kanunu imzaladığı için kendisine minnettarız. Bu, gerçekleştirmek istediğimiz büyük projelerden sadece birisi. Tüm alanlarda ilişkilere yeniden başlanmasından memnuniyet duyduğumu belirtmek isterim. Bazı nedenlerden dolayı ticaret hacmimizde büyük bir düşüş yaşandı. İlişkilerdeki bu olumsuz durumu tersine çevirmek için gerekli enerjik adımları atacağımızı umut ediyorum” dedi.
“Rusya Türk Akımı’nı henüz onaylamadı, Akkuyu yavaş ilerliyor”
Bugün Başbakan’la görüşme sonrası konuşan Rusya Başbakanı da Türk Akımı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Medvedev, “Anlaşma onaylandı ve onayla ilgili karara imza atıldı. Rusya Federasyonu’nda da onay sürecine geçeceğiz. Ayrıca Türk Akımı’nın Avrupa’ya kadar gitmesi konusu da görüşülecek” dedi.
Açıklamalara bakılırsa Akkuyu Nükleer Santrali Projesi’nde gecikme kaçınılmaz. Projenin imzalandığı 2010 yılında 2019’da devreye girmesi planlanan santralin ilk ünitesi yine Medvedev’in sözlerine göre 2023’te devreye girecek.
“Projeye stratejik yatırım statüsü verilmesi kararı alındı. Aynı zamanda dışardan yatırımcıların çekilmesi, teşvik edilmesi de söz konusu. Şu an sermayedeki pay dağılımı aynı olmaya devam ediyor. Çok önemli ve stratejik bir proje olduğunu düşünüyorum. Birçok açıdan istediğimizden daha yavaş ilerliyor fakat bu etapta hızlandırılabilir hayata geçirilmesi. İlk enerji bloku 2023 senesinde devreye girebilecek. Tabi ki Türk partnerlerimizle ilgili kuruluşlar arasında gerekli temasları sağlayacağız.”
Aydın Sezer: “Türkiye gaza basıyor, Rusya ağırdan alıyor”
Türkiye Rusya Araştırmalar Merkezi Kurucu Başkanı Aydın Sezer, bu durumun kendisi için sürpriz olmadığını söyledi.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Sezer, “Başbakan Yıldırım Moskova’ya inerken Rusya Başbakan 1. Yardımcısı Sergey Prihodko, TASS Haber Ajansı’na verdiği beyanatta somut ekonomik belge imzalanmayacak ya da siyasi karar alınmayacak dedi. İkili ilişkilerde Türkiye, Rusya’nın istediği Türk Akımı ve Akkuyu’da sonuna kadar gaza basıyor. Rusya Türk Akımı’nı henüz onaylamadığı gibi Türkiye’nin vizelerin kaldırılması, gümrük ve nakliye sorunlarının çözülmesi, Moskova’daki Türk işçi ve mühendislerinin çalışma koşullarının eski düzene getirilmesi, doğal gaz indiriminin gerçekleştirilmesi ve Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin 2016’da toplanması gibi konularda hiçbir ilerleme olmadı. Rusya ağırdan alıyor” diye konuştu.
Medvedev: "Suriye’deki terör örgütleri hakkında ortak bir görüşümüz var"
Suriye meselesi de Binali Yıldırım’ın Rusya görüşmelerinde en önemli başlıklardan biriydi. Zaten görüşme sonrası yapılan basın toplantısında da her iki başbakan da bu konuda kapsamlı açıklamalarda bulundu.
Medvedev, Türkiye ve Rusya’nın bugüne kadar uzlaşma sağlayamadığı terör örgütleri konusuna dikkat çekti.
“Suriye’deki durumun normalleşmesi gerekiyor. Bu her iki ülke için önceliktir. Suriye zor bir durumda bulunuyor. Suriye meselesinin çözümü, öncelikle iç diyaloğun kurulması sayesinde olabilir. Ve tabi ki bütün bunlar Suriyeliler tarafından hazırlanan prosedürler çerçevesinde olmalı. Oradaki insani yardım ve terörle mücadele konusuna gelince Suriye’de adeta yuva kuran terör örgütleri var. Bu konuda temaslar var. Aynı zamanda askerler de, diğer kurum ve kuruluşlar görüşülüyor. Bu tarz diyaloglar son derece faydalı. Geçmişte diyaloğumuz yoktu, şimdi tekrar kuruldu. Ortak bir görüşümüz var. Rusya ve Türkiye arasındaki bu diyaloğun ilerde de devam edeceğinden eminim."
Binali Yıldırım: “Suriye’de diyalog ve koordinasyon olmazsa tatsız olaylar yaşanabiliyor”
Terör örgütlerinin ayıklanmasının hayati bir konu olarak değerlendiren Başbakan Binali Yıldırım ise Halep’teki insani durumun altını çizerken El Bab’da Türkiye’nin uğradığı saldırıdan bahsetmeden Suriye’deki diyalog ve koordinasyonun önemine vurgu yaptı.
“Rusya ile son zamanlarda askeri kanatta ve diplomasi tarafında çok verimli diyalog gerçekleşiyor. Çünkü bölgede birden fazla ülke mevcut olduğu için, burada diyalog ve koordinasyon olmazsa tatsız olaylar da yaşanabiliyor. Tabii ki Halep’te yaşanan insanlık dramının bir an önce sona ermesi ve insanların insani yardımlara ulaşması önemli. Özellikle terör gruplarının ayıklanması hayati öneme sahip. Attığımız adımlar var, karşılıklı heyetlerimiz görevlerini yapıyorlar. Türkiye’nin hedefi DEAŞ, PKK, YPG, PYD gibi terör örgütlerinin tehditlerinin önüne geçmek, bir yandan da terör nedeniyle ülkelerini terk ederek Türkiye’ye sığınarak mültecileri tekrar yaşadıkları topraklara geri göndermek.”
Aydın Sezer: “Türkiye Rusya ilişkileri, Türkiye-AB ilişkilerinden daha kritik durumda”
Aydın Sezer’e göre, Türkiye Rusya ilişkisinin geleceğini iki ülkenin Suriye politikalarındaki uyuşma veya uyuşmazlık tayin edecek.
“Türkiye’nin Suriye’de yapacakları Moskova-Ankara temaslarının geleceğini belirleyecek. Bakın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın biz oraya zalim Esad’ın hükümranlığına son vermek için girdik sözlerinden sonra defalarca konuşma yapıldı en sonunda Cumhurbaşkanı sözlerini düzeltti. Biz ise El Bab’da askerlerimizi kimin öldürdüğünün araştırmasını bile yapamıyoruz. Çünkü arada Rus uçağının düşürülmesiyle zirveye çıkan güven sorunu var. Bana kalırsa Türkiye Rusya ilişkileri, Türkiye-AB ve Türkiye-ABD ilişkilerinden daha kritik durumda.”