Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dış politikada eksen kayması yaşanmadığını tam tersine Türkiye’nin kendi eksenini oluşturduğunu söyledi. TBMM'nin yeni yasama yılı açılışında konuşan Erdoğan, ABD’ye Yunanistan ile Güney Kıbrıs nedeniyle tepki gösterdi ve Rusya’yla ise işbirliğine vurgu yaptı.
Türkiye’de 24 Haziran 2018’deki seçimleri sonucunda TBMM 27. Dönemi başlamıştı. Bu dönemde bugün itibariyle bir ilk gerçekleşti ve TBMM 27. Dönemi kapsamında 6. Yasama Yılı açıldı. Yaz tatili arasının ardından bugün saat 14.00’te TBMM Genel Kurulu’nun özel oturumuyla Yasama faaliyetleri resmen başladı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, sunuş konuşmasında, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk yasama döneminde milletvekillerince etkin şekilde çalışıldığı görüşünü paylaştı.
Gelecek seçim sürecine ilişkin Şentop, “Bu süreç, seçime katılacak tüm siyasi partilerimiz açısından, 'barış ve huzur içinde, güçlü ve tam bağımsız Türkiye' idealinin gerçekleşmesinde rol alabilmek adına gerçekleştirilecek demokratik bir yarışı temsil etmektedir. Türkiye’nin önümüzdeki bu seçim dönemini de bugüne kadar geçirdiği diğer seçimlerde olduğu gibi büyük bir demokratik olgunlukla hitama erdireceği konusunda inancım tamdır” diye konuştu.
Şentop’un ardından TBMM geleneği uyarınca Cumhurbaşkanı sıfatıyla Erdoğan kürsüdeydi. Türkiye’nin NATO müttefikliğine rağmen dış politikasında eksen kayması yaşadığı eleştirisine yanıt veren Erdoğan, “Dış politikadaki açılımlarımızı bazı çevreler ‘eksen kayması’ olarak göstermeye çalışıyordu. Halbuki Türkiye, eksen kayması değil, dünyadaki çok farklı diplomatik ilişkilerini, milli menfaatlerimiz çerçevesinde aynı anda yürütmeyi başararak, kendi eksenini tahkim ediyor” dedi.
ABD’ye son dönemdeki Yunanistan ile Güney Kıbrıs’a askeri destek vermesi nedeniyle “müttefikliğe aykırı” tepkisini tekrar dile getiren Erdoğan, KKTC’nin tanınması çağrısını da yineledi.
Erdoğan, “Kıbrıs’ta iki ayrı devlet ve halk vardır. İzolasyon ve ambargolara artık son verilmeli ve Kıbrıs Türkleri’nin hak ettikleri uluslararası tanınma ve meşruiyete dair tüm sözler tutulmalıdır. Amerika’nın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yönelik silah ambargosunu kaldırma kararını kabul etmiyoruz. Ege’deki gayri askeri statüdeki adaları silahlandıran Yunanistan’ın bu hususta adeta teşvik edilmesi de akılla, izanla müttefikle bağdaşmaz. Bölgede tahrik ve gerilim siyaseti gütmek, hiç kimsenin hayrına değildir, olmayacaktır” dedi.
Erdoğan, Yunanistan yönetimine de seslenerek, “Kendini ve halkını felakete sürükleyecek kışkırtmalardan uzak durmasını tavsiye ediyoruz” ifadesini kullandı.
Rusya’yla ilişkiler içinse enerji alanındaki işbirliğini vurgulayan Erdoğan, konuşma metninin dışına çıktı ve Akkuyu Nükleer Santrali'nin yanısıra yakın zamanda Sinop’ta da nükleer enerji yatırımı yapılacağını söyledi.
Karadeniz’deki savaşta tahıl nakliyatı koridoru oluşturulması, esir değişimi gibi Türkiye’nin diplomatik başarılara imza attığını kaydeden Erdoğan, Türkiye’nin diplomasisini Rusya ile Ukrayna arasındaki hamleleriyle çok farklı bir lige yükselttiğini kaydetti.
İsveç ve Finlandiya’ya “TBMM’nin kararı” anımsatması
Erdoğan, dış politikada Türkiye’nin veto kartını elinde tuttuğu İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri konusunda ise, “İsveç ve Finlandiya’nın verdikleri taahhütleri yerine getirip getirmediğini titizlikle takip ediyoruz. Elbette nihai kararı, milletimiz adına Gazi Meclisimiz verecektir. Biz ülkemize verilen sözler tutulana kadar bu konudaki ilkeli ve kararlı tutumumuzu koruyacağız. Yaklaşık 40 yıldır terörle mücadele eden, on binlerce vatandaşını teröre kurban vermiş bir ülke olarak, bu konuda kimseye taviz verecek durumumuz yoktur” diye konuştu.
Ermenistan’a “barış fırsatı” çağrısı yaptı, Suriye’ye değinmedi
Türkiye ile Ermenistan’ın özel temsilciler aracılığıyla ilişkilerini yeni bir seviyeye taşıma iradesi gösterdiğini kaydeden Erdoğan, “Ermenistan, kendisine sunulan barış fırsatını iyi değerlendirmelidir” mesajını verdi.
