Türkiye, gazeteciliğe yönelik çok sayıda davanın açıldığı bir yılı geride bıraktı.
Bianet Medya Gözlem Raporu’na göre 2024’te 400’den fazla gazeteci yargılanırken açılan soruşturmaların sayısı daha da fazla.
Suriye’nin kuzeyinde iki Kürt gazetecinin öldürülmesini protesto etmek isteyen 7 gazeteci Gülistan Dursun, Can Papila, Pınar Gayıp, Serpil Ünal, Hayri Tunç, Enes Sezgin ve Osman Akın’ın Aralık ayının son günlerinde tutuklanmasıyla tutuklu gazeteci sayısı 18’e yükseldi.
Türkiye RSF Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Yemen ve Sudan’ın gerisinde
Bu arada YouTube kanalında yaptığı bir yorum nedeniyle Özlem Gürses de ev hapsine mahkum edildi.
Gürses’in ev hapsi, Ankara’nın PKK’nın Suriye kolu olarak gördüğü PYD’nin yöneticilerinden Salih Müslim’le röportaj yapan ve sonrasında YouTube kanalındaki yayını silen Nevşin Mengü’nün gözaltına alınması sonrası geldi. Mengü, yurtdışı yasağı da içeren adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.
Fatih Altaylı, İsmail Saymaz, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Timur Soykan gibi tanınan gazeteciler hakkında da çok sayıda soruşturma ve dava devam ediyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) Mayıs ayında yayınladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 165. sıradan 158. sıraya yükselse de hala Filistin (157), Tacikistan (155), Yemen (154) Pakistan (152) Sudan (149) gibi ülkelerin arkasında yer alıyor.
Gazetecilik örgütleri 2025’in 2024’ü aratmasından kaygı duyuyor.
Gökhan Durmuş: “Casusluk yasası çıkarsa gazetecileri daha rahat toplayacaklar”
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, kamuoyunda “casusluk yasası” olarak tanımlanan etki ajanlığı yasasının yeni yılın ilk yarısından gündeme getirilmesi olasılığından endişeli.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Durmuş, “2025 başında casusluk yasasıyla birlikte bir saldırı dalgasının başlayacağını düşünüyorduk ama peş peşe yaşadığımız şeyler ‘ne oluyor’ sorusunu bize de sordurtuyor. Bu iktidar gazeteyi sevmiyor. Bu iktidar gerçekleri sevmiyor. Özlem Gürses'in gözaltına alınması ve ev hapsine çarptırılmasının nedeni sekiz saniyelik bir cümle. Artık şeyin kontrolü kaçmış durumda” dedi.
Durmuş, “Gazetecilik saldırabileceğin, şiddet uygulayabileceğin, tutuklayabileceğin bir meslek haline getirildi. Casusluk yasası gelirken ‘muhalefet etmeyin’ deniyor. Bu yasa çıktığında çok rahat toplayacaklar. Çok kolay casus damgası yerleştirebilecekler gazetecilerin üzerine. Metal işçilerinin grevi yasaklandı milli güvenlik gerekçesiyle. Bunun haberini yapan gazeteci de ‘casus’ diye bir damgayı yiyebilir bu kanun çıktıktan sonra. Yapılan saldırılarla gazetecilere gözdağı veriyorlar” ifadelerini kullandı.
Sibel Güneş: “Basın özgürlüğü konusunda iktidar el arttırdı, etki ajanlığı yasası yeniden gündeme gelecek”
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş de geleceğe dair çok iyimser beklenti içinde değil.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Güneş, “Basın ve düşünce ifade özgürlüğü ihlalleri açısından her gün daha ağır bir gündeme uyanır durumdayız. Son 15-20 gündür yaşadığımız süreç ise sürecin daha da kötüleşerek gideceğinin çok önemli göstergesi. Basın ve düşünce ifade özgürlüğü konusunda iktidar el artırmış görünüyor. Sadece Nevşin Mengü, Özlem Gürses olayında gördüğümüz gibi diğer gazetecilere de bir mesaj veriliyor. Bu tip bir haber yaparsanız, genel politikanın dışında farklı bir durumu tarif eden bir haber yaparsanız, sizin de tutuklanma ihtimaliniz var deniyor” dedi.
