Erişilebilirlik

'Türkiye’de Gazeteci Olmak Kolay Değil'


'Türkiye’de Gazeteci Olmak Kolay Değil'
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:04:59 0:00

İnternet bir özgürlük mü yoksa kontrolsuz kullanıldığında bir tehlike mi? Freedom House’un (Özgürlük Evi) her yıl hazırladığı Küresel İnternet Özgürlüğünün Yıllık Değerlendirme Raporu bir bakıma bu sorulara yanıt ararken, ülke yönetimlerinin de internet ve özellikle sosyal medya üzerindeki kontrolunu iyi ve kötü yanlarıyla inceliyor. İnternet özgürlüğünün hiç olmadığı ülkeler bu yıl da Çin, İran ve Suriye diye sıralanırken Türkiye de bu ülkelerin ardından özgürlüğün kısıtlandığı ülkeler arasında üst sıralarda yer aldı. VOA Türkçe’den Serdar Cebe Küresel İnternet Özgülüğünün Yıllık Değerlendirme Raporu’nu hazırlayan Freedom House Teknoloji ve Demokrasi Araştırma Direktörü Adrian Shahbaz ile konuştu.

Freedom House’un her yıl hazırladığı rapor, dünya genelinde internetin nasıl kullanıldığı, bir bakıma da kullanılamadığını ortaya koyuyor. Ortaya çıkan net sonuç, demokrasi konularında hiç bir ülkenin kusursuz olmadığını ortaya koyuyor. Türkiye’nin 2017 puanı da 66’tıydı. Yani bu yılkı puanı bir önceki yıldan farklı bir konumda değil.

VOA: “Türkiye’nin bu yılki raporda durumu nasıl?”

Adrian Shahbaz: “Türkiye 100 üzerinden 66 puan aldı. Yani ‘özgür değil’ konumunda. Türkiye ayrıca bu değerlendirmede son beş yıl içerisinde en fazla düşüş yaşayan ülkelerden bir tanesi. Yani Türkiye’deki genel eğilim şu yönde: Daha az internet özgürlüğü, ifade özgürlüğüne yönelik daha fazla saldırı ve Türkiye vatandaşlarının kişisel gizliliğinin göz ardı edilmesi.”

Hapisteki gazeteciler, baskı, internete ve özellikle sosyal medyaya uygulanan kısıtlamalar dünya genelinde büyük sorun. Freedom House’un 2018 Küresel İnternet Özgürlüğünün Yıllık Değerlendirme Raporunda da Türkiye’de gazetecilik yapmanın zorluklarını ortaya koyuyor.

"Türkiye'de gazeteciler başka yerde görülmeyecek baskıcı ortamla mücadele ediyor"

VOA: “Böylesi bir not alan Türkiye’de gazeteci olmak nasıl bir şey?”

Shahbaz: “En sade şekilde ifade etmek gerekirse, kolay değil. Türkiye’deki gazeteciler, kısıtlamalarla ve dünyanın başka bir yerinde muhtemelen görülmeyecek derecede baskıcı ortamla mücadele etmek zorunda kalıyor. Türkiye sürekli olarak en çok gazetecinin hapsedildiği ülke konumunda yer alıyor. İnternet sayfaları çok sıklıkla engelleniyor. Gazetecilerin sosyal medyadaki paylaşımları sürekli kaldırılıyor. Ve gazeteciler sırf bağımsız bir şekilde haber yaptıklarında bile yasadışı örgütler ya da terör gruplarına bağlı olmakla suçlanıyor.”

"Türkiye Twitter’dan en çok içerik silmek isteyen ülke"

Hükümetler, internet içeriklerini engellemek için birçok yöntem kullanıyor. Sadece siyasi, dini ve sosyal içeriklerin yanı sıra bilgiye getirilen engel de bunlardan birisi. Türkiye, uzun bir süredir Vikipedi’ye erişimi engellemiş durumda. Bilgi akışının sağlandığı sosyal medya uygulamaları da bu kısıtlamalardan nasibini alıyor. Mesela 2018 yılında Türkiye içerik kaldırmak için Twitter’a en çok başvuran ülke olmuş.

VOA: “İnterneti engellemek için hükümetler nasıl teknik yöntemler kullanıyor?”

Shahbaz: “Türkiye’de yüzbinlerce internet sayfasını engelleyen bir sansür aracı var. Bu engellemelerde çoğu kez siyasal, sosyal ya da dini bir ifade de olmuyor. Ancak Türkiye hala internet üzeri bilgiye en çok sansür koyan ülkelerden bir tanesi. Üstelik Türkiye Twitter, Facebook ve Google gibi özel kurumlarla da sayfalarındaki bir takım içeriği kaldırmaları için pazarlık yapıyor. Daha doğrusu zorluyor diyeyim çünkü bu firmalar bu şekilde aktif kalabiliyor Türkiye’de. Benzeri kurumların, sayfalarındaki bir içeriğin kaldırılması için Türkiye’deki bir mahkemede verilen karara uymayı reddettiklerinde sayfalarının nasıl hemen engellendiğine son birkaç yıl içerisinde tanık olduk. Şu an ise, paylaşım içeriklerinin kaldırılması talebiyle Twitter’a en çok başvuran ülke Türkiye.”

Freedom House internet raporu nasıl hazırlanıyor?

Peki Freedom House’un her yıl hazırladığı Küresel İnternet Özgürlüğünün Yıllık Değerlendirme Raporu nasıl hazırlanıyor? Adrian Shahbaz her ülke için uygulanan sorular hazırladıklarını ve fiyattan siyasi kaygılara kadar bireylerin internete erişiminin önündeki engelleri değerlendirdiklerini söylüyor.

