Erişilebilirlik

“Türkiye’de 2021 Yılında Erkekler 339 Kadını Öldürdü”


Kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümlerini kayıt altına alan Bianet’in verilerine göre, 2021 yılında en az 339 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Bianet’e göre bu rakam önceki yıla oranla yaklaşık yüzde 20 arttı.

Bianet’in ‘Erkek şiddeti çetelesi’ başlığıyla yayınladığı 2021 raporuna göre, 339 kadınla birlikte en az 34 çocuk da yine erkekler tarafından öldürüldü. Yaşamını yitiren kadınlar arasında Türkiye’de yaşayan 15 göçmen de bulunuyor. 213 kadının da şüpheli şekilde hayatını kaybettiğine dikkat çekilen raporda, kadınlara yönelik işlenen diğer suçlar, “Erkekler, 96 kadına tecavüz etti, 772 kadını seks işçiliğine zorladı, 424 kadını taciz etti, 208 çocuğu istismar etti. Erkekler 2021'de en az 793 kadına da şiddet uyguladı, yaraladı” şeklinde sıralandı.

Erkek şiddetine kurban giden kadınların sayısı 2020 yılında 284 olarak Bianet raporlarına yansımıştı. Bu verilere göre, Türkiye’de kadın cinayeti, önceki yıla oranla yaklaşık yüzde 20 arttı.

Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Demir, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin politika geliştirmek yerine sorunu yok saydığını savundu. Türkiye’nin sorunun üstünü örttüğünü ifade eden Demir, “Kadınları şiddet gördükleri evlere kapatmak istiyorlar. Kadın cinayetleri haberlerine yayın yasağı getiriliyor, yargıya intikal eden dosyalar, kamuoyunun gündeminden kaçırılmak ve erkekler lehine kapatılmak için dosyalarda gizlilik kararları veriliyor. Kadınların can güvenliğini korumak amacıyla yapılan yasal düzenlemeler esnetilerek uygulanmıyor. Erkek şiddetinin kaynağının doğru tespit edilmemesi, ‘eşitlik ilkesi’nin kabul edilmemesi, uluslararası standartların esas alınmaması, çözümü de imkansız kılıyor” dedi.

“Şiddetle mücadelede evrensel normlar esas alınmalı”

Demir, şiddetle mücadelede evrensel normların esas alınması gerektiğine dikkat çekerek şiddet konusunda Cumhur İttifakı'nı eleştirdi. Kazanılmış hakların ve yasal güvencelerin kadınlar için hayati önemde olduğunu vurgulayan Demir “Cumhur İttifakı için şiddetle mücadeledeki uluslararası standartlar, iktidarlarının ‘muhafazakar’ ve ‘aileyi kutsayan’ politikalarına tehdit olarak algılanıyor. Bu nedenle Cumhur İttifakı'nın, laikliği hedef aldığını ve laiklik ilkesine karşı politikalara yöneldiğini görüyoruz. Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış kadın haklarını, eşitlik ilkesini ortadan kaldırmaya yönelik çabalarını ısrarla sürdürüyorlar. Kadınların boşanma ve nafaka hakları 'reform' adı altında tırpanlanmak isteniyor” diye konuştu.

AYM’den bir ilk

Kadına yönelik şiddeti izleyerek kayıt altına alan diğer bir grup olan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun hazırladığı 2021 raporuna göreyse, geçen yıl 280 kadın cinayete kurban gitti. Öldürülen kadınlardan 33’ünün daha önce polis ya da savcılığa şikayette bulunduğu ya da koruma kararı olduğuna vurgu yapılan raporda kadınların, yetkililerin görevini yerine getirmemesi sonucu öldürüldüğü öne sürüldü.

Platform tarafından internet sitesinde yapılan açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin ilk kez, 2021 yılında, bir kadın cinayetiyle ilgili, ihmali olan kamu görevlilerinin yargılanmasını istediği belirtildi. Kararın emsal olduğuna dikkat çekilen açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Bu karar, kadın kurtuluş mücadelesinde alınan emsal kararlardan biridir. Yıllardır kadın cinayetlerinde kadınları korumayan, görevlerini yapmayan yetkililerin de yargılanması gerektiğini söylüyoruz. Mücadelemiz sonucu Anayasa Mahkemesi’nden çıkan karar, önemli bir kazanımdır.”

Salgın kadın yönelik şiddeti arttırdı

Verileri VOA Türkçe’ye değerlendiren KAMER Vakfı Başkanı Nebahat Akkoç, dünyayı etkisi altına alan salgının kadına yönelik şiddeti arttırdığını söyledi. KAMER’in verilerine göre, 2020 yılında kadına yönelik şiddetin yüzde 35 oranında arttığına vurgu yapan Akkoç “Şiddetin oranı artmış olmasına rağmen, şiddetten kurtulmak için çaba harcayan kadınların oranında azalma olduğunu tespit ettik. Çünkü, öyle bir yoksulluk, açlık korkusu yaşanmaya başladı ki, kadınlar yaşadıkları şiddeti arka plana atmaya başladılar. Önemli olan çoluk çocuğun karnını doyurmak, ihtiyaçlarını karşılamaktı. Pandeminin yanı sıra Türkiye'de yaşanan ekonomik kriz, artan fiyatlar, yaşanan krizi katlayarak büyüttü” şeklinde konuştu.

Şiddetin artmasında İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin rolüne de dikkat çeken Akkoç ”Bütün bunların yanına Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'ne koyduğu imzayı geri çektiğini koyalım. İmzanın çekilmesinden sonra cinsiyetçi kimi çevrelerin fütursuz, nefret içeren konuşma ve davranışlarını koyalım. Sonuç olarak kadına yönelik şiddetin de cinayetlerin de artmasına neden olacak pek çok sebep var ortada. Bu sonuca şaşırmamak lazım. Biz kadın kuruluşları, bu sonucu öngördüğümüz için İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmak konusunda bu kadar ısrar ettik, etmeye de devam edeceğiz” dedi.

XS
SM
MD
LG