WASHINGTON —
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği TÜSIAD’ın Amerika temsilciliği, Amerika Dışişleri Bakanlığı Ekonomi ve Ticaretten sorumlu Müsteşar yardımcısı Jose Fernandez’i ağırladı. “Türk Ekonomisi: Fırsatlar ve Zorluklar Paneli’nde konuşan Fernandez, iki ülkenin ekonomik ilişkilerini masaya yatırdı ve olumlu bir tablo çizdi, Türk ve Amerikan şirketlerinin ortaklıklarının artarak sürmesi için ellerinden geleni yapacaklarını vurguladı.
"İkili ticaret ve yatırım ilişkilerimizin bölgede şahlanmaya hazır firmalar için olağanüstü fırsatlar sunduğuna inanıyorum."
Türkiye ve Amerika’nın ekonomik ilişkilerinin genel olarak fotoğrafını çeken müsteşar yardımcısı, tablonun genel olarak iyi olduğunu, ancak çok daha iyi olabileceğini vurguladı. Amerika Dışişleri Bakanlığı Ekonomi ve Ticaretten Sorumlu Bakan Yardımcısı Jose Fernandez, Türk Sanayici ve İşadamları Derneği TÜSİAD ve Koç Üniversitesi ve Ekonomik Araştırmalar Forumu tarafından düzenlenen panelde konuştu.
Türkiye ile Amerika arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirmenin önemine değinen Fernandez, Türk ekonomisinin büyümesinin arttığını ve iki ülke arasındaki ticaretin iki katına çıktığını belirtirken, Türk ve Amerikalı şirketlerin birbirini iyi tanımayan iki bölgeden dolayı yatırım yapmakta zorlandığını söyledi: “Türkiye'deki doğrudan yabancı yatırımların sadece yüzde 4’ü Amerika’dan geliyor. Türkiye son döneme kadar komşu ülkelere, Avrupa Birliği üyesi ülkelere yatırıma odaklanmıştı. Bu anlaşılabilir bir durum. Birçok Türk firması Amerika ile iş yapma fırsatlarına odaklanmadı. Amerika’daki pek çok şirket ise hala Türkiye’nin büyüyen ekonomisinden, genç ve büyüyen nüfusundan haberdar değil.”
Fernandez’e göre Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın geçen hafta yaptığı Amerika ziyareti, Amerika Ticaret Odası ile gerçekleştirdiği görüşmeler, iki ülkenin ekonomik işbirliği için birbirini yakından tanıması açısından önemli bir gelişme. Fernandez, Türkiye’nin Amerikalı firmalara altyapı fırsatı sunacağını belirtti: “Türk hükümetinin altyapı alanında son derece iddialı planları var. Önümüzdeki yıllarda gerçekleşecek milyarlarca dolar değerinde yatırımdan bahsediyorum. Bunlar arasında 20 bin megavatlık yeni rüzgar enerjisi, 11 bin kilometrenin üzerinde yeni demiryolu ve 15 bin kilometrenin üzerinde karayolu, okullarda bilişim konularındaki yatırımlar bulunuyor. Amerikan şirketleri de altyapı konusunda dünya çapında deneyimli.”
Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Fernandez, Türkiye’de orta sınıfın giderek büyüdüğünü ve tüketiminin arttığını, bu durumun Türkler’i Amerikan ürün ve hizmetleri için ciddi bir pazar haline getirdiğini vurguladı.
Amerikalı müsteşar yardımcısı, Türk ekonomisinin küresel piyasada geride kaldığı alanlardan birinin ilaç sektörü olduğunu belirterek, Türkiye’nin uluslararası ilaç sektöründeki yatırımların sadece yüzde 1’ine sahip olduğunu ve bu alandaki fırsatları kaçırdığının altını çizdi. Ayrıca, iki ülkenin daha çok küçük ve orta büyüklükteki firmalar arasındaki diyaloğu geliştirme çabasında olduğunu söyledi: “İki ülkede de şirketlerin çoğunluğu küçük ve orta ölçekli işletmeler. Bu şirketlerin birbirleriyle bağlantıya geçtiklerinden emin olmalıyız. Bu küçük şirketlerin ihracat yapmasını daha da kolaylaştırarak yurt dışına açılmalarını sağlamalıyız. İki ülkenin de KOBİ’lerini temsil eden kuruluşları biraraya getirerek, bu küçük firmaları başarılı hale getirmek için uğraşıyoruz.”
