Kuran kursuna giden bir kız çocuğunun, imamın cinsel istismarına uğradığı suçlamasıyla Mersin’in Tarsus ilçesinde görülen davada 29 Mart Cuma günü karar bekleniyor. Duruşma öncesinde VOA Türkçe, şu an 16 yaşında olan E. S.’nin avukatıyla görüştü.
Avukat Semra Kabasakal davaya konu olan olayı şöyle anlattı: “Olay 2015 yılında oluyor. Tekir’de (Adana il sınırlarında bulunan bir yayla) babanın bir kasap dükkanı var. Kuran kursuna gönderiyor kızını. Yazın Kuran kursuna giden çocukların genelde cuma günleri camide temizliğe kalmaları söz konusu. Temizlik yaparsa daha çok sevap işler düşüncesiyle çocuklar yarış ediyorlar camide temizlik yapmak için. Mağdure de (E. S.) yazın bu yerde kalıyor. O gün temizlik yapılacak, değişmesi lazım elektrik süpürgesinin torbasının. Bunun depoda olduğunu söylüyor. Mağdure torbayı almaya gidiyor, giderken arkasından içeri giriyor ve tacizde bulunuyor. Bunun üzerine kız bayılıyor, hatırlamıyor. Kendini otoban kenarındaki parkın altında buluyor. Eve geliyor, ama çocuk olduğu için olayın da farkında değil. Aile bir şeyler hissediyor ama akıllarına hiçbir şey gelmiyor. “Çocuk genç kızlığa erişiyor”, o düşünceyle hareket ediyorlar. Fakat zaman geçtikçe çocuk olayların etkisiyle artık çocukluğunu yaşayamıyor. Büyüdükçe bu olay onu olumsuz etkiliyor, birkaç kez intihara teşebbüs ediyor. Erdemli’de fen lisesini kazanıyor. Çok zeki bir çocuk, geleceğin avukatı, hakimi, mühendisi olabilecek (ağlıyor) bir çocuk, maalesef artık başka hayatlar düşünüyor, yaşantısı değişiyor. Öğretmen bunu fark ediyor ve diyor ki “Senin derdin ne?” Çocuğu sıkıştırmaya başlıyor. Çocuk olayı anlatıyor. Ama “Ne olur aileme söylemeyin, kimseye söylemeyin” diyor. Ama savcılığa bildiriyor ve savcılık derhal tutuklama kararı alıyor. İmam inkar ediyor. Ama çok enteresan bir olay, 2015’te Kuran kursuna giden bu hoca bir daha Kuran kursuna gitmiyor. Artık erkek öğretmenleri kız çocuğu Kuran kursuna vermiyorlar. Ondan sonra kadın hocalar gitmeye başlıyor.”
"Keşif için deponun fotoğrafı çekilmemiş"
İmamın bu süreçte tutuklandığını ve aradan 8 ay geçtiğini belirten Kabasakal, keşif yerine gittiklerinde deponun tamamen değiştiğini söyledi. Kabasakal, “İlk dosyanın keşfine baktığımızda o deponun fotoğrafı çekilmemiş. Dışarısı çekilmiş, elektrik süpürgelerinin koyulduğu yer çekilmiş ama deponun görüntüsü çekilmemiş. Tabii şahıs deponun içini değiştiriyor, odunları temizliyor, ışık yapıyor, elektriği değiştiriyor, kapıyı açıyor karşı tarafın. Yani bir değişiklik yaratıyor. Madem ki suçlu değilsin, depo aynı kalabilir, bir sorun olmaması lazım. Biz zaten bunun üzerine yeniden keşif istedik. Onlar da istediler keşfi, işlerine öyle geldi. Gördük ki elektrik varmış, ışık varmış gibi yapılmış. Zaten lambanın (yeni) takıldığı da belli, çünkü odunluğun içinde tertemiz bir lambanın olması mümkün değil. Temizlenmiş yani, belli” dedi.
Kabasakal’ın elektrik vurgusu önemli. Zira, E. S. kendisini taciz eden kişinin yüzünü telefonunun feneriyle gördüğünü ifade ediyor. “Çok emin çünkü o karanlıkta telefonunun fenerini açıp yüzünü gördüğünü söylüyor. Onun da kendisini gördüğünü söylüyor.”
