ANKARA - Aylardır Türkiye gündemini meşgul eden seçimin tamamlanmasından sonra şimdi en çok merak edilen konulardan biri ekonominin geleceği. Seçimden hemen sonraki gün benzine zam yapılması, başka birçok zam haberinin de yolda olduğu duyumları bundan sonra nasıl bir ekonomik tabloyla karşılaşılacağı sorusunu da beraberinde getirdi.
Türk ekonomisi açısından iyimser olabilmenin mümkün olmadığını söyleyen Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Kurucu Direktörü Güven Sak, VOA Türkçe'ye yaptığı açıklamada, siyasetteki “atomizasyon sürecinin” bu seçimde son derece belirginleştiğini savundu.
“Ekonomi programı değişmezse Türk ekonomisinin 'Arjantinleşmesi' süreci iki aya başlayabilir”
Türkiye’nin mevcut ekonomi programını, ‘ekonomi politikası taklidi yapan bir düzenleme paketi’ olarak niteleyen Güven Sak, “Şimdi ondan vaz mı geçeceğiz yoksa vazgeçmeyecek miyiz? Onun belirleneceği bir aşamadayız. Erdoğan'ın bu seçim başarısından sonra Türkiye ekonomisinin istikrar kazanması açısından daha önce söylediklerinden vazgeçmesi gerekiyor. Eğer öyle yapmazsa o zaman Türk ekonomisinin bir nevi 'Arjantinleşmesi' sürecinin çok yakında, iki ay içinde başladığını göreceğiz. Daha evvel Türk Lirası hızlı değer kaybına uğradı ama biz son dönemde hiç akımların durduğu, fon akımlarının durduğu bir dönemi ciddi bir şekilde yaşamadık” diye konuştu.
“Türkiye'de makule dönüş bir zorunluluk” diyen Güven Sak, “Türkiye'nin makul bir ekonomi politikası çerçevesine ihtiyacı var ama o makule dönüş için gereken kredibilite, onu yönlendirmek için gereken kredibilite bizim yeni seçilmiş cumhurbaşkanımızda yok. Dolayısıyla öyle bir açmazımız var. Şimdi kim gelirse gelsin önce, cumhurbaşkanına iki tane cümle söylemesi lazım. Onu söyleyebilecek tek kişi olduğunu da zannetmiyorum” ifadelerini kullandı.
Peki cumhurbaşkanlığı koltuğunu koruyan Erdoğan nasıl bir yol izleyecek? Bu soruya Sak, “Herhalde Erdoğan da önümüzdeki seçimlere yani Mart 2024’te yapılacak belediye seçimlerine hızla artan, ikiye katlanan işsizlikle gitmek istemez diye düşünüyorum. Dolayısıyla kötü olasılık nedeniyle doğruyu belki bu kez seçme imkanı olur diye düşünüyorum” diye yanıt verdi.
“Kuru burada tutmak giderek imkansız hale gelecek”
“ABD’de insanlar petrol fiyatlarını, pompa fiyatlarının nasıl hareket edeceğini, biz de burada dolar fiyatını merak ederiz. İstikrarsızlık unsuru olarak onu görürüz” diyen Sak, “Son dönemdeki manasız politikaların temelindeki ‘faizi düşüreceğiz, enflasyon düşecek’ diye gereksiz bir önermeyle, manasız bir önerme ile başladık bütün bu sürece. O da kurda çok hızlı bir değer kaybına yol açtı. Bunun üzerine o semptomu tedavi etmek için bir dizi daha bozucu tedbirler alındı, serbestliği, özgürlükleri kısıtlayıcı bir dizi tedbir alındı, şimdi dolayısıyla önümüzdeki süreçte kuru burada tutmak giderek daha zor alıyor. Hatta zor demeyeyim imkansız hale gelecek” uyarısında bulundu.
Güven Sak, doğrudan yabancı yatırımların Türkiye'yi artık tercih etmediğini de söyledi.
