Yazılım mühendisi Efe Vural hayalini gerçekleştirmek için uzun yıllar çalıştığı kurumsal bir şirketteki kariyerini bıraktı. Hayali, kendi bilgisayar oyununu yapmaktı. Hiçbir sermayesi olmadan yalnızca bilgisayarıyla atıldığı bu yolda, işini bırakarak büyük bir ekonomik riski göze aldı. Ancak Vural kısa sürede ekibini de oluşturarak yatırım almayı başardı. Vural ve ekibi aldıkları yatırımla, oyunlarının üretimini hızlandırarak piyasaya sunma aşamasına geldi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Vural, dijital oyun sektörüne atılma macerasını ve ilerlemelerini şöyle anlattı: “Benim içimde, kendi işimi yapma isteğim vardı ve özgün şeyler yapabilmek istiyordum. Artık mühendislikte belli bir yere geldim. O şekilde devam edebilirdim ama bazen hayatta seçenekler oluyor. Bunu denemek istedim. İyi ki de denemişim. Bugüne kadar gayet güzel gitti. Özgün bir bilgisayar oyunu yapmaya çalışıyoruz. Strateji, hayatta kalma oyunu çeşidine giriyor. Şu an bunu geliştiriyoruz. Dört kişilik bir ekibiz. İki yazılımcı, iki de tasarımcıdan oluşuyor. Küçük bir ekibiz ama işimizde hızlı ilerliyoruz. Oyunumuz çıktıktan sonra ekibi de büyütmeyi planlıyoruz.”
Milyon dolar değerinde şirket olmayı hedefliyorlar
Vural almayı başardıkları yatırımınsa hedeflerinin yanında küçük kaldığını ifade etti: “Öncelikle bir TÜBİTAK desteği aldık. Onun hemen arkasından da bu oyunla ilgili bir yatırım desteği aldık. Bu yatırım desteğinden sonra oyunumuzu geliştirme sürecimiz çok hızlandı. 1,5 yıl önce 400 bin liralık bir yatırım almıştık. Bizim için küçük bir rakam değil ama hedeflerimiz için küçük bir rakam. İleride diğer oyun şirketleri büyüklüğünde bir oyun şirketine dönüşmek istiyoruz ve onların fiyatlamaları çok daha farklı oluyor. Yani milyon dolarlar üstünden konuşuluyor. Bizim de o şekilde hedeflerimiz var.”
Yatırım alabilmek oyun sektöründeki girişimciler için süreci hızlandıran en önemli aşama oluyor. Vural, “Ekibi kalabalıklaştırabiliyoruz. Biz önceden iki kişiydik, sonra dört kişi olduk. Böylece işleri daha iyi hale getirebiliyoruz. Onun dışında yatırım sayesinde bir networkümüz de oluşuyor. Bu oyunu kendi kendimize oynayalım diye yapmıyoruz, insanlara sunmak istiyoruz ama insanlara nasıl duyuracağız? Bununla ilgili hem ‘marketing’ hem de ‘networking’ açılarından yatırım bizim için çok değerli. Yatırım alamasaydık bu oyunu yapmamıza rağmen insanların haberi olmayacak bir aşamada da olabilirdik” dedi.
“2022’nin ilk altı ayında geçen yıl toplamının rekoru kırıldı”
Türkiye’deki dijital oyun sektörünün başarısı ve hayalleri, bu örnekle sınırlı değil. Türkiye’deki girişimlerin analizini yapan Startsup.watch tarafından hazırlanan "Türkiye Startup Ekosistemi 2022 H1” raporuna göre, Türk oyun sektörü bu yılın ilk altı ayında, 333 milyon dolar yatırım alarak, oyun yatırımlarında Avrupa birincisi oldu. Türkiye’nin ardından 158 milyon dolarla İngiltere ikinci, Norveç de 60 milyon dolarla üçüncü sırada yer aldı.
Türkiye girişimcilik ekosisteminde yılın ilk yarısında toplamda 1,4 milyar dolar yatırım yapılırken, toplam yatırımın dörtte birini oyun sektörü sırtladı. 2021'de 266 milyon dolar yatırım alan Türkiye oyun sektörü, bu yılın ilk altı ayında, geçen yılın toplamını aşarak kendi rekorunu da yeniledi.
Yatırımcılarla oyun geliştirenler arasındaki köprü
Yatırımcılar ve oyun tasarlayanlar arasındaki köprüyü ise kuluçka merkezleri kuruyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin oyun geliştiriciler için kuluçka merkezi olan Oyun Geliştirme Merkezi (OYGEM) düzenlediği etkinliklerle, sektörü yatırımcılarla buluşturan merkezlerden biri.
OYGEM yöneticisi Doruk Demirsar, sınırlı bir zaman içinde iş birliğine dayalı oyun geliştirme etkinliği olan ‘game jam’ ve ‘hackathon’lar düzenlediklerini söyleyerek “Bizim gibi Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de, Antalya'da, Adana'da birçok kuluçka merkezleri var. Buralara gittiğiniz zaman bunların düzenlediği hackathon’lar, ‘game jam’ler var. Buralarda tanıştığınız insanlarla birlikte iş yaparak, oyun üreterek yatırım çekiyorsunuz. Game jam'lerden çıkan oyunlar bile bu yatırımcıların dikkatini çekiyor. Dolayısıyla ne kadar çok potansiyeliniz varsa o kadar fazla yatırımcı buraya geliyor” dedi.
Kuluçka merkezlerinin işlevinin yalnızca yatırımcılarla girişimcileri buluşturmak olmadığına dikkat çeken Demirsar “Oyun sektöründe ‘bir yazılımcı, bir tasarımcı, biz bu işi çözeriz, bitiririz’ gibi bir algı var. Ama aslında bu iş bu kadar basit değil. Bu bir sekizinci sanat. Yani işin içerisinde görsellik var, ses var, müzik var, hikaye var. İşin matematiksel boyutu var. Var da var. Farklı farklı disiplinlerin bir araya gelip en doğru yolu bulabildiği kolektif bir çalışma ortamını sağlamaya da kuluçkalar yardımcı oluyor” diye konuştu.
“Oyun sektörünü Türkiye domine edecek”
Türkiye’deki oyun sektörü tüm dünyada başarısından giderek daha fazla söz ettiriyor. Özellikle Türkiye’den çıkan ‘hyper casual’ türünde oynaması kolay tarzdaki basit oyun mekanikleriyle yapılan mobil oyunlar, indirme platformlarının listelerinde devamlı zirveyi zorluyor. Türk oyun şirketleri son yıllarda milyar dolara varan şirket satışlarıyla da gündemde. Bu satışların en büyüğü, 2020’de ABD’li oyun devi Znyga şirketinin, Türk oyun firması Peak Games için ödediği 1,8 milyar dolarla gerçekleşti.
VOA Türkçe’ye konuşan Demirsar da sektörün geleceğini çok parlak görüyor. Demirsar oyun sektörüne yapılan yatırımların oyun satış gelirine dönüşerek büyüyeceğini ifade etti: “Bu rakamlar bize şunu ifade ediyor. Nasıl ki şu an ‘hyper casual’ sektöründe globaldeki oyunların yüzde 40'ı Türk oyunuysa, genel olarak oyun sektörünü Türkiye'nin domine edeceğini ve bu 333 milyon doların kat kat artarak, ileride oyunların satışı olarak ülkemize geri döneceğini ifade ediyor. İlerleyen dönemde yatırımlar daha da artacak. Bu yatırımlar daha da arttıkça daha fazla genç 'ben oyun sektörüne gireyim, oyun yapayım' demeye başlayacak.”
Lisede oyun geliştirmeye başladılar
Sektörün başarısından etkilenerek oyun geliştirmeye başlayanlar arasında lise öğrencisi olan 18 yaşındaki iki genç de var. İnternetten oyun tasarlamayı öğrenen ve lise öğrencisiyken bilgisayar oyunu üretmeye başlayan İbrahim Durmuş ve Ömer Fırat, bunu hayatlarının mesleğine dönüştürmeyi amaçlıyor. Çocukluklarından beri oyun oynamayı sevdikleri için bu işe iki arkadaş atılmayı seçtiklerini söyleyen Fırat, Türk oyun sektörünün giderek büyümesinin kendilerini motive ettiğini vurguladı. Oyun geliştirici Fırat, “Tabii bu iş, oyun oynamayı sevmekten kaynaklanıyor. Sevdiğimiz için sürekli bu işi yapma gereği duyduk. İnternetten, sürekli deneme yanılma yoluyla bir şeyler öğrenerek, proje geliştirerek devam ettik ve şu anda hala devam ediyoruz. Bu işe başlayalı dört seneye yakın bir süre geçti ve bu sürede kendi gelişimimiz dışında çok fazla sayıda proje geliştirdik” dedi.
Oyun artisti İbrahim Durmuş da geliştirdikleri oyunlardan para kazanmaya başladıklarını anlattı: “Steam'de yayınlanan iki oyun yaptık. Sadece iki oyun değil, jam’lere de katılıyoruz. Birkaçı jam’de olmak üzere toplam altı tane herkese açık olan oyunumuz var. Steam'e çıkabilmekse lise öğrencisi olarak bizim için büyük başarılardan birisiydi. Steam oyun dünyasının en büyük pazarı olarak kabul edilebilir. Bu en büyük pazarda adımızı duyurma şansı elde ettik. Para da kazandık ama bence para kazanabiliyor olduğumuzu keşfetmek çok daha büyük bir şey.”
Durmuş, tüm gençlere oyun sektörüyle ilgilenmeleri için çağrıda bulunarak “Milyonların bildiği yollardan gitmektense bazı riskler alıp yeni şeyler denemek gerekiyor” diye konuştu.