Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’de bir süre önce çıkarılan ve sivil toplum kuruluşlarına kayyum atanmasının önünü açan “Terörizmin ve kitle imha silahlarının finansmanının önlenmesi”ne dair kanunu eleştirdi. Af Örgütü kanunun sivil toplumu hedef almak için suistimal edildiğini savunarak, “Uluslararası çapta tehlikeli bir emsal oluşturuyor” ifadesini kullandı.
Açıklamada, Türkiye’nin uluslararası terörün finansmanı ve kara para aklama hakkındaki gözlemci bulgularını, sivil toplumu hedef alan aşırı yeni yasayı çıkarmak için kullandığı belirtildi. “Terörle mücadeleyi araçsallaştırmak: Türkiye terörizmin finansmanı değerlendirmesini sivil toplumu hedef almak için kullanıyor” başlıklı açıklamada terörün finansmanıyla mücadele kisvesi altında kabul edilen yeni yasanın, sivil toplum örgütlerinin meşru faaliyetlerine zarar verme tehdidi oluşturduğu ifade edildi.
“Yasa FATF’ın gerektirdiğinin ötesinde”
Uluslararası Af Örgütü açıklamasında “Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, terörizmin finansmanı ve kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanı” ile mücadelede uluslararası standartlar oluşturmak ve söz konusu standartlarla uyumlu yasal ve kurumsal tedbirlerin alınması ve bu tedbirlerin operasyonel açıdan etkili bir şekilde uygulanmasını teşvik etmek amacıyla 1989 yılında kurulan Mali Eylem Görev Gücü (FATF)’ne atıfta bulundu. Af Örgütü, FATF’ın gerektirdiğinin çok ötesine geçen yasanın aşırı geniş ve muğlak maddeleri bulunduğunu savunarak, “Hukuka uygunluk ilkesini, örgütlenme ve ifade özgürlüğü haklarını hiçe sayarak, diğer bir dizi insan hakkının kullanımını zayıflatıyor” dedi.
Uluslararası Af Örgütü, yasada STK’lara kayyum atanmasına olanak tanıyan maddeye de dikkat çekerek, şu görüşlere yer verdi: “Yasa, yeterli ve etkili yargı güvenceleri olmaksızın, yönetim kurulu üyelerinin ve çalışanların görevden alınmasını ve kuruluşun kapatılmasını mümkün kılan maddelere yer veriyor. Yeni yasa görevden alma tedbirlerini 'geçici' olarak tanımlasa da Türkiye’deki terör yargılamaları genellikle uzun yıllar devam ediyor. Kişilerin uzun sürelerle sivil toplumdaki çalışmalarını yürütmekten alıkonulması kendi içinde bir cezalandırma yöntemi haline gelebilir ve daha geniş anlamda tüm toplum üzerinde caydırıcı bir etki yaratacaktır.”
Taner Kılıç ve Osman Kavala örnekleri
Açıklamada Osman Kavala’nın hala tutuklu olması ile Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç’ın mahkum edilmesinin, “Türkiye yetkililerinin sivil toplumu bastırma kararlılığını gösteren simgesel vakalardır” yorumuna yer verildi.
“Türkiye uluslararası çapta tehlikeli bir emsal oluşturuyor”
Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Ofisi Direktörü Nils Muiznieks, yasa ile sivil toplum üzerindeki baskının artırılmasının hedeflendiğini söyledi. Muiznieks, yasanın uluslararası alanda kötü emsal oluşturduğunu savunarak şöyle konuştu: “Yeni yasa, Türkiye’nin, birçoğu devamlı olarak insan hakları savunucularını ve Uluslararası Af Örgütü’nün de aralarında bulunduğu sivil toplum örgütlerini hedef almak için kullanılan terörle mücadele yasaları cephaneliğine eklendi. Yasa, halihazırda temelsiz terör suçlamalarıyla yargılanma ve mahkum edilme tehdidiyle karşı karşıya olan sivil toplum aktivistleri üzerindeki baskıyı artırma tehlikesi taşıyor. Muhalifleri hedef almak ve muhalefeti susturmak için FATF gerekliliklerinin kılıf olarak kullanılması, dünyanın dört bir yanında ülkelerindeki muhalifleri susturmaya çalışan diğer birçok hükümet tarafından hevesle izlenecek tehlikeli bir emsal oluşturuyor”
Kitle imha silahlarının yayılması ile terörizmin finansmanının önlenmesine yönelik çeşitli düzenlemeler içeren yasa 2020 yılının son günlerinde çıktı. Yasa sivil toplum kuruluşlarına kayyum atanmasının önünü açtığı gerekçesiyle, bir çok kesim tarafından eleştirildi.