Son dönemde Beşar Esat rejimiyle de görüşülebileceği yönünde mesajlar vermesine rağmen Erdoğan’ın bugünkü dış politika değerlendirmesinde Suriye yönetimine ilişkin herhangi bir çağrıda bulunmaması veya mesaj vermemesi dikkat çekti. Erdoğan, Suriye ve Irak ile ilişkiler bakımından sadece terörle mücadele başlığını ele alarak, askeri operasyonları övdü.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İsrail ve Mısır'la ise “karşılıklı çıkar temelinde” ilişkilerin geliştiğini söyleyen Erdoğan, Balkan ülkeleri, Azerbaycan ve Filistin ile dayanışma mesajlarını dile getirdi.
Gelecek günlerdeki politikası için “aile” vurgusu yaptı
Erdoğan, TBMM’yi açış konuşmasında, dış politika başlıkları dışında ağırlıklı olarak 2002-2022 dönemindeki yirmi yıllık AKP iktidarındaki faaliyetleri sıraladı. Eğitim, ulaştırma, alt yapı, sosyal yardımlar gibi pek çok başlıkta rakamlarla AKP’nin çalışmalarını anlatan Erdoğan’ın gelecek günlerde izlenecek sosyal politikalarla ilgili ise “aile” vurgusu yapması göze çarptı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 20 Mart 2021’de yayımladığı Cumhurbaşkanlığı kararıyla kadın haklarıyla ilgili uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını geri çekmesi adımını atan Erdoğan’ın, bugünkü konuşmasında “aile fıtratını güçlendirme” ile hangi adımları kast ettiği merak konusu oldu.
Erdoğan, “Kadınlarımızı siyasetten ekonomiye hayatın her alanında hak ettikleri seviyeye çıkarma, şiddet başta olmak üzere her tehditten koruma yönünde tarihi reformlar yaptık. Milletimizin yapı taşı olan aile kurumumuzu ifsada dönük kasıtlı saldırıların farkındayız. Bu sinsi faaliyetlere karşı, maddi ve manevi tüm boyutlarıyla aile yapımızı korumakta kararlıyız. Aile fıtratını güçlendirmeye yönelik attığımız adımları, önümüzdeki dönemde yeni unsurlarla destekleyeceğiz” dedi.
Türkiye’de son günlerde tarikat, cemaat yapılarınca LGBTİ bireyleri hedef alarak, nefret söylemi tartışmasına yol açan eylemler gündemdeydi. Öncesinde kadın haklarıyla ilgili eylemlerde sert polis müdahalesi söz konusuyken, bu eylemlere herhangi bir engelleme yapılmaması da dikkat çekmişti.
Erdoğan, “faiz sebep, enflasyon sonuçtur” teorisiyle yürütülen ekonomi politikasını da savundu ve “Bizim uyguladığımız ekonomi politikası, kesinlikle ‘akıntıya kürek çekmek’ gibi akıl dışı bir amaca dayanmıyor” ifadesini kullandı.
2023 sonrası için yeni Anayasa hedefini yineledi
Erdoğan, 2013 yılında TBMM’de ortak komisyon kurulmasına rağmen yeni anayasa hazırlığı yapılamaması nedeniyle muhalefet partilerini eleştirdi. O dönemde AKP’li TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in komisyon sürecini sonlandırmasına ve uzlaşılmış 60 maddelik anayasa değişikliği yapılmamasına rağmen Erdoğan, o süreç için “çağrılarımız cevapsız kaldı” görüşünü dile getirdi. Erdoğan, 2021 yılında da yeni anayasa için çağrı yaptığını belirterek, bu çağrıya da yanıt alamadığını öne sürdü.
Gelecek yılki seçimler sonrasında yeni dönem TBMM’nin göreve başlayacağını işaret eden Erdoğan, “Yeni dönem Meclisimizin, Türkiye'yi hakkı olan yeni anayasayla buluşturarak, darbe dönemlerinin son izini de sileceğine inanıyorum. Bunu aynı zamanda gelecek nesillere bir borcumuz, önümüzdeki dönemde gençlerimize hediye edeceğimiz en büyük kazanım olarak görüyoruz. Türkiye'yi vesayetin, darbelerin, baskıların, zulümlerin utancından, vatandaşlarımızı, kökeni, inancı, mezhebi, meşrebi, kılık kıyafet ve kültürü sebebiyle horlanmaktan beraber kurtardık. Yeni anayasayla bu kazanımların ahdi temelini de olması gereken hale getirmek istiyoruz” diye konuştu.
2023 seçimleri için mesaj verdi
Erdoğan, konuşmasını sonlandırdığı bölümde 2023 seçimlerine yönelik mesaj verdi ve “2023’te milletimizin huzuruna yeni bir sözle çıkıyoruz. Bu söz, ülkemize bugüne kadar kazandırdığımız eser ve hizmetlerin üzerine ‘Türkiye Yüzyılı’ inşa etme sözü. İnşallah bunu yasaması ve yürütmesiyle hep birlikte gerçekleştireceğiz. Türkiye Yüzyılı’nın ilk seçiminin, ülkemizin bu vizyonu, milletimizin bu özlemi doğrultusunda en hayırlı şekilde sonuçlanacağına inanıyorum” dedi.