Erişilebilirlik

Türk Sanayi Sektörünün Corona’yla İmtihanı


Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından hazırlanan 2020 yılına ait Sanayi Kapasite Raporu İstatistikleri, Corona virüsü salgınına rağmen Türkiye sanayi sektöründe çarkların durmadığını gösterdi. Açıklanan verilere göre, 2019 yılında 75.683 olan Kapasite Rapor sayısı, 2020 yılında yüzde 4,7 artışla 79.221 oldu. 2020 yılında Sanayi Kapasite raporuna sahip tesislerde toplam çalışan sayısı önceki yıla göre yüzde 4 artarak 3 milyon 306 bin 486’ya çıktı.

Buna karşılık yabancı sermayeli firma sayısındaki düşüş de dikkat çekiyor. 2019 sonunda kapasite raporu yaptıran yabancı sermayeli firma sayısı 1.536 iken, bu sayı 2020 sonunda 1.413’e düştü. Yabancı sermayeli sanayi tesisi sayısında 272 adetle Almanya ilk sırada yer aldı. Aynı dönemde yüksek teknoloji kapsamındaki sanayi tesislerinin oranı yüzde 2,3’ten yüzde 2,4’e çıkarken, düşük teknoloji kapsamındaki sanayi tesislerinin oranı da yüzde 42,7’den yüzde 44’e yükseldi.

Sanayi tesisi başına ortalama çalışan sayısı 41,7 oldu. Çalışanların yüzde 4,9’unu mühendis, yüzde 4,6’sını teknisyen, yüzde 6,5’ini usta, yüzde 71,7’sini işçi, yüzde 11,2’sini idari personel oluşturdu. Geçerli Raporlara göre istihdamın en fazla olduğu ilk beş il sırasıyla İstanbul (704 bin 558), Bursa (284 bin 256), İzmir (224 bin 409), Kocaeli (203 bin 528) ve Ankara (177 bin 608) oldu. İstihdamın en az olduğu beş il ise şunlar: Bayburt (374), Ardahan (475), Hakkari (492), Tunceli (579), Iğdır (777).

Düşük faizlerin etkisi

Ekonomist Mustafa Sönmez’e göre, Türkiye’de kısıtlamaların başladığı Mart ayından sonra ekonomide yaşanan durgunluğun daha sonra yerini canlanmaya bırakmasında düşük kredi faizleri etkili oldu. VOA Türkçe’ye konuşan Sönmez, “2019’un sonlarında faizler düşürüldü ve ekonomide bir canlanma yaratılmaya çalışıldı. Dolayısıyla pandemi öncesinde Ocak, Şubat ayları canlı aylardı. Mart, Nisan ve Mayıs ayları pandeminin etkisinin ağır şekilde görüldüğü aylar oldu. Milli gelir yüzde 10 küçüldü. Sanayide yüzde onun üzerinde küçülme gerçekleşti. Haziran’dan sonra faizler düşürüldü. Kredi kullanımı özendirildi. Talep canlandırıldı. Bunun etkisiyle sanayi yılın ikinci yarısında belli bir ivme kazandı” dedi.

Sönmez, iç talebin canlanmasının yanı sıra stok için üretim yapılmasının da etkisiyle kapasite kullanımında bir artış yaşandığını belirtti: “Yılın tamamında, dünyada hem sanayi hem genel olarak ekonomiler ciddi küçülme gösterirken Türkiye ekonomisi yüzde 2 dolayında bir büyüme gösterecek. Bunun resmi açıklaması TÜİK tarafından Şubat sonunda yapılacak. Bu da tamamen yılın ikinci yarısındaki kredi genişlemesi, kredi ucuzlatılması, döviz fiyatının Merkez Bankası rezervleri satılarak bastırılmasıyla sağlanan bir tür yapay canlanmanın sonucu oldu”.

“Yatırım niyetleri bir başka bahara ertelenir”

Ancak Sönmez’e göre bu da ekonomide bir ısınmaya neden oldu. Faizlerin artışı ve parasal sıkılaşmayla birlikte sanayi sektörünü yeni sorunlar bekliyor: “Ocak ayından itibaren sanayide belli daralmalar görülmeye başladı. İhracatta pandeminin etkisiyle yaşanan talep düşüşü telafi edilmiş değil. İç pazarda da faizlerin artışıyla beraber bir talep azalması söz konusu olacak. Yani 2021’de bir soğuma, bir kapasite kullanım düşüşü görebiliriz”.