Adrian Shahbaz: “Dünyadaki her ülke için uyguladığımız 21 sorulu bir metodumuz var ve burada internet özgürlüğüyle ilgili üç unsuru inceliyoruz. Birincisi internet erişimindeki engeller. Bireyler internete ne kadar rahat erişebiliyor? Ücreti ne kadar? İnternet sağlayıcılarının uyması gereken kurallar nedir? İkinci unsur ise içerikteki kısıtlamalarla ilgili. Ülkede engellenen internet sayfaları var mı? Sosyal medya firmaları ya da medya kurumları siyasal paylaşımlarını geri çekmek zorunda kalıyor mu? Oto sansürle ilgili ya da genel anlamda internet üzeri medyaya yönelik koşullar nedir? Üçüncü unsur kullanıcı haklarının ihlalleriyle ilgili. Burada ifade özgürlüğüne bakıyoruz. Bireyler şiddet içermeyen siyasal, sosyal ya da dini paylaşımlarından dolayı tutuklanıyor, hatta mahkum ediliyor mu? İnsanlar, kişisel gizlilik haklarını yeterince koruyan yasal uygulamalar olmaksızın hükümetlerin gözetimi altında kalıyorlar mı?”

İnternet bireylere özgürlük mü sağlıyor yoksa savunmasız mı bırakıyor?

Bilgi kanallarının açılması, iletişimin kolaylaşması artık internet üzerinde de insanları bir araya toplayabiliyor. İnternete sonsuz özgülük olarak bakmanın ötesinde dijital araçların çeşitli aktörler tarafından özgürlüklerin kısıtlanması için de kullanıldığı bir gerçek.

VOA: “İnternet toplumlara daha fazla özgürlük mü tanıyor yoksa onları control mekanizmaları karşısında savunmasız mı bırakıyor?”

Adrian Shahbaz: “Bu yıl maalesef, internetin diktatörlükleri sarsabildiği kadar demokrasilere de zarar verebileceği gerçeğinin altının çizildiği bir yıl oldu. Geçtiğimiz yıl boyunca gördüğümüz birçok eğilim, internetin demokrasiyi teşvik etme özelliğinin risk altında olduğunu gösterdi. Dijital araçların bir ülkedeki çeşitli aktörler ve hatta bazen de yurtdışındakiler tarafından ifade özgürlüğünü kısıtlamak ve kimisinde de ülkedeki demokratik süreçlere müdahale etmek için nasıl sıklıkla kötüye kullanıldığını görüyoruz.”

VOA: “Dünyadaki her toplum aynı internet özgürlüğüne sahip olabilir. İnternete yönelik yasaklama ve kısıtlamaları ortadan kaldırmanın bir yolu var mı?”

Adrian Shahbaz: “Çoğu kez biz de böyle bir dünya için mücadele veriyoruz. Her ülkenin farklı zorluklarla karşılaştığının ve internet özgürlüğü ya da genel anlamda demokrasi konularında hiçbir ülkenin kusursuz olmadığını farkındayız. Raporumuz da zaten her ülkenin internet özgürlüğü açısından durumunu içeriyor; hükümetleri derecelendirmiyoruz yani. Sadece mevcut koşullara bakıyoruz. Ve maalesef benzer durumları internet özgürlüğünde en iyi sıralarda olan Estonya ve İzlanda’dan en kötü durumda olan Suriye, İran ve Çin’e kadar dünyanın her köşesinde görüyoruz.

Sorun sadece baskıcı rejimlerde değil. Demokratik ülkelerde de internet özgürlüğü ve uygulanan kısıtlamalar tartışma konusu en güzel örnek de Almanya’nın 2017 yılında çıkardığı sosyal medya yasası.”

VOA: “Almanya’da 2017 yılının Haziran ayında sosyal medyayla ilgili yeni bir yasa yürürlüğe girdi. İtalya ve bazı diğer ülkelerde de benzer adımlar atıldığını gördük. İçeriğe müdahale edilmesinin önlemek ve sosyal medyaya olan güvenin yeniden kazanılmasını sağlamak için izlenmesi gereken yöntem bu mudur?”

Adrian Shahbaz: “Sansürleme sorumluluğunu özel firmalara devretmek için Almanya hükümeti tarafından ve Avrupa Birliği genelinde de atılan bu tür adımlar bizi endişelendiriyor. Ve endişelenmemizin çeşitli nedenleri var. Örneğin, Almanya’ya bakalım: Almanya’da yasadışı ifadesinin ne olduğunu açıklayan birçok farklı yasa var ancak özel firmalara bunlarla ilgili yeterli bir açıklama ya da yönlendirme yapılmıyor. Alman hükümeti firmaların, sayfalarında ne tür içeriğin uygun olduğuyla ilgili kararları kendilerinin almalarını istiyor. Ancak biz, Alman sosyal medya kullanıcılarının ifade özgürlüklerinin kısıtlanmasına yönelik herhangi bir talebin hukukun üstünlüğü ve yasal gözetim ilkeleri çerçevesinde yapıldığından emin olmak için hükümetlerin bu tür talepleri mahkeme kararı ile verdiklerini görmeyi tercih ediyoruz. Fakat aksine denetimin gittikçe daha da özelleştirildiğini görüyoruz. Böyle olunca da sansür sorumluluğu olan özel firmalar ifade özgürlüğünü teşvik etmek yerine kısıtlamalar getiriyor, çünkü hükümetler tarafından cezalandırılmak ya da sorumlu tutulmaktan korkuyorlar.”

XS
SM
MD
LG