Türkiye, Mart ayıyla birlikte Corona virüsü pandemisiyle mücadelede kademeli olarak normalleşmeye geçmeye hazırlanıyor.
Planlamaya göre, her 100 bin nüfusta 10'un altında vaka görülen iller ‘‘düşük riskli’’ , 11 ila 35 vaka görülen iller ‘‘orta riskli’’, 36-100 arası vaka olan iller ‘‘yüksek riskli’’, 100'ün üzerinde vaka görülen iller ise ‘‘çok yüksek riskli’’ kabul edilecek.
Bu kategoriler bağlamında illerdeki kısıtlama ve önlemlerin de çerçevesi belirlenecek.
Öncelikle düşük ve orta riskli illerde kademeli olarak restoran ve lokantaların açılması ve sokağa çıkış saatlerinde kısıtlamaların kaldırılması bekleniyor.
Ancak 14 günlük sürede vaka sayılarında artış olursa yeniden kapanma gündeme gelecek.
Erdoğan: ‘‘Kriterleri karşılayan illerde normalleşme adımları atılacak”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün partisinin Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmada yine 1 Mart tarihine işaret etti.
Erdoğan, ‘‘İnşallah 1 Mart'tan itibaren kriterleri karşılayan illerde de gereken adımlar atılacaktır. Vatandaşlarımızdan kurallara uymak kaidesiyle bir an önce normalleşme kriterlerini sağlamalarını istiyorum. Aşılama çalışmalarını belirlenen öncelik gruplarına göre devam ettiriyoruz. Mart ayı aşılama konusunda çok daha büyük mesafelerin alınacağı bir ay olacaktır’’ dedi.
Ancak hükümetin normalleşme çabaları Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından kuşkuyla izleniyor.
Prof. Fincancı: ‘‘Açılma değil nitelikli kapanma olmalı”
Vaka sayılarında son dönemde özellikle Karadeniz bölgesinde görülen artışlara dikkat çeken TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, ani açılmanın şu an için mümkün olmadığı görüşünde.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Fincancı, ‘‘Bir açılma değil nitelikli ve doğru bir kapanma olmalı. Devlet tüm gereksinimi olanlara da temel gelir sağlamak zorunda. Bu salgın Türkiye’de güvenlikçi bir perspektifle (İçişleri Bakanı Süleyman) Soylu‘nun idaresinde yönetildi daha doğrusu yönetilemedi. Demokratik haklarını talep eden insanları pandemi gerekçesiyle saldırıp haklarını vermezken bu yönetim kendi kongrelerini yaptı, insanları açlığa mahkum etti. İşletmeleri kapattı, esnafı aç açıkta bıraktı ve giderek yoksullaşan bir konuma itti. Yapılan her kongre, Türkiye’de topluma bir bedel ödetme anlamına geliyor. Türkiye’nin pek çok yerinde epidemiyoloji biliminin de tanımladığı 100.000 de 50’nin üzerinde vaka sayıları var. Bu, aslında bir açılmanın olanaklı olmadığını gösteriyor’’ dedi.
Prof. Fincancı: ‘‘Fabrikaları kapatamadığımız için ev içi bulaş çoğaldı’’
Hükümetin ülkenin en yaygın sağlık örgütü Türk Tabipleri Birliği’nin bir yıldır yaptığı önerilere ve çağrılara kulak tıkadığını vurgulayan Profesör Fincancı, fabrikaları ve atölyeleri açık tutan yönetimin buna karşın en son ana kadar önlemleri alarak açık tutulması gereken okulları kapattığını söyledi.
TTB Başkanı, ‘‘Şimdi ‘ev içi bulaş çoğaldı’ diyorlar. Ev içi bulaş neden çoğaldı? O kapatamadığınız fabrikalar ve atölyeler ekonomiyi, önceleyen yaklaşım sonucunda eve taşındı. Bütün virüs toplu taşımalarla fabrikalardan alınarak --65 yaş üstünü de çocuk bakımından sorumlu kılıp-- onları evde hasta kıldık. Ayrıca yaşa dayalı ayrımcılıkla 65 yaş üstü insanların gelecekteki sağlık sorunlarını da aklımızda bulundurmanız gerekiyor. Bilime kulak vermedikleri gibi kendilerini destekleyen insanlara da değer vermiyorlar. Bunu da görüyoruz. Çünkü o ‘lebalep dolu’ kongre salonları aslında insana değer verilmemesi, insan yaşamının hiçe sayılması anlamına geliyor. O nedenle şu anda uygun olmadığını biliyoruz ama örneğin okullar tartışılıyor değil mi? Özellikle okul öncesi ve o ilköğretim çağı çocukları için ne kadar önemliydi. Hem bilişsel gelişimleri hem de bedensel gelişimleri açısından okul yalnızca ders görülen bir yer değil sosyalleşme, akran eğitimi dahil olmak üzere pek çok veriyi kazandıran bir ortam, ama ilk olarak onları kapattık biz’’ dedi.
Prof. Saip: ‘‘İstanbul’da mutasyon oranları nedir? Tarih bir kriter değildir’’
İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip ise normalleşme kriterlerinin muğlak olduğunun altını çiziyor.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Profesör Saip, ‘‘Açılıp-açılmama konusunda görüş verebilmek için daha fazla veriye ihtiyacımız var. İstanbul’daki ilçelere göre dağılım nedir? İlçelere göre 100.000’de kaçtır? Bazı ilçelerde durum daha iyi olabilir, bazı ilçelerde durum daha yoğun olabilir. Bu önemli. Kaç test yapılıyor İstanbul’da? Bunu bilmiyoruz. Siz test sayısını azaltırsanız vaka sayısı doğal olarak azalır. İstanbul’da mutasyon oranları nedir? Bunların dağılım oranları nedir? Eski durum neydi? İlçelerde durum neydi? Hangi iş kollarından salgın yayılmakta? Bütün bunları özellikle epidemiyoloji bilimi ile ilgilenen il pandemi kurulları içindeki arkadaşlarımızın yer alması ve ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarının hep birlikte değerlendirmesi lazım. Bunun bir kriteri olmalı. Yoksa bir tarih kriter değildir. ‘1 Mart’tan itibaren kriteri’, kriter değildir’’ dedi.
İstanbul Tabip Odası Başkanı, kontrolsüz açılmanın Haziran ayındaki açılma sonrası Kasım ayında görülen ikinci dalga gibi yeni bir atağa neden olma ihtimali bulunduğunu ifade etti.