Güneş, “İktidar yeni yılda da gazetecilik üzerindeki kuşatmayı ağırlaştırarak sürdürmek düşüncesinde. Sansür yasasından sonra etki ajanlığı uygulamasını gündemde tutmaya çalıştılar. İtirazlar az da olsa etkili oldu ama vazgeçtiklerini düşünmüyorum. En kısa sürede onun da gündeme geleceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Nerede çalışırsa çalışsın gazeteci gazetecidir dolayısıyla gazetecilerin öldürülmesi bir savaş suçudur”
Son dönemde Suriye'de Türkiye’nin terör listesinde bulunan PYD/YPG'nin kontrol ettiği bölgelerden haberler geçen Nazım Daştan ve Cihan Bilgin adlı gazetecilerin 19 Aralık’ta Halep'e 90 kilometre uzaklıkta bulunan Teşrin Barajı yakınlarında uğradıkları bir SİHA saldırısında öldürülmesi gazetecilerin protestolarına neden oldu. Ancak hükümet, protesto gösterilerine izin vermedi.
Diyarbakır’da düzenlenmesi planlanan protesto gösterisi engellendi. Van’da 10 gazeteci gözaltına alındı, İstanbul’da gözaltına alınan 59 kişiden 7’si gazeteci 9 kişi tutuklandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na göre Nazım Daştan ve ANHA muhabiri Cihan Bilgin’in “PKK terör örgütü mensubiyetleri nedeniyle haklarında kayıt” vardı.
TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “Failleri bulunsun diye protesto etmek nasıl bir suç olabilir? Bizler sendika olarak İsrail Konsolosluğu'nda eylem yaptık. İsrail'de, Filistin'de gazeteciler öldürülmesin, savaş ortamında dahil gazetecilik mesleği korunması gereken bir meslektir diye eylem yaptık. Ama bugün basın açıklaması yapmak suç haline geldi. Nerede çalışırsa çalışsın gazeteci gazetecidir. Dolayısıyla gazetecilerin öldürülmesi bir savaş suçudur” diye konuştu.
TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş de Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne göre gazetecilerin barıştan yana tavır alması gerektiğini, bu doğrultuda tutum alan gazetecilerin hedef alınmasının yaşanan sürecin ağırlığını ortaya koyduğunu dile getirdi.
Gökhan Durmuş: “Bir ülkede 500 tane meslek örgütü varsa gazeteciliğin bu durumda olmaması gerekiyor”
15 Temmuz 2016 öncesi Gazetecilere Özgürlük Platformu adında bir çatı yapı içinde var olan gazeteci örgütlerinin bir kısmı son dönemde Medya Dayanışma Grubu içinde faaliyet gösteriyor.
Bu oluşumun içinde yer alan TGS’nin genel başkanı Gökhan Durmuş, “Bir ülkede 500 tane meslek örgütü varsa gazeteciliğin bu durumda olmaması gerekiyor. Bunun için de biraz ayrılık noktalarımızı bir kenara atıp ortaklaşacağımız noktaları ön plana çıkartmamız gerekiyor. Medya Dayanışma Grubu diye 13 meslek örgütünden oluşan bir grup var. Asgari ortak işler yapmaya çalışıyoruz. Ama bu 13 meslek örgütü de Türkiye'deki gazeteciliği koruyacak güçte değil” değerlendirmesinde bulunuyor.
Güneş: “Tüm basın meslek örgütleri olarak yan yana durup hak ihlallerini gündeme getirmeye devam edeceğiz”
Medya Dayanışma Grubu’nda yer almayan TGC ise TGS dışında Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN Türkiye, DİSK Basın İş ve Türkiye Yayıncılar Birliği örgütlerle çeşitli etkinlikler düzenliyor.
TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, “Gazetecilere Özgürlük Platformu gerçekten örnek bir çalışmaydı. İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer illerde de etkisi çoğalarak büyüyen bir dayanışma hareketiydi. Elbette tüm basın meslek örgütleri olarak yan yana durup hak ihlallerini gündeme getirmeye devam edeceğiz. O konuda basın meslek örgütlerinin birbirinden farklı düşündüğünü tahmin etmiyorum. Gereken her türlü dayanışmayı gösterip sözümüzü söyleyeceğiz” dedi.
Forum