Sönmez bununla birlikte izlenecek faiz politikasına bağlı olarak tablonun değişebileceğini de ekledi: “Her an Cumhurbaşkanı ‘faizleri indirin’ diye Merkez Bankası’na bir talimat gönderebilir. Bu olduğu takdirde sanayinin tekrar bir canlanması söz konusu olabilir”. Bu belirsizlik ortamının yatırım iştahını olumsuz etkilediğini belirten Sönmez, “Uzun zamandır sanayi yatırımları ve inşaat yatırımları düşmüş durumda. Bir türlü toparlanmıyor. Bu yabancılar için de geçerli. Mesela Volkswagen yatırım yapacaktı Manisa’ya, vazgeçtiler. Birçok sanayici açısından bir bilinmezlik var. Bu bilinmezlik, iç politikaların, iç ekonomik politikaların gri olmasının yanı sıra dış dünya ile de ilgili. Yatırımcılar Amerikan seçimlerini beklediler. Şimdi Biden’la beraber Türkiye hakkında nasıl bir bakış açısı olacağı bekleniyor. Bir erken seçim söz konusu olur mu, içeride ne kadar istikrarlı bir yol alınacak. Bunların hepsini içeriyor konjonktür. Bundan dolayı yatırım iştahı çok iyi değil. Zaten şimdi faizler de artırıldığı için yatırım niyetleri bir başka bahara ertelenir” diye konuştu.

Türk Sanayi Sektörünün Corona’yla İmtihanı
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:10:00 0:00

“Gerçek işsizliği göremiyoruz”

Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hurşit Güneş ise istihdam verilerinin baskılanmış veriler olduğunu söyledi. VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Güneş, “Bilindiği gibi hükümet pandemiyle birlikte işten çıkarmaları engelledi. Yani gerçek işsizliği göremiyoruz. Devletin işten çıkartma yasağı ortadan kalktıktan sonra çok daha büyük bir işsizlik rakamı göreceğiz. Şu anda gördüğümüz işsizlik rakamı, baskılanmış bir işsizlik rakamıdır” dedi.

Corona virüsü salgınına karşı getirilen kısıtlamaların esas olarak hizmet sektörünü etkilediğini vurgulayan Güneş, “Sanayi sektörü 2020 yılı içinde çok büyük kayıplara uğramadı. İstihdam ve kapasite kullanımında büyük bir düşüş olmadığı ortada” diye konuştu. Türkiye’de hükümetin Batılı ülkeler kadar olmasa da “kesenin ağzını biraz açtığını” söyleyen Güneş, bunun da ekonomik yavaşlamayı azalttığını ifade etti.

“Öngörülebilirlik olmalı ki yatırımcı güven duysun”


Faizlerin yükseltilmesinin başta inşaat ve otomotiv sektörleri olmak üzere talepte bir düşüşe yol açacağının altını çizen Güneş, bununla birlikte yeni yatırım kararlarında faiz oranlarından çok öngörülebilirliğin etkili olduğunu söyledi: “Önce öngörülebilirlik olması lazım ki yatırımcı güven duysun, yatırım yapsın. Ne yazık ki Türkiye’de bu öngörülebilirlik epeyce bir süredir yok. Belki pandemiyle bu pekişmiş olabilir. Mesela biz iç faizlerden bahsediyoruz. Oysa yurtdışında faizler çok düşük. Peki yabancı yatırımcı o çok düşük faizlerle kredi kullanıp Türkiye’de yatırım yapıyor mu? Yapmıyor. Tam aksine Türkiye’den çıkış yapıyor. Demek ki Türkiye’de yatırım yapılabilir bir ortamı görmüyor. Dolayısıyla ‘Türkiye’de faizleri daha düşük yapsaydık yatırımcı daha büyük yatırım yapar mıydı’ beklentisine girersek, nafile bir beklenti içine girmiş oluruz”

Sadece kuru baskılamak için yüksek faiz politikası uygulanmasının yanlış olduğunu belirten Güneş, Merkez Bankası zamanında politika faizini yükseltmediği için çok daha yüksek bir politika faizi uygulanmasının zorunlu hale geldiğini ifade etti. Güneş, bunun da yatırımlar açısından değil ama cari krediler açısından reel piyasaları olumsuz etkilediğini kaydetti.

XS
SM
MD
LG