Obama döneminde gerilen Türk-Amerikan ilişkilerinin 20 Ocak’ta görevi resmen devralan Amerika’nın yeni Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasıyla nasıl bir yörüngeye gireceği merak konusu.
Özellikle iki ülke arasında Suriye’nin geleceği konusunda atılacak adımlar ve PYD konusu önceliğe sahip.
Türkiye, Obama döneminde çok da parlak seyretmeyen ikili ilişkilerin yeni başkanla birlikte iyileşmesi konusunda ne kadar iyimser olmalı? Donald Trump nasıl bir dış politika izleyecek? Gazeteci ve Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Soli Özel’e göre Trump, dış politika konusunu Pentagon’a ihale edecek. Amerika’nın yeni dışişleri bakanı daha çok ticari ilişkileri yürütecek. Pentagon’un PYD’nin destekçisi olduğunu vurgulayan Özel, bütün bunlar ele alındığında aslında Obama’nın izlemiş olduğu çizgiden radikal bir değişiklik yapılacağını düşünmediğini belirtti.
Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Soli Özel’e göre, Türkiye, Amerika’dan beklentilerini talep edecek kadar sahada güçlü değil:
“El Bab Operasyonu haftalardır devam ediyor. Ruslar’ın bombardman şekline baktığınız zaman Suriye’nin güneyini bombalıyor. Türkiye, biz gösterdik, Ruslar bombaladı diye seviniyor ama benim gördüğüm kadarıyla Ruslar, El Bab’ın güneyini bombalıyor. Güneyde de Suriye Ordusu var, onların önünü yumuşatarak açıyorlar.”
Gazeteci Soli Özel, bütün bunlar göz önüne alındığı zaman Türkiye-Amerika ilişkilerinde eğer iyimser olunacaksa daha ihtiyatlı bir iyimserlik içinde kalınmasının daha akıllıca olacağını belirtti.
Hükümetin, Türkiye’nin jeostratejik konumundan dolayı Trump’tan daha anlayışlı yaklaşım beklediğini dile getiren Özel, bu beklentinin karşılanacağını çok da düşünmediğini kaydetti ve sözlerine şöyle devam etti:
“Trump’ın önceliğinin İslamcılıkla savaş olduğunu düşünürsek yani isim vererek savaşacağını söylediği tek düşmanın da ‘İslami terörizm’ olduğunu göz önüne alırsak, bunun çok da kolay bir ilişki olmayacağı sonucuna varıyorum ya da Türkiye ancak büyük tavizler verdiği takdirde Trump ile daha yumuşak bir ilişki götürebilir ki öyle bir havayı da Türkiye’de görmüyorum şu anda.”
Rusya, Türkiye ve İran’ın garantörlüğünde düzenlenen ve Suriye’nin geleceğiyle kalıcı barışın sağlanması konularının ele alındığı Astana Görüşmeleri’nde, Suriye’deki ateşkesin denetlenmesi için üçlü bir mekanizma kurulması yönünde ortak bir karar alınmıştı. Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Soli Özel, muhalifler ile rejim güçlerini bir araya getiren bu zirvenin nasıl bir sonuç doğuracağını şu sözlerle değerlendirdi:
“Amerika, Suriye işini büyük ölçüde Rusya’ya bıraktı, fakat Amerika aynı zamanda Suriye’de IŞİD’le savaşına devam ediyor. Dolayısıyla Amerika, Beşar Esat yönetiminin yerine adam gibi bir yönetim geçemeyeceğini kabul etti ve Esat’ın bir müddet daha kalacağını kabullendi ancak Suriye’de kendisinin olmadığı bir çözümü de kabul etmez. Rusların da çözüm diye bir derdinin olduğundan çok da emin değilim. Ruslar, biz ortada olalım, herkes bize bir baksın, bizsiz bir şey yapılamayacağı görülsün istiyor ancak bunun dışında bir vizyon da koymuş değiller ortaya. Tamam, Esat ayakta kaldı ama İran ve Rusya sayesinde oldu bu. Suriye’de yaralar sarılacaksa eğer Esat ailesinin ufak ufak sahneden çekilmesi ve yerine yine Baascı ve laik bir yönetimin iş başına gelmesi gerekir. Esat ailesi iktidarda kaldığı sürece, bu yaraların sarılmasının kolay olacağını hiç sanmıyorum. Ruslar da bu konuda herhangi bir pozitif bir gündemle de ortaya gelmiyor. O yüzden ben Astana’dan çok fazla bir şey çıkacağını sanmıyorum.”
Gazeteci Soli Özel son olarak, Halep’ten kaçan cihatçıların İdlib’e gitmiş olması ve İdlib’in rejim tarafından ele geçirilmesi halinde bu kişilerin Türkiye sınırlarına dayanması konusunda kaygıları olduğunu dile getirdi.