Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in yapacakları üçlü görüşmede Suriye konusunda özellikle Türkiye’nin olası sınır dışı operasyonu başlığı ön plana çıkıyor.
Erdoğan’ın bugünkü Tahran ziyaretiyle 7. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı çerçevesinde Türkiye–İran ilişkileri kapsamlı şekilde masaya yatırılacak. Suriye’de barış sağlanması amacıyla Birleşmiş Milletler gözetiminde Cenevre’de yürütülen süreci desteklemek için Türkiye, Rusya ve İran’ın Astana Süreci de liderler düzeyinde görüşülecek. Putin’in de Tahran ziyareti kapsamında üçlü görüşme gerçekleşecek. Üçlü görüşmede, İran ve Rusya’nın Türkiye’ye Beşar Esat rejimiyle açık diyaloğu başlatma çağrısını yinelemesi beklenirken; Ankara’nın Suriye’ye olası yeni askeri operasyon yapılacağı açıklamasına liderler düzeyinde verilecek tepkiler de merak konusu.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İstanbul Topkapı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Rusya ve İran’ın Şam rejimiyle Ankara’nın müzakere yürütmesi çağrısında samimi olmadıkları düşüncesinde. Emekli Kurmay Albay Yavuz, Türkiye’nin Şam rejimiyle örtüşen çıkarları doğrultusunda görüşmesi gerektiğini belirterek, Ukrayna’daki savaş ile Suriye’nin geleceği için ABD ve Rusya başta olmak üzere yakın zamanda uluslararası anlaşma sağlanması olasılığı kalmadığını kaydetti.
İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkanı Hakkı Uygur da Rusya ve Şam rejimince Fırat Nehri’nin doğusundaki terör yapılanmasına karşı harekete geçilmediği ve sahada Türkiye’ye Beşar Esat rejimiyle görüşme tavsiyesi yapılmasının somut karşılığı olmadığı görüşünde. Uygur, Türkiye’nin Şam rejimiyle diplomatik ilişki kurması gerektiğini savunmasına karşın, Türkiye’nin askeri operasyonlar ile Suriye’de terörle mücadele ettiğini ve somut teklifler yapılmadığı sürece mücadele için pek seçenek olmadığını işaret etti.
“Türkiye’nin Suriye politikasında Rusya ve İran ile anlaşmazlık sürüyor”
Rusya ve İran’ın “Türkiye ile Suriye'nin yahut Esad rejiminin arasını düzeltmek için samimi bir girişimde bulunduklarını zannetmiyorum” ifadesiyle görüşünü paylaşan Prof. Dr. Celalettin Yavuz, yine de Türkiye’nin Suriye’yle ilişkilerini düzeltmesi gerektiğini belirterek, “Keşke Esat rejimiyle Türkiye’yi Suriye’nin geleceği konusunda bir ortak çatı altında toplasalar ancak Astana formatında üç ülke bir araya geliyor görünse de anlaşmazlıkları sürüyor. Mesela Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyindeki İdlib'de asker bulundurması, Afrin’de Zeytindalı Harekatı yapılan yerde, sonra Fırat Kalkanı Harekatı yapılan yerde, hatta Fırat'ın doğusunda Barış Pınarı Harekatı yapılan yerde asker bulundurması iki ülke tarafından da pek kabul edilen bir şey değil. Rusya askeri gücü ve İran da Hizbullah boyutuyla Suriye’nin meşru hükümeti talep ettiği için oradayız diyor. Ama Türkiye’nin tamamiyle haklı meşru müdafaa gerekçeleri var. ABD’nin orada askeri varlığı söz konusu. Türkiye, Rusya ve İran ile PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD-YPG konusunda da anlaşamıyor. Bu konuda nasıl Batı ülkeleri ile Amerika ile anlaşmadığımız gibi. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerindeki Türkiye’nin tepkisinde olduğu gibi. Rusya da Cenevre sürecine PYD-YPG’nin de katılmasını istiyor. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’de yeni operasyon yapılabileceğini ifade etmesi üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı buna karşı olduğunu açıkladı. Rusya ise ilk önce Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un açıklamasıyla olabileceğini kaydederken, hedef olarak Afrin’in güneyindeki Tel Rifat gösterilince ağız değiştirdi. Dolayısıyla operasyon konusunda da anlaşamıyoruz” değerlendirmesini aktardı.
Rusya ve İran’ın her seferinde Suriye konusunda rejimi adres gösterdiğini kaydeden İRAM Başkanı Hakkı Uygur da, bugünkü görüşmede de bunun yineleneceğini belirterek, ancak Türkiye’nin acil ihtiyaçları olduğunu ve Şam rejimince sahada atılacak somut adımlar olmadığını ifade etti.
“Türkiye’ye somut öneriler gelirse operasyon yerine Şam ile görüşme olabilir”
Şam rejimi tarafından Suriye’nin kuzeyinde PYD-YPG’nin bulunduğu bölgelerde yeniden hakimiyet kuramadığını ve kuramayacağını söyleyen Uygur, orada ABD’nin askeri varlığı bulunduğunu ve Türkiye’nin güvenlik tehdidi algısını giderecek somut gelişmeler olmadığını dile getirdi. Siyasi ve zaman kazanma amaçlı olarak Türkiye’ye Şam rejimiyle diyalog kurulması önerisinde bulunulduğu görüşünü anlatan Uygur, Türkiye’nin Baas rejimiyle ilgili girişimlerini de baltalama hamleleri yapıldığını söyleyerek, “Türkiye, orada başından beri söylediği şey Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşmasını engellemek. Hatırlayacaksınız Kandil’den Akdeniz’e kadar bir kuşak konuşuluyordu. Buna karşı Türkiye'nin bir tepkisi var. Bunu rejim engelleyebilir, Türkiye elini tutmuyor. Ancak ne İran’ın, ne de Rusya’nın ve Şam rejimi bu bölgeyi ele geçirebilir durumda. Rusya ve İran, Türkiye’nin askeri operasyon gerçekleştirmesine karşı Şam rejimiyle görüşülmesini gündeme getirecektir. Ama bunun somut bir karşılığı sahada yok. Bu değişir mi? Biz geçtiğimiz operasyonlarda somut öneriler yapıldığını görmedik. Belki Türkiye’nin ciddiyetini anlamış olabilirler. Yeni bir operasyonu engellemek için daha somut tekliflerle gelirlerse, mesela o bölgede rejim kontrolünü sağlamaya dönük adımlar gibi Türkiye muhakkak o zaman yeni durumu da gözden geçirecektir” dedi.
Ankara – Tahran hattında neler konuşulacak?
İRAM Başkanı Hakkı Uygur, İran ve Türkiye’nin Corona virüsü salgını öncesinde ticari ilişkiler için hedeflediği 30 milyar dolar hacme ulaşamadığını belirterek, en azından bunun 20 milyar seviyesine çıkması konusunda görüşmeler yapılacağını ifade etti. Bu noktada ABD’nin uyguladığı yaptırımlardan kaynaklanan sorunları özellikle İran’ın masaya getireceğini kaydeden Uygur, Türkiye’nin ticari ilişkilerin yanı sıra dünyadaki enerji krizi bağlamında İran ile enerji ilişkilerini de gündeme getireceğini dile getirdi. İran medyasında Irak’ta yaşanan kuraklıktan ötürü toz fırtınaları nedeniyle Türkiye’ye suçlamalar yapıldığını anlatan Uygur, Dicle ve Fırat nehirlerindeki barajları hedef alan haberler yapıldığını ve Irak’ın sulama ihtiyacını karşılayacak şekilde Türkiye’nin çözüm üretmesi gerektiğini görüşünü İran’ın savunacağını çünkü bunun toz fırtınasına sebep olduğu görüşü bulunduğunu aktardı. İran’ın çevre sorununu mutlaka masaya getireceğini belirten Uygur, Türkiye’nin ise doğalgaz noktasında beklentisini işaret etti.
İstanbul Topkapı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Celalettin Yavuz da, İran’ın içerisindeki Azeri, Türkmen gibi soydaş nüfusa dikkat çekerek, İran’ın Türkiye açısından Orta Asya Türk Cumhuriyetleri arasında geçiş konumunda bulunması nedeniyle önemli bir ülke olduğunu kaydetti. Bu ülkeler ile Türkiye arasında karayolu taşımacılığıyla yürütülen ticarete dikkat çeken Yavuz, İran’ın kendisiyle de Türkiye’nin enerji başta olmak üzere önemli ekonomik ilişkileri bulunduğunu vurguladı. “ABD’nin uyguladığı yaptırımlar ise Türkiye ile İran’ın ortak ekonomi projelerini önemli ölçüde baltalıyor” diyen Yavuz, dolayısıyla yaptırımlar gölgesinde ticari ilişkilerin ele alınacağını söyledi.
Türkiye’nin gündemindeki Afgan göçmenler sorunu noktasında da İran’ın geçiş ülkesi konumuna dikkat çeken Yavuz, son bir yıl içerisinde Afganistan ve Pakistan kaynaklı göç trafiğindeki yoğunluğun yarın konuşulacağı görüşünde.
Yavuz, Ukrayna savaşı dolayısıyla Avrupa’nın enerji ihtiyacı gündemdeyken İran ve Türkiye’nin Nabucco projesini yani Avrupa’ya İran doğalgazını ulaştırmayı yeniden ele alması gerektiğini sözlerine ekledi.
Tahran buluşması zamanlaması: Biden’ın Arap liderlerle buluşması sonrası
Her iki uzman da Rusya, İran ve Türkiye’nin üçlü buluşmasındaki zamanlama faktörüne de dikkat çekti. ABD Başkanı Joe Biden’ın Arap ülkeleri liderleriyle Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde buluşmasının hemen akabinde Tahran’da zirve yapılacağına işaret eden uzmanlar, Putin, Reisi ve Erdoğan’ın Ortadoğu Bölgesi’ndeki son durumunu da ele alacak şekilde kapsamlı görüşmeler yapacağı yorumunu paylaştı.
Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Biden’in Arap ülkeleriyle buluşmasında Rusya ve Çin’i eleştirdiğini anımsatarak, ancak her iki ülke tarafından ABD’nin aksine Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere Arap ülkeleriyle savunma ve enerji alanlarında yakın ilişkiler kurulduğunu kaydetti.
Hakkı Uygur ise, İran’ın özellikle kendisine karşı kamp oluşturulduğu yönündeki endişelerini yarın dile getireceğini ve Biden’ın Suudi Arabistan ziyaretindeki mesajların gündeme taşınacağını belirtti.