Erişilebilirlik

Türkiye Batı'nın IŞİD Savaşını Nasıl Etkileyecek?


Batı için en karmaşık sorunlardan biri AKP’nin PKK terörünü sona erdirecek siyasi bir çözüm bulmak yerine askeri yöntemlere yönelmesi. Zira, Türkiye’nin bu politikası Batı’nın IŞİD’le mücadelede kendine ortak olarak gördüğü, PKK’nin Suriye kolu YPG ile ilişkileri çetrefilleştiriyor

Ankara ve PKK’nın arasındaki barış sürecinin çökmesiyle beraber Türkiye, Güneydoğu’daki ve Irak’ın Kandil Dağları’ndaki PKK üslerini vurmaya başladı. Buna karşın PKK, ülkenin farklı yerlerinde saldırılarını artırdı. Onlarca güvenlik gücü ve sivil yaşamını yitirdi. Sürecin sonlanması konusunda iki taraf da birbirini suçluyor.

Başbakan Davutoğlu hafta içinde hükümetin askeri operasyonlara ara verme niyeti olmadığını söyledi ve kış aylarında da mücadelenin süreceğini açıkladı.

Erdoğan da yaptığı konuşmada PKK kalıcı biçimde mağlup edilene kadar operasyonların yoğunlaşarak devam edeceğini söyledi.

Erdoğan devletin 2000 Kürt’ü öldürdüğünün söylendiğini ancak devletin asla bir Kürt vatandaşa ateş açmayacağını, yalnızca teröristleri vurduğunu söyledi.

Washington ve Kürt milisler

Erdoğan konuşmasında aynı zamanda HDP kontrolündeki belediyeleri de hedef aldı ve devletin seçilmiş HDP’lilere yönelik yeni tutuklamaları ve davaları başlatabileceğinin sinyalini verdi. Bu girişimlerin, şimdiden Türkiye’nin muhalif medya üzerinde kurduğu baskıyı eleştiren AB içinde daha da fazla rahatsızlık yaratması olası.

Türk yetkililer, bu hafta Ankara’nın, Batı’nın PYD’yi güçlendirmesini ve örgütün Fırat’ın doğusunda yapacağı eylemleri engelleme konusundaki kararlı olduklarını dile getirdi.

Perşembe günü Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen açıklamada Amerika’nın Suriyeli Kürtler’e silah sağlanmayacağı konusundaki sözünün “takipçisi” olunacağı belirtildi. PYD’ye bağlı Halk Koruma Birlikleri (YPG) güçleri, Washington tarafından karada IŞİD’e karşı sahip oldukları en güçlü ortak olarak görülüyor. Son aylarda örgüt IŞİD’e karşı başarılar kazandı.

Pentagon, Ekim’de havadan yaptıkları 50 tonluk silah yardımının yalnızca Kürtler’le ittifak halinde olan Arap savaşçılara gittiğini açıklamıştı. Arap muhalif komutanlar silahları YPG ile paylaştıklarını Amerika’nın Sesi’yle yaptıkları görüşmelerde belirtmişlerdi. Bundan sonraki olası yardımlarla ilgili tartışmalarsa sürüyor.

Washington, Ankara ile YPG arasındaki sorunları çözmekte zorlanıyor. Amerikan Senatosu’ndaki bir oturuma katılan Amerikalı bir yetkili, Ankara ve YPG ile aynı zamanda işbirliği yapmaya çalışmanın Washington’un önündeki en büyük zorluklardan biri olduğunu belirtti.

Erdoğan ve Batı

AKP’nin seçimleri tekrar kazanmasıyla oluşan ana sorulardan biri de ülkenin dış politikasının nasıl şekilleneceği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın alışkanlık haline gelmiş Batı karşıtı söylemlerinin sürüp-sürmeyeceğiydi.

Erdoğan bu soruya cevabı seçim sonuçları belli olduktan birkaç saat sonra televizyona çıkarak verdi ve halkı Türkiye’ye karşı dış güçler tarafından hazırlanan büyük oyunlara karşı birlik olmaya çağırdı.

Erdoğan bu oyunların ne olduğunu, kimler tarafından hazırlandığını söylemese de medyadaki yandaşları Batılı ülkeleri suçlamaktan çekinmedi. Bu basın organlarının hedefinde ülkeye defalarca saldıran IŞİD yerine yine Amerika ve Avrupa ülkeleri vardı.

Sabah yazarı İlnur Çevik, yazısında Batı’nın Erdoğan’ı diktatör olarak adlandırdığını ve AKP’nin sona yaklaştığı izlenimini yarattığını ancak Türk halkının buna gerekli cevabı sandıkta verdiğini belirtti. Çevik, Türk halkının post-modern bağımsızlık savaşını kazandığını, kaybedenlerin Batı ve Türkiye’deki Batı maşaları olduğunu iddia etti.

Demokrasileri Koruma Vakfı uzmanı eski siyasetçi Aykan Erdemir, önümüzdeki senelerin Türkiye ve Batı ilişkilerinde geçtiğimiz 13 senelik AKP döneminden daha da zor olmasını beklediğini söylüyor.

Erdemir, AKP’nin tek parti hükümeti olarak geçireceği dört senede Türkiye’nin giderek AB ve NATO’dan uzaklaşabileceği, NATO içinde yasakçı ve otoriter yaklaşımları güçlenmesine neden olabileceği uyarısında bulunuyor.

Ancak tüm bunlara rağmen IŞİD’le mücadelede Türkiye’nin yardımına gereksinim duyan ABD ve AB, ülkenin iç ve dış politikalarını kabullenmek zorunda kalabilir. Batı’nın en büyük önceliği Avrupa’ya göçmen akımını durdurma konusunda Türkiye’nin yardımını almak.

Erdoğan yeni dış politikasının ana çerçevesini 15-16 Kasım’da Antalya’da yapılacak G-20 zirvesinde Amerika ve Avrupa’ya sunma fırsatını yakalayacak.

Suriye İç Savaşı ve mülteci krizinin gündemin en üst sırasında yer alması bekleniyor. Amerikalı yetkililerin Türkiye’ye IŞİD’e yönelik askeri eylemlerini arttırma konusunda baskı kurması da olası. Türk uçakları bu hafta Halep’in kuzeyindeki IŞİD mevzilerini bombaladı.

AB liderlerinin Suriyeli mültecilerin Türkiye’yi bırakarak Avrupa’ya yönelmesini engelleyecek önlemleri gündeme getirmesi ve Türkiye’yi AB’den geri gönderilecek mültecileri kabul etmeye ikna etmeye çalışması bekleniyor. Ankara’nın buna karşın AB’den daha açık vize uygulaması talep edeceği düşünülüyor. Türk yetkililer verilecek sözlerin yeterli olmayacağını belirtiyor. Hükümet yetkilileri aynı zamanda Avrupa’nın Türkiye’nin insan haklarını eleştirmesinin de kabul edilmeyeceğini ifade etti.

XS
SM
MD
LG