Birleşmiş Milletler yetkilileri, Suriye ve Irak’tan 13,6 milyon kişinin ülkelerinde yaşanan çatışmalar yüzünden evlerini terk etmek zorunda kaldığını açıkladı. Bu açıklama, Türk yetkililerin Suriyeli sığınmacıların büyük çoğunluğunun daha uzun süre Türkiye’de kalacağını kabul etmesini izliyor.
Türk yetkililer birkaç ay öncesine kadar, Suriye’den kaçan 1,6 milyon kişinin Türkiye’ye geçici olarak sığındığını söylüyordu. Ancak Suriye ve Irak’ta yaşanan çatışmaların sonunun kısa zamanda gelmeyeceğinin görülmesiyle, yetkililer Türkiye’deki mültecilerin çoğunun kalıcı olduğunu artık kabul ediyor.
Türkiye’ye sığınmacı akınının, ülkenin özellikle Suriye ve Irak sınırına yakın bölgelerdeki kaynaklarının tükenmesine yol açtığına, bunun da soysal huzursuzluğu tetiklediğine dikkat çekiliyor. Düşük ücretle çalışmaya razı olan Suriyeli sığınmacıların, yerli halkın aldığı ücreti düşürdüğü, aynı zamanda okul ve hastanelerin kapasitesini zorladıkları da bildiriliyor.
Yerel halkın aksine, bölgedeki mülteciler yerel halkın kendilerini sömürdüklerini ve ayrımcılık yaptıklarını söylüyorlar.
Antakya'da doğum hastanesinde çevirmen olarak çalışan 42 yaşındaki Amira, Türk doktor ve hemşirelerin doğum öncesi tedavi ve kontrola gelen Suriyeli kadınlara hakaret ettiklerini öne sürüyor. Amira, yerel halkın Suriyeliler’den nefret ettiğini ve mültecilerin ücretsiz tedavi olabilmesine öfkelendiklerini söylüyor.
Amira, taciz ve hakaretlerin bağırmanın ötesine de gittiğini savunuyor ve bir doktorun üç çocuklu Suriyeli bir kadına yumurtalıklarını tekrar hamile kalmamak için aldırmadığı takdirde sezaryen yapmayacağını söylediğine tanık olduğunu anlatıyor. Doktorun mülteci kadına Türkiye’de yeterince Suriyeli olduğunu söylediğini de ekliyor.
Amira, doğum sancısı zaten başlamış olan Suriyeli mülteci kadının mecburen zorlamalara onay verdiğini söylüyor.
Türkiye'deki Suriyeli kadınlar son derece savunmasız. Kocalarının öldüğü veya IŞİD’e karşı savaşmak için Suriye’de kaldığı birçok kadın, diğer mülteci ailelerle birlikte yaşıyor. Cinsel tacize maruz kalan bazı kadınların yaşamlarını sürdürebilmek için fuhuşa zorlandıkları bildiriliyor.
Yirmi üç yaşındaki Meryem, geçen yıl Antakya'daki doğum hastanesinde doktorların kendisine hakaret ettiğini ve karnında ters dönen bebeğini almak için sezaryen yapmaya yanaşmadıklarını anlatıyor.
Doktorlarla kavga eden Meryem, ancak polisten yardım istedikten sonra ameliyata alındığını söylüyor.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’la aynı mezhepten olan üç Alevi doktorun, kendisine Esat karşıtı olduğu için bağırıp çağırdığını ve kötü davrandıklarını öne süren Meryem, ameliyattan önce saçını çektiklerini, tokat attıklarını ve hatta yumrukladıklarını söylüyor.
Birleşmiş Milletler yetkilileri, Türkiye’nin bu kadar çok Suriyeli mülteciye kucak açmış olmasını memnunlukla karşılıyor. Ancak mülteci kampları dışında yaşayan mültecilerin yaşam koşullarının kötüye gitmesi ve devlet desteğinin azalmasıyla Birleşmiş Milletler’in de kaygıları artıyor.