Savcı tutuklama istiyor ama sanık serbest
E. S. 2015’te yaşanan olayı 2017’de öğretmenine anlattıktan sonra, dava açılır açılmaz sanık M. D. savcının talebiyle tutuklandı. Ancak mahkeme yaklaşık 8 aylık bir tutukluluğun ardından şartlı tahliye kararı verdi. Gerekçe olarak sanığın “tutuklulukta geçirmiş olduğu süre, delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, delilleri karartma ihtimalinin bulunmaması ve tutuklamanın bir tedbir olması” gösterildi. Sanığa yurt dışı yasağı koyuldu ve Cuma günleri kendine en yakın kolluk birimine mesai saatleri içinde imza atması şeklinde adli kontrol uygulanmasına karar verildi.
Kabasakal’a göre sanık ve avukatı tahliyeden sonraki üç duruşmaya katılmadı. Kabasakal zorla getirilme kararı da alınmadığını söylüyor. Ayrıca son duruşmada hakimin E. S.’ye çok sert davrandığını savunuyor: “'Başka şey söyleyeceksen konuş, aksi takdirde konuşma. Beraat etmesi suçsuz olduğu anlamına gelmez, tutuksuz yargılanması suçlu olduğu anlamına gelmez’ gibi kelimeler sarf etti. Tabii dışarı çıktığında isyan son haddindeydi. Anne, kızımız çok kötü oldu. Hastaneye kaldırdık kızımızı. Kendisini ikna etmeye çalışıyoruz ama o hayatı boş vermiş bir vaziyette.”
Avukat Kabasakal bütün bu nedenlerle ailenin reddi hakim talebinde bulunduğunu söylüyor. Bu konuda Cuma günü yapılacak duruşmadan önce karar bekleniyor.
"Dosyayı siyasi vasfa sokmak istemiyoruz”
Savcının tutukluluğun devamını talep etmesine rağmen hakimin neden tahliye kararı vermiş olabileceğiyle ilgili ise Semra Kabasakal şunları söylüyor: “Bilemiyorum. Biz orada başka şeyler sezinliyoruz. Bunları şu an burada açıklamanın çok doğru olmadığını düşünüyorum. Dosyayı çok siyasi bir vasfa sokmak istemiyoruz ama maalesef başka gerçekler var. Yaptığımız araştırmalarda mahkeme heyetiyle yakın bir ilişkisi olduğunu sezinledik biz. Ben tahliye duruşmasına girmedim, diğer avukat arkadaşlarımız girdi. Onlar bu konuda yanlı bir davranış içinde olduğunu hissettiklerini söylediler mahkemenin. Ben girmediğim için mahkeme heyetiyle ilgili herhangi bir suçlama yapmak istemiyorum ama ailenin isteği bu. Aile mahkemenin yanlı davrandığını, artık güvenilir olmadığını söylüyor ve biz de onların isteğini yerine getirmek zorundayız.”
CHP Mersin milletvekili Alpay Antmen 11 Aralık 2018’de davayı meclis gündemine taşımış ve soru önergesi vermişti. Önergede “(sanığın) Siyasi ilişkilerini kullanarak olayı ört bas ettiği doğru mudur? Doğru ise kimler bu bahsi geçen kişiye kol kanat germektedir?” sorusu yer almıştı. Önerge cevaplandırılmadı.
VOA Türkçe görüşlerini almak üzere savunma avukatının da ofisine ulaştı ancak sekreteri duruşmada olduğu gerekçesiyle avukatın cevap veremeyeceğini söyledi. Haber yayına hazırlandığı sırada henüz konuyla ilgili geri dönüş yapılmamıştı.
"Arada bir husumet yok neden iftira atsın?”
Tahliye edilen sanık M.D. bütün suçlamaları reddediyor. Avukat Semra Kabasakal ise aile ile M.D. arasında herhangi bir husumet yaşanmadığını, sanıkla ilgili bir iftiranın söz konusu olamayacağına, “Çocuğun, ailenin bir husumeti yok. Aksine öteki çocuklarına isim babalığı yapmış biri. Yani kızımızın bu adama iftira atması söz konusu değil… İddianamenin en önemli bölümü bu, aralarında bir husumet yok. Kendisi de söylüyor, '30 yıllık aile dostuyuz' diyor. 30 yıllık aile dostuna niye yalan söylesin, niçin başka biri değil de bu?” sözleriyle dikkat çekiyor.