21 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle Türkiye’nin yurtdışından satın aldığı buğday, arpa ve mısırda gümrük vergisi kaldırıldı. Daha önce buğday ithalatında yüzde 45, arpa ithalatında yüzde 35 ve mısır ithalatında yüzde 25 oranında gümrük vergisi uygulanıyordu. Ardından 5 Kasım’da yine Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle mercimekte yüzde 19,3 olan gümrük vergisi yüzde 9’a düşürüldü. Yağlık ayçiçeği tohumu ithalatında yüzde 3 ve ton başına 100 Euro olan gümrük vergisi de sıfırlandı. Buğday, arpa, mısır ve mercimekteki gümrük vergisi indirimleri, 1 Ocak 2021’e kadar geçerli olacak. Yağlık ayçiçeği tohumuyla ilgili gümrük vergisinin sıfırlanması kararı ise 1 Temmuz 2021’e kadar yürürlükte kalacak.
“İthalatçı ülkelerin yarışı fiyatların artmasına yol açıyor”
Dünya gazetesi tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım’a göre iktidarın bu kararları almasında dünya çapında etkisini sürdüren Corona virüsü salgını etkili oldu. VOA Türkçe’ye konuşan Yıldırım, “Pandemiden dolayı sadece Türkiye değil, dünyada da belli ülkeler özellikle hububat ürünlerinde, kuru gıda ürünlerinde kendi ihtiyaçları olan ürünlerin tedarikini bir an önce yapmak, depoya koyup rahat nefes almak istiyor” dedi. İhracatçı ülkelerin bazı tarım ürünlerinin ihracatını kısıtlama ihtimalinin de gündemde olduğunu kaydeden Yıldırım, Rusya’nın bu yöndeki açıklamasının da başta Çin olmak üzere, Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ithalatçı ülkeler arasında bir yarışa yol açtığını ifade etti. Yıldırım, bunun sonucunda dünya çapında fiyatların arttığını belirterek “Mesela buğday, arpa, mısır, çeltik, ayçiçeği son beş yılın en yüksek fiyatlarına ulaştı” dedi.
“Türkiye kendi çiftçisine vereceği desteği başka ülkelere aktarıyor”
“Üretme Tüket: İthalat-Siyaset-Rant Kıskacında Tarım” kitabının da yazarı olan Yıldırım, tarım ürünlerine uygulanan gümrük vergilerindeki indirimlerin kısa vadede ülke içinde fiyatlarda düşüşe yol açsa bile orta ve uzun vadede yerli üretime darbe vuracağını söyledi: “Yapılan her ithalat, yerli üretime zarar verdiği için aslında tüketici daha sonra daha yüksek fiyatlarla tüketmek zorunda kalıyor. Ayrıca Türkiye’ye ihracat yapan ülkeler piyasayı bizden daha iyi takip ediyor. Türkiye ne kadar vergi düşürürse onlar da ürünlere o kadar zam yapıyor. Dolayısıyla tüketici açısından bir rahatlama, fiyatların düşmesi mümkün değil. Tam tersine Türkiye kendi çiftçisine vereceği desteği, başka ülkelerin çiftçisine, başka ülkelerin şirketlerine aktarmış oluyor”.
İthalata bağımlılığın artmasının gıda tedarikinin güvenliğini de riske attığının altını çizen Yıldırım, Rusya’nın geçen yıl buğday ihracatını önce durdurduğunu sonra bir kotaya bağladığını hatırlattı: “Yani paranız olsa bile ‘satmıyorum’ derse almanız mümkün değil. Kendi ülkenizde, kendi tarlanızda ürettiğiniz bir ürün varken, başka ülkelere bağımlı hale geliyorsunuz”.
“Gümrük vergisi indirimlerine rağmen fiyatlar artabilir”
Yıldırım, gümrük vergilerindeki indirime rağmen dünya çapındaki fiyat artışları nedeniyle kuru gıda, un ve hayvan yemi gibi ürünlerde ülke içinde de zam beklendiğini vurguladı: “Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) açıkladığı fiyatla şimdiki fiyatlar arasındaki fark buğdayda 600-700 lira, arpada 400 liradan fazla, mısırda 600 lira civarında. Yem fiyatlarına neredeyse haftada bir zam geliyor. TMO ekmek fiyatı artmasın diye unu ucuza satan firmalara uygun fiyatla buğday temin ediyor. Zararını devlet karşılayacak. Ama bu ne kadar devam eder? Yeni hasat dönemine daha 5-6 ay var. Bu nedenle önümüzdeki dönemlerde bu ürünlerde yeni zamlar görebiliriz”.
Yıldırım’a göre gıda ürünlerindeki fiyat artışlarını önlemenin yolu, ithalatı değil üretimi artırmaktan geçiyor. “Türkiye gerçekten de zengin topraklara sahip. Bu toprakları işlemedikçe, üretmedikçe bu sıkıntılar olur” diyen Yıldırım mercimek örneğini verdi: “Mercimeğin gen merkezi Anadolu. Ama bugün dünyada üretilen 6,2 milyon ton mercimeğin yarısını Kanada üretiyor. Biz de mercimek ithalatının yüzde 70’ini Kanada’dan yapıyoruz. İthal ettiğimiz bu ürünün bir kısmını işleyerek ihraç ediyoruz. Ama sonuçta bir zamanlar mercimekte kendine yeterli olan, hata dünyanın önemli üretici ülkelerinden biri olan Türkiye eskiden döviz kazandığı mercimeği döviz ödeyip ithal ediyor.”
“Zengin toprakların yoksul insanları olmayı hak etmiyoruz”
Yıldırım, Türkiye’nin bu durumdan kurtulması için üretimi teşvik etmesi gerektiğini belirterek, “Zengin toprakların yoksul insanları olmayı hak etmiyoruz. Üretimi yapan çiftçiden sofraya kadar olan zincirin mutlaka ele alınması, planlanması gerekiyor. Bu planlamayı da ithalat yerine üretimi destekleyen bir politika uyguladığınızda yapabilirsiniz. Çiftçi bu pandemi koşullarında, bütün zorluklarına rağmen üretimini sürdürüyor. Ama ürettiği ürünün karşılığını alamazsa o zaman üretimden vazgeçiyor ve siz dışa bağımlı ithalat yapmak zorunda kalıyorsunuz. Ama bu öyle bir noktaya geliyor ki vergileri sıfırlasanız da bazen ürün bulmakta sıkıntı çekersiniz. Bