ABD’de Biden yönetiminin dış politikasının NATO, Ortadoğu ve Asya ayağı George Washington Üniversitesi’nin düzenlediği panelde ele alındı. Türkiye ve ABD ilişkilerinde gelinen noktayı ve bundan sonrasını değerlendiren uzmanlar, S-400 konusunda Türkiye’den gelen son önerinin bir çıkış noktası olabileceğini; ancak diğer yandan da “iki ülke arasındaki ittifakın temellerinin artık yok olduğunun” altını çizdi.
George Washington Üniversitesi tarafından düzenlenen “Biden Yönetimi ve Dünya: Ne beklenmeli?” konu başlıklı panele konuşmacı olarak ABD’nin NATO nezdindeki eski temsilcisi Kurt Volker, George Washington Üniversitesi Çin Politikası Programı Direktörü David Shambaugh, George Washington Üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü Kimberly Morgan ve yine üniversitenin Ortadoğu Projesi Direktörü Marc Lynch katıldı.
Biden döneminin Asya Pasifik, Ortadoğu, Avrupa Birliği ve NATO bağlamında izleyeceği dış politikanın unsurlarının değerlendirildiği panelde katılımcılar, yeni yönetimin bir önceki yönetimden hangi açılardan farklılaşabileceğini ve hangi alanlarda devamlılık olabileceğini ele aldı.
"Benzer çıkarlar var"
Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 füze savunma sistemi bağlamında Türk-Amerikan ilişkileri de panelin soru-cevap bölümünde gündeme geldi.
VOA Türkçe’nin S-400 krizinde gündeme gelen “Girit Modeli”nin çözüm getirip getirmeyeceğine ilişkin sorusunu katılımcılara yönelten ABD’nin eski NATO temsilcisi Kurt Volker, bu konudan hareketle önce Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadaki mevcut duruma ilişkin bir tablo çizerek genel bir değerlendirme yaptı.
“Türkiye’nin durduğu yerden bakıldığında, Türkiye’nin güney kıyısında bulunduğu Karadeniz’de yoğun bir şekilde askeri varlığını artırmış olan Rusya var. Suriye krizi var. IŞİD var. İran var. ABD’nin destek verdiği bazı Kürt terör grupları var ve Türkiye’nin ilişkisinin bulunduğu terörist olmayan gruplar var. Türkiye ve Ortadoğu’daki bazı ülkeler arasında bir rekabet söz konusu. Doğu Akdeniz’de sadece Kıbrıs konusunda değil; enerji konusunda anlaşmazlıklar var. Avrupa ile sorunlu ilişkiler var. Bu konularda Türkiye’nin ve ABD’nin çıkarlarının ne olduğuna bakacak olursanız, bunların aslında birbiriyle örtüşebileceğini görebilirsiniz” diyen Kurt Volker, Türkiye ve ABD arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bazı zorluklar yaşanmış olsa da iki ülkenin bu coğrafyada benzer çıkarlara sahip olduklarının altını çizdi.
“Girit modeli bir çıkış noktası olabilir”
George Washington Üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü Dr. Kimberly Morgan da, ABD ve Türkiye’nin stratejik bir diyalog başlatma imkanının olup olmadığı konusunu değerlendirirken, son dönemde S-400 krizinin çözümü için Türkiye’nin gündeme getirdiği “Girit Modeli” tartışmasına değindi.
Güney Kıbrıs’ın 1990’larda Rus S-300 sistemini satın almasının ardından Yunanistan, Kıbrıs ve Türkiye arasında üçlü bir kriz yaşanmış, Türkiye’nin diplomatik baskısı sonucu Rusya’dan alınan S-300’ler 1998’de Yunanistan’ın Girit adasına taşınmıştı.
Morgan, Türkiye’nin Biden yönetiminin ilk aylarında S-400 konusunda bir manevra yapmaya çalışarak sistemi tam anlamıyla aktif hale getirmemek suretiyle krizi aşma çabası içinde olduğunu ve bu şekilde Ankara’nın Washington’la ilişkileri onarmaya çalışmak istediğinin işaretini verdiğini söyledi.
“Değerler mi yoksa pragmatik realite mi ağır basacak göreceğiz“
George Washington Üniversitesi profesörü Kimberly Morgan, “Biden yönetimi bunu bir çıkış noktası olarak alabilir. Ancak bir yandan Türkiye’deki rejimle ilişkilerin ne kadar zor olduğunu ve ilişkilerin ne kadar karmaşık olduğunu da dikkate almak gerekiyor. Biden yönetiminin üzerinde durduğu değerler ve ilkelere odaklanmak ile bu rejimle pragmatik bir ilişki kurulması arasında bir çatışma olduğu görülüyor. Değerler mi yoksa pragmatik realite mi ağır basacak göreceğiz” sözleriyle durumu değerlendirdi.
“Erdoğan 10 yıl öncesine göre farklı düşünüyor”
George Washington Üniversitesi Ortadoğu Projesi Direktörü Marc Lynch ise ABD ve Türkiye ilişkileri konusunda daha karamsar bir tablo çizdi.
Türkiye ve ABD arasındaki ittifakın temellerinin artık var olmadığını belirten Lynch, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarını hem daha önceki liderlerden hem de 10 yıl öncesindeki Erdoğan’a kıyasla artık daha farklı değerlendiğini söyledi, “Türkiye şu anda 2016’daki başarısız darbe girişiminin ardından Erdoğan’ın paranoyasının tetiklediği bir otokrasi” şeklinde konuştu.
“Ankara pragmatik davranmıyor”
Türkiye’nin bir müttefik olarak davranmadığını savunan Lynch, “Bence ABD, Türkiye ile ittifakın geçmişte nasıl olduğunu anımsayıp yeniden o döneme dönülebileceğini düşünerek kendini kandırıyor. Bence Türkiye temelde çok değişti. Libya, Azerbaycan ve Suriye’nin kuzeyinde askeri olarak sonuç aldığı müdahaleleri oldu. Bir yandan bölgede ilerleyerek kazanım elde ettiğini; diğer yandan da eski müttefiklerinin ihanetine uğradığını düşünüyor. Bu çok zararlı bir birleşim. Ben Ankara’da şu anda pragmatik bir tavır gözlemlemiyorum” değerlendirmesinde bulundu.