Türkiye son haftalarda, Irak Kürt bölgesindeki PKK üslerine askeri operasyonunu yoğunlaştırarak, önemli iki silahlı Kürt grup arasındaki gerginliği arttırdı ve çatışmalara yol açtı.
Iraklı Kürtler’in 1990'larda tanık olduğu gibi başka bir Kürt iç savaşı olasılığı uzak görünse de, bu ayın başlarında PKK'nın düzenlediği iddia edilen bir saldırıda çok sayıda Kürt peşmergenin ölümü gözlemciler arasında alarma yol açtı. Öldürülen subaylar, kuzeydeki özerk Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) başındaki Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP) bağlıydı.
Uzmanlar, yeniden tırmanan gerginliğin kaynağının kara birlikleri ve insansız hava araçları gibi sofistike silahlar konuşlandıran ve PKK militanlarını IKBY'nin yetki alanında daha güvenli saklanma yerleri aramak zorunda bırakan Türk ordusu olduğunu söylüyorlar. PKK, IKBY’yi askerlerini uzun zamandır, kendi bölgesi olarak tanımladığı yerlere yollamakla suçluyor.
Daha önce Tel Aviv'deki Moshe Dayan Merkezi'nde Kürt Çalışmaları Program Koordinatörü olarak görev yapan ve Washington’da yaşayan analist Ceng Sağnıç, IKBY ile PKK arasındaki ilişkilerin her zaman hassas olduğunu, ancak bugünkü kadar tehlikeli bir şekilde tehdit altında bulunmadığını söyledi.
VOA'ye konuşan Kürt uzman, "Kürdistan Bölgesi'ndeki toprak kontrolunun sınırları önemli ölçüde değişti’’ dedi ve bu durumun her iki Kürt tarafının yaklaşık 25 yıldır ilk kez birbirlerine karşı tetikte olmasına yol açtığını kaydetti.
IKBY, 5 Haziran'da PKK'yı Türkiye sınırına yaklaşık 100 kilometre uzaklıktaki Duhok ilinde zırhlı araçlarıyla beş askerini öldürmekle suçladı.
Washington ve Ankara’nın terör örgütü listesindeki PKK, yaşananlar hakkında çelişkili mesajlar verdi. Örgüt önce aracın kendi savaşçılarının uyarılarına uymadığını söyledi, ardından da aracın bir kara mayını veya Türk hava saldırıları nedeniyle patlamış olabileceğini söyleyerek olaya karıştığını kesin bir dille reddetti.
“Kürtler arasında savaş’’
Kendisini uzun zamandır Irak'ın Batı yanlısı, güvenli, ticaret dostu ve petrol zengini bir bölgesi olarak tanıtan IKBY, PKK ile savaşa girmeyeceğini söylüyor.
IKBY sözcüsü Cotyar Adil geçen hafta Kürt yayın kuruluşu Rudaw'a verdiği röportajda, "Hiçbir şekilde Kürtler arasında bir savaş istemiyoruz. Kürdistan Bölgesi hiçbir kavgaya ortak olmayacaktır" dedi.
PKK da benzer şekilde aynı fikirde olmadığı diğer Kürt gruplarla mücadeleye karşı olduğunu duyurdu.
Her iki partinin de çatışmadan kaçınma arzularına rağmen Ceng Sağnıç, yüksek gerilim sürdükçe, durumun kontroldan çıkabileceğini söyledi. PKK, IKBY'yi örgüt üyelerinin yerleri hakkında Türkiye ile istihbarat paylaşmakla suçluyor. IKBY bu iddiayı reddediyor.
Sağnıç, IKBY daha önceki çatışmalara rağmen PKK'ya karşı saldırılar düzenlemekten kaçınmış olsa da, iki taraf arasındaki daha büyük çaplı çarpışmaların, böyle kaotik bir askeri durumda yanlışlıkla bile tetiklenebileceğini belirtti.
Mahmur mülteci kampı
Türkiye, IKBY’nin başkenti Erbil yakınlarında Türkiye'den 10 binden fazla Kürt'ü barındıran Mahmur mülteci kampına saldırırsa işler daha da karışabilir. Birleşmiş Milletler kampı 1998 yılında Türkiye'nin güneydoğusunda artan şiddet olaylarından kaçan Kürtler’i barındırmak için inşa etmişti.
Bu ayın başlarında, bir Türk hava saldırısı kamp yakınlarında üç kişinin ölümüyle sonuçlanmış ve ABD ile diğer ülkelerin kınamalarına yol açmıştı.
ABD’nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield, 5 Haziran'da paylaştığı Twitter mesajında, "Dün Türk yetkililere Mahmur mülteci kampındaki sivilleri hedef alan herhangi bir saldırının uluslararası ve insani hukukun ihlali olacağını açıkça belirttim" demişti.
Thomas-Greenfield, kampın yakınlarındaki şiddet olaylarından derin endişe duyduğunu ve tüm tarafları mültecilerin haklarına saygı göstermeye çağırdığını yazmıştı.
Türkiye ise Mahmur kampında yaşayanları mülteci değil potansiyel PKK'lı olarak görüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 1 Haziran'da TRT canlı yayınında, “Biz Mahmur meselesini de en az Kandil kadar önemsiyoruz’’ diye konuştu.
Erdoğan, “Mahmur, Kandil’in adeta kuluçka yuvasıdır. Bu kuluçka yuvası şehir merkezinde palazlanıyor. Eğer bunun üzerine biz gitmeyecek olursak bu kuluçka yuvası üretmeye devam edecektir” ifadelerini kullandı.
Kandil, Irak ve İran'daki Kürt toplumlarını birbirine bağlayan engebeli bir dağ bölgesi ve PKK’nın da sığınağı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu geçen hafta daha açık şekilde, cumhurbaşkanının kampa saldırı tehdidini yineledi. TRT'ye konuşan Çavuşoğlu, kampı denetleyen yetkililere atıfta bulunarak, “Bunu temizlemeniz lazım. Siz yapamayacaksanız biz yapalım. Tıpkı dağlarda yaptığımız gibi" dedi.
Bazı uzmanlarsa, Erdoğan'ın devam eden operasyondaki hedeflerinin, güvenlik gerekçesinin ötesine uzandığını öne sürüyor.
Merkezi Washington’da bulunan Demokrasileri Savunma Vakfı Türkiye Program Direktörü ve eski CHP milletvekili Aykan Erdemir, Türkiye tarihinin en kötü ekonomik gerilemelerinden birisi sırasında PKK'yı hedef alan askeri operasyonların yarattığı “tek bayrak altında toplanma etkisi’’nin, iktidarın seçmen desteğinin azalmasını yavaşlattığını kaydetti.
Erdemir, Erdoğan'ın ABD destekli Suriyeli Kürt güçlerin Suriye'nin kuzeyinde kurdukları siyasi varlığı da baltalamak istediğini söyledi.
Türk uzman, Ankara’nın Suriyeli Kürtler’in liderliğinde ülkenin kuzeydoğusunda Suriye Demokratik Konseyi'nin artan öz yönetim kapasitesini varoluşsal bir tehdit olarak algıladığına dikkat çekti ve Türk ordusunun Kuzey Irak'ta daha büyük bir bölgeyi kontrol altına almasının Suriyeli Kürtler’in emellerine karşı bir önlem amacı taşıdığını belirtti.
IŞİD’le mücadelede kritik rol oynayan Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) Suriyeli Kürtler liderlik ediyor. Ankara SDG'yi PKK'nın bir uzantısı olarak görüyor.