İstanbul’un finans merkezi haline getirilmesini desteklediklerini belirten Jose Fernandez, Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girme hedefine de değindi: “Bunlar çok iddialı ekonomik hedefler. Bu noktaya ulaşmak için Türkiye’nin bazı kilit konular üzerinde durması gerekiyor. Ülkenin daha şeffaf, öngörülebilir ve yenilikçi olması gerekiyor. Türkiye de zaten bu yolda ilerliyor.”
Türk ve Amerikan şirketlerinin üçüncü ülkelerle gerçekleştirdiği işbirliğinin öneminin altını çizen Fernandez, iki ülkenin ekonomik ortaklığının geleceğinden umutlu olduğunu da söyledi: “Türkiye Ortadoğu ve Doğu Avrupa’ya açılmak isteyen Amerikan şirketleri için çok iyi bir ortak olabilir. Türkiye’nin yükselişine bu bölgelerde iş yapan gelişmiş Türk firmalarının varlığı da katkıda bulunmuştur. Libya’daki inşaat işlerinin yarısının Türk firmalar tarafından yapıldığına tanık oldum. Aynı şey Mısır için de geçerli.”
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, panelde yaptığı sunumda, Türk ekonomisinin genel görünümünü anlattı. Raiser, Türk ekonomisinin son 10 yılda iyi durumda olduğunu, bunun bir 10 yıl daha böyle süreceğini tahmin ettiklerini vurguladı, ancak bir açığa dikkati çekti: “Türkiye, dünyada birikimi en düşük ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye’de kişilerin kötü günler için bir kenara para koymasını gerektirecek enflasyon, siyasi istikrarsızlık gibi şeyler yok. Bu iyi haber ancak kötü haber bu durum mikro ekonomik dengesizlik yaratıyor. Bundan dolayı, Türkiye’nin, bireylerin tasarruf yapmasını sağlamanın yollarını bulması gerekiyor.”
Martin Raiser, istihdam konusundaki rakamların hala istenen düzeyde olmadığını, özellikle de kadın istihdamıyla ilgili rakamların Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD üyesi ülkeler arasında çok geride kaldığını söyledi.
"İkili ticaret ve yatırım ilişkilerimizin bölgede şahlanmaya hazır firmalar için olağanüstü fırsatlar sunduğuna inanıyorum."
Türkiye ve Amerika’nın ekonomik ilişkilerinin genel olarak fotoğrafını çeken müsteşar yardımcısı, tablonun genel olarak iyi olduğunu, ancak çok daha iyi olabileceğini vurguladı. Amerika Dışişleri Bakanlığı Ekonomi ve Ticaretten Sorumlu Bakan Yardımcısı Jose Fernandez, Türk Sanayici ve İşadamları Derneği TÜSİAD ve Koç Üniversitesi ve Ekonomik Araştırmalar Forumu tarafından düzenlenen panelde konuştu.
Türkiye ile Amerika arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirmenin önemine değinen Fernandez, Türk ekonomisinin büyümesinin arttığını ve iki ülke arasındaki ticaretin iki katına çıktığını belirtirken, Türk ve Amerikalı şirketlerin birbirini iyi tanımayan iki bölgeden dolayı yatırım yapmakta zorlandığını söyledi: “Türkiye'deki doğrudan yabancı yatırımların sadece yüzde 4’ü Amerika’dan geliyor. Türkiye son döneme kadar komşu ülkelere, Avrupa Birliği üyesi ülkelere yatırıma odaklanmıştı. Bu anlaşılabilir bir durum. Birçok Türk firması Amerika ile iş yapma fırsatlarına odaklanmadı. Amerika’daki pek çok şirket ise hala Türkiye’nin büyüyen ekonomisinden, genç ve büyüyen nüfusundan haberdar değil.”
