Türk Silahlı Kuvvetleri güçleri, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 4 Haziran’da yaptığı görüşmeye müteakip Almanya ve Türkiye’de yapılan detaylı teknik görüşmelerden sonra Suriye’nin Menbiç kentinin kırsalında dün itibariyle devriye gezmeye başladı.
Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde devriye görevinin başladığını “Daha önce mutabık kalınmış Menbiç Yol Haritası ve Münbiç Güvenlik Prensipleri doğrultusunda, Fırat Kalkanı Harekât alanı ile Münbiç bölgesi arasında kalan hat üzerinde Türk Silahlı Kuvvetleri ve ABD Silahlı Kuvvetleri unsurları tarafından, 18 Haziran 2018 tarihinden itibaren bağımsız devriye faaliyetlerine başlanmıştır” bilgisi ve fotoğraflar eşliğinde paylaştı.
Uzun süredir Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin operasyonunu Fırat’ın doğusuna doğru geliştirmesi gerektiğini söyleyen İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, 24 Haziran seçimleri öncesi TSK’nın Menbiç kırsalında devriye faaliyetlerine başlamasını Amerika'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına güçlü bir destek vermesi olarak yorumluyor.
Ümit Özdağ: "Münbiç olayı askeri değil politik bir operasyon"
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmede bulunan Prof. Özdağ, “24 Haziran Seçimleri’ne altı gün kalmışken bu kimin kime desteği? Tabii ki Amerika’nın Erdoğan’a desteğidir. Bu operasyonun hiçbir askeri stratejik sonucu olamayacak. Bu bir askeri operasyon değil, politik operasyondur. ABD gözetiminde devriye gezilecektir. Kandil operasyonu da aynı amaca hizmet etmektedir. Fırat’ın doğusu hala PKK bölgesi oraya yapın operasyonu, sonuç almak istiyorsanız Sincar’a yapın askeri operasyonu” dedi.
Profesör Özdağ’a göre, yine propaganda amaçlı olarak önümüzdeki birkaç gün içinde Kandil’de Türk bayrağı dikildiğini gösteren fotoğrafların kamuoyuna servis edilmesi mümkün olabilir.
Prof. Duran: "Menbiç başarısı diplomatik başarı"
Hükümete yakın SETA Vakfı’nın genel koordinatörü Burhanettin Duran bugün Sabah gazetesinde kaleme aldığı köşe yazısında Menbiç'te ortak devriyeye başlanmasının Türk-Amerikan ilişkilerindeki sarmaldan çıkışı gösterdiğine işaret ediyor.
Prof. Duran, “Menbiç uzlaşmasının Türkiye için birçok açıdan önemli bir diplomatik başarı olduğu açık. Her şeyden önce Ankara, Afrin'in ele geçirilmesinden sonra Suriye'deki PKK varlığı ile mücadelede somut bir kazanım daha elde etti. Bu kazanımın askeri bir operasyona gerek kalmadan, ABD ile ortaklaşa yürütülmesi ise apayrı bir ehemmiyete sahip. Umalım ki Washington ile Ankara arasındaki bu başlangıç önce Fırat'ın doğusunda sonra da Suriye ve Irak'ın genelinde işbirliği kapılarını açsın” diyor.
Aydın Selcen: "Münbiç, ‘ABD’nin mevcut yönetimle devam ediyoruz’ mesajı olarak okunabilir"
Seçimler öncesi Türk askerinin Münbiç kırsalına girmesinin Washington yönetiminin mevcut hükümet ile işbirliğine açık olduğu mesajı içerdiğini söyleyen Türkiye’nin Erbil eski başkonsolosu Aydın Selcen, TSK ve ABD askerlerinin ortak değil bağımsız ama koordineli devriye görevi gerçekleştireceğine dikkat çekiyor.
Amerika’nın Sesi’nin sorusunu yanıtlayan Selcen, “TSK, sahada devriye görevini ABD Silahlı Kuvvetleri’yle birlikte yapmıyor. Birbirleriyle koordine halinde ama bağımsız bir görev. Ama seçimlerden önce bu durumun gerçekleşmesi ABD’nin ‘mevcut yönetimle devam ediyoruz’ mesajı olarak yorumlanabilir. Her ne kadar ABD’li yetkililer böyle bir yorum yapıldığında ‘atama prosedüre uygun’ diyecek olsa da TSK’nın Münbiç’e girdiği fotoğraflarının yayınlandığı gün sekiz aydır boş olan büyükelçilik makamına bir ismin atanacağını bilgisinin gelmesi dikkat çekicidir” dedi.
Fehim Taştekin: "Kürtler Şam’a kayarken ABD sessizce izleyebilir mi?"
Suriye savaşını en başından beri takip eden Fehim Taştekin, Afrin’den sonra Menbiç’de yaşanan hayal kırıklığının Kürtleri Şam yönetimiyle yakınlaşmaya itebileceğinin altını çiziyor.
Gazeteduvar’da bugün yayınlanan yazısında “Kürtler Şam’a kayarken ABD sessizce izleyebilir mi? Bölgeye bu kadar silah ve mühimmat döktükten sonra süreçlerin kendi kontrolünün dışına çıkmasına göz yumar mı? Kürtler öyle bir sürece sokuldu ki bir yandan ABD’nin planlarına hapsoldukça kendi asıl gündemlerinden uzaklaşıyorlar. Diğer yandan ABD ile ortaklık bittiğinde rejime karşı caydırıcı bir kalkandan olacaklarını düşünüyorlar. Sanırım bir süre daha ikili oyunu sürdürmeyi deneyeceklerdir. Rejimin, taleplere karşılık gelen gerçek bir çözümden kaçınması halinde ortaya çıkacak tıkanmayı Amerikan faktörüyle açmayı umacaklar. Kürtlerin ABD’yle ortaklığı devam ederken de rejim ve müttefiklerin Kuzey Suriye için istenen özerkliği vermesi kolay olmayacak. Çünkü bölgede Amerikan varlığı bölünme senaryosu ile birlikte okunuyor” diyor.