“Gıdasına sahip çıkan insanlardan oluşan topluluk”. İzmir’in Urla ilçesine bağlı Kuşçular köyünde çamların arasında kendi sebze, meyvesini, sütünü, peynirini üreten Şadan Güvenir, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada topluluk destekli tarımı kısaca böyle tanımladı.
Çocuk doktoru olan eşi Tamer Güvenir’le birlikte, Batı İzmir Topluluk Destekli Tarım (BİTOT) grubunun üyesi olan Şadan Güvenir, emekliliğinin ardından Kuşçular’a yerleşmesini “Doğa’nın çağrısı” olarak gördüğünü söyledi. “Hepimizin gerçek ve temiz gıdaya erişim hakkımız var. Maalesef buna ulaşamaz hale geldik” diyen Şadan Güvenir, BİTOT’un doğal üretim yapan yerel üreticiyle gerçek gıdayı tüketmek isteyenleri buluşturmak amacıyla kurulduğunu belirtti.
Topluluk üyeleri, yıllar içinde birbirini daha iyi tanıyan, sadece gıda alışverişi yapmanın ötesinde arkadaşlıklar da kuran insanlar. Üreticiler, sosyal medya üzerinden ellerindeki ürünlerin miktarlarını ve fiyatlarını bildiriyor. Tüketiciler de hangi üründen ne kadar istediklerini yazıyor. Belirlenen günlerde üreticiler ve tüketiciler doğrudan bir araya gelerek dağıtımı gerçekleştiriyor.
Tarladan sofraya
Yıllar içinde büyüyen BİTOT’un içinden Güzelbahçe merkezli “Güzel Tarım Topluluğu” doğmuş. Ancak Corona virüsü salgını nedeniyle yüz yüze buluşmalar bir süre askıya alınmış. Salgın sonrasında Güzelbahçe’de yapılacak ilk buluşma için Şadan ve Tamer Güvenir çifti kendi ürünlerini arabalarına yükledi. Ardından hemen yakındaki tavuk çiftliğinden yumurtalar alındı. Daha sonra bir tarladan toplanan taze sebzeler de diğer ürünlerin arasındaki yerini aldı.
Tüketicilerle buluşmadan önce buluşma yerine gelen üreticiler ve gönüllüler alınan siparişlere göre, herkesin paketini hazırlamaya başladı. Amaç, virüs riskini en aza indirmek. Sadece meyve sebze ya da süt ürünleri değil, reçel, bal, sabun, zeytinyağı, tarhana, erişte gibi ürünler de var.
Tarladan sofraya ürünün doğrudan gelmesini sağlayan bu sistem, aynı zamanda bir denetim mekanizmasını da içeriyor. Yerelde tanışan insanlar, sık sık birbirini ziyaret ettiği için gıdaların üretiminde kimyasal ilaçlar ya da gübreler kullanılmadığından da emin olabiliyorlar.
“Yediğim gıdayı kimin ürettiğini biliyorum”
Bu da tüketiciler açısından önemli bir güven unsuru. Zaten üreticilere verdikleri destek nedeniyle tüketicilere, türetici deniyor. Türetici Özlem Özkan, VOA Türkçe’ye yerel üreticilerin desteklenmesi, yerel tohumların yaşatılması, doğal, temiz ve adil gıdaya ulaşım için bu toplulukta yer aldığını söyledi: “Mümkün mertebe gıdamızı gıda topluluklarından, üreticilerimizden temin etmeye çalışıyoruz. Üreticilerimize düzenli ziyaretlerde bulunuyoruz. Ekim ve üretim aşamalarını takip ediyoruz. Birtakım kriterlerimiz var. Bu kriterleri karşılayıp karşılamadığına bakıyoruz”.
Ürünlerin, pazardaki fiyatlara göre biraz yüksek olduğunu belirten Özkan, “Çocukken elmayı tişörtümüze silip yerdik ya, son beş yıldır onu yapabilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Soframa gelen salatalığı kimin ektiğini biliyorum. Yediğim peyniri kimin yaptığını biliyorum. Vişnenin, kirazın nereden geldiğini biliyorum. Sirkenin nasıl üretildiğini biliyorum. Bu çok büyük bir lüks aslında” dedi.
Üreticiye destek
Topluluk destekli tarım üretici açısından ise bir çeşit alım garantisi işlevi görüyor. Şadan Güvenir, bunu “Mesela topluluk içinde bir anketle ne kadar patatese ihtiyacımız olduğunu belirledik. Tarlası bunu üretmeye uygun kişiyle görüşerek, ihtiyacımızı bildirdik. O da atalık tohumlara ulaşıp bunları satın alacağını söyledi. Biz de paramızı peşin olarak verdik. Ürettiği zaman ondan patateslerimiz alacağız. En başından alım garantisi vermiş olduk” sözleriyle anlattı.
Daha önce konvansiyonel tarım yapan ancak bir yıldır BİTOT üyesi olan üretici Hüsne Ergünal, “İnsanlara daha sağlıklı ürünler yetiştirmek için ilaçsız üretim yapıyoruz. Tabii ki hibrit tohum ve ilaçla daha fazla ürün almak mümkün. Ama biz bunu tercih ettik. Daha sağlıklı. Eskiden ürünlerimizi pazarcıya veriyorduk. O kazanıyordu. Şimdi daha iyi” diye konuştu.
Sadece İzmir’de değil, Türkiye’nin farklı yerlerinde de topluluk destekli tarım grupları var. Amaçları doğal gıda üretimini ve tüketimini yaygınlaştırmak. Bunda yerelliğin çok önemli olduğunu vurgulayan Güvenir, “Aynı yerde oturan ve bu bilinçte olan, temiz tüketmek, gerçek gıdaya ulaşmak isteyen kişiler zaten bir şekilde bu toplulukları buluyor ya da kendi topluluğunu oluşturuyor” dedi.