Fernandez’e göre Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın geçen hafta yaptığı Amerika ziyareti, Amerika Ticaret Odası ile gerçekleştirdiği görüşmeler, iki ülkenin ekonomik işbirliği için birbirini yakından tanıması açısından önemli bir gelişme. Fernandez, Türkiye’nin Amerikalı firmalara altyapı fırsatı sunacağını belirtti: “Türk hükümetinin altyapı alanında son derece iddialı planları var. Önümüzdeki yıllarda gerçekleşecek milyarlarca dolar değerinde yatırımdan bahsediyorum. Bunlar arasında 20 bin megavatlık yeni rüzgar enerjisi, 11 bin kilometrenin üzerinde yeni demiryolu ve 15 bin kilometrenin üzerinde karayolu, okullarda bilişim konularındaki yatırımlar bulunuyor. Amerikan şirketleri de altyapı konusunda dünya çapında deneyimli.”
Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Fernandez, Türkiye’de orta sınıfın giderek büyüdüğünü ve tüketiminin arttığını, bu durumun Türkler’i Amerikan ürün ve hizmetleri için ciddi bir pazar haline getirdiğini vurguladı.
Amerikalı müsteşar yardımcısı, Türk ekonomisinin küresel piyasada geride kaldığı alanlardan birinin ilaç sektörü olduğunu belirterek, Türkiye’nin uluslararası ilaç sektöründeki yatırımların sadece yüzde 1’ine sahip olduğunu ve bu alandaki fırsatları kaçırdığının altını çizdi. Ayrıca, iki ülkenin daha çok küçük ve orta büyüklükteki firmalar arasındaki diyaloğu geliştirme çabasında olduğunu söyledi: “İki ülkede de şirketlerin çoğunluğu küçük ve orta ölçekli işletmeler. Bu şirketlerin birbirleriyle bağlantıya geçtiklerinden emin olmalıyız. Bu küçük şirketlerin ihracat yapmasını daha da kolaylaştırarak yurt dışına açılmalarını sağlamalıyız. İki ülkenin de KOBİ’lerini temsil eden kuruluşları biraraya getirerek, bu küçük firmaları başarılı hale getirmek için uğraşıyoruz.”
İstanbul’un finans merkezi haline getirilmesini desteklediklerini belirten Jose Fernandez, Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girme hedefine de değindi: “Bunlar çok iddialı ekonomik hedefler. Bu noktaya ulaşmak için Türkiye’nin bazı kilit konular üzerinde durması gerekiyor. Ülkenin daha şeffaf, öngörülebilir ve yenilikçi olması gerekiyor. Türkiye de zaten bu yolda ilerliyor.”
Türk ve Amerikan şirketlerinin üçüncü ülkelerle gerçekleştirdiği işbirliğinin öneminin altını çizen Fernandez, iki ülkenin ekonomik ortaklığının geleceğinden umutlu olduğunu da söyledi: “Türkiye Ortadoğu ve Doğu Avrupa’ya açılmak isteyen Amerikan şirketleri için çok iyi bir ortak olabilir. Türkiye’nin yükselişine bu bölgelerde iş yapan gelişmiş Türk firmalarının varlığı da katkıda bulunmuştur. Libya’daki inşaat işlerinin yarısının Türk firmalar tarafından yapıldığına tanık oldum. Aynı şey Mısır için de geçerli.”
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, panelde yaptığı sunumda, Türk ekonomisinin genel görünümünü anlattı. Raiser, Türk ekonomisinin son 10 yılda iyi durumda olduğunu, bunun bir 10 yıl daha böyle süreceğini tahmin ettiklerini vurguladı, ancak bir açığa dikkati çekti: “Türkiye, dünyada birikimi en düşük ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye’de kişilerin kötü günler için bir kenara para koymasını gerektirecek enflasyon, siyasi istikrarsızlık gibi şeyler yok. Bu iyi haber ancak kötü haber bu durum mikro ekonomik dengesizlik yaratıyor. Bundan dolayı, Türkiye’nin, bireylerin tasarruf yapmasını sağlamanın yollarını bulması gerekiyor.”
Martin Raiser, istihdam konusundaki rakamların hala istenen düzeyde olmadığını, özellikle de kadın istihdamıyla ilgili rakamların Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD üyesi ülkeler arasında çok geride kaldığını söyledi.