195 ülkenin imzaladığı Paris İklim Anlaşması’nın 25 senelik bir süreç sonunda nihai aşamaya geldiğini hatırlatan George Mason Üniversitesi Atmosfer Bilimleri Öğretim Üyesi Zafer Boybeyi, bu anlaşmanın Birleşmiş Milletler çatısı altındaki en büyük uluslararası anlaşma olarak tarihe geçtiğini söylüyor. Amerika’nın, hiçbir bağlayıcılığı ve denetleme mekanizması olmayan Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesini şaşkınlıkla karşılayan Boybeyi, bundan sonra iklim değişikliğiyle mücadelede küresel liderliği Amerika yerine Avrupa Birliği ve Çin’in üstlenebileceğine işaret ediyor.
Meteoroloji ve iklim uzmanı Boybeyi, Başkan Donald Trump’ın yeni bir iklim anlaşması müzakere etme hedefinin gerçekçi olmadığını da vurguluyor. Boybeyi, Amerika’nın bu kararla kendini bütün dünyadan izole ettiğini söylüyor.
Paris İklim Anlaşması’ndan çıkmanın dört yıllık bir süreç gerektirdiğini hatırlatan Boybeyi, “Ancak Kasım 2020’de Amerika'da tekrar başkanlık seçimleri yapılacak. Bu da, Başkan Trump, Amerika'nın bu anlaşmadan çekilip-çekilmediğini göremeyebilir demek oluyor. Çünkü yerine başkası seçilmiş olabilir” diyor.
Trump’ın bu karar sonrasında, hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük baskılara maruz kaldığını söyleyen iklim uzmanı, başkanın kızı Ivanka Trump’ın bile babasının bu kararına karı çıktığına dikkat çekiyor. Boybeyi “Sonuç olarak bence bu, Trump'ın siyasi bir kararı. Paris Anlaşması aslında dünyadaki küreselleşmenin bir sonucudur. Ancak Amerika'da ulusalcı ve muhafazakar bir seçmen tabakası var ki bu Başkan Trump'ın oy aldığı tabakadır. İşte Trump da seçim kampanyasında seçmenine verdiği sözü tutmak adına aslında böyle bir karar aldı. Bunun ötesinde uygulamaya konulacağını düşünmüyorum” şeklinde konuşuyor.
İklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye’nin durumuna da değinen Boybeyi, “Türkiye'deki sera gazı salımı dünyadaki toplam salımın yüzde birini oluşturuyor. Ancak bunun yanında Türkiye gelişmekte olan bir ülke olduğu için enerji ihtiyaçları da hızla artmakta” diyor ve bu nedenle de “artık Türkiye'nin de yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerekir” görüşünü savunuyor. İklim uzmanı Boybeyi, 2005 yılından itibaren, Türkiye’nin Avrupa Birliği müktesebatına uyum çerçevesinde, yenilenebilir enerjiye geçiş sürecini başlattığını da hatırlatıyor.
Türkiye’nin rüzgar, güneş, hidroelektrik ve jeotermal enerji açısından çok zengin bir ülke olduğunu söyleyen Boybeyi, “Türkiye aslında yenilenebilir enerji kullanımında zaten dünya ortalamasının üzerine çıkmış durumda. Yenilenebilir enerji üretiminde dünya ortalaması yüzde 25. Türkiye'de ise bu rakam şu anda yüzde 30 civarında” şeklinde konuşuyor.
Yenilenebilir ve temiz enerji konusunda Türkiye’de farkındalığın arttırılması gerektiğini söyleyen Zafer Boybeyi, sözlerini “Bu alanda ne kadar erken adım atarsanız ve teknolojinizi ne kadar geliştirirseniz, gelecekte kurulacak dünyada yerinizi o kadar sağlam alırsınız” diyerek bitiriyor.