“Ekonomiyi yönetecek isim değil, Erdoğan'ın ne yapacağı önemli”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni kabinesinde eski ekonomi bakanı Mehmet Şimşek'e ya maliye bakanı ya da ekonomiden sorumlu cumhurbaşkanı yardımcısı olarak yer vermesine neredeyse kesin gözüyle bakıldığı iddialarına üzerine de Sak, “Bence önemli olan bu isimler değil, Erdoğan'ın ne yapacağı önemli, ne kadar karışacağı önemli. Çünkü sonuçta Türkiye'nin sistemi Amerika'daki gibi bir başkanlık sistemi değil. Türkiye'deki sistem daha çok ‘bütün kağıtları ben imzalayacağım’ düzenlemesi, Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı başkanlık sistemi değil, bir sistem değil çünkü. Dolayısıyla da cumhurbaşkanının her şeye karışma, kafasına estiği gibi davranabilme imkanı var. Sistemin içerisinde bir dengeleme, denetleme mekanizması yok onu kontrol edebilecek, dolayısıyla problem şu anda Erdoğan'ın ‘inanılırlığı’ negatifte olduğu için aslında gelecek olanın önce Erdoğan’ın ağzından ya da onu bir şekilde bir kenara sıkıştırdığına dair bize bir şey söylemesi lazım, karışmayacağına dair bir şey söylemesi lazım. O da zor gözüküyor” değerlendirmesinde bulundu.
Maliyeti açısından bakıldığında bu son seçimin Erdoğan’ın başarı kazandığı en pahalı seçim olduğu görüşünü dile getiren Sak, “Dolayısıyla şimdi o maliyeti de kendisinin katlanması gerekecek. O maliyeti bir şekilde taşıyabilmek için de bütçeden başlayıp bir dizi düzenlemenin yapılması, tedbirin alınması gerekiyor önümüzdeki dönemde, kurdaki gelişme de yani Türk Lirası’nın daha fazla değer kaybetmesi de ona yardımcı olmayacak“ dedi.
“‘Faiz sebep enflasyon netice’den bir an evvel vazgeçmeli“
Türk ekonomisinin aslında büyük bir problemi olmadığın söyleyen Güven Sak, “Bence 2001 krizi ile karşılaştırdığımızda aslında o krize göre daha iyi durumdayız. Bankacılık sistemimiz sağlam, o gün değildi. Şirketlerimiz sağlam, o gün değildi. Bütçeye baktığımızda evet şimdi üzerine bir yük geliyor bütçenin aslında ama hafifletici bir etki var. Milli gelir içerisinde borç stokunun payı yalnızca yüzde 27. Yüzde 42'lere kadar çıkabileceğimiz düşünülürse önümüzde fiskal açıdan bakıldığında, mali politikalar açısından bakıldığında bir hareket alanı var aslında. Bununla hem memurlara verilecek son zamların finansmanını hem depremle ilgili finansmanı gerçekleştirebilmek mümkün” diyerek iyimser bir tablo çizdi.
Erdoğan’ın "faiz sebep enflasyon netice"den bir an evvel vazgeçmesi halinde Mart 2024’teki yerel seçimlere büyümekte olan tempolu ve istikrarlı bir ekonomiyle gidebileceğini kaydeden Güven Sak, bu konuda ısrarcı olması halindeyse işsizliğin yüzde 40'lara doğru yükseldiği, ekonominin süratle yavaşladığı, ithal hammadde getirilemediği için fabrikaların kapanmak zorunda kaldığı bir Türkiye ile baş başa kalınacağını kaydetti.
Türk halkının yönetimin ekonomi politikalarına güvenmediği için Amerikan dolarında durmayı tercih ettiğini söyleyen Sak, “En çok 100 dolar bulunduran ülkelerden biri de biziz. Ama aynı zamanda da hala bankacılık sistemine güveniyorlar, hala bankalarda paraları tutuyor, bu iyi bir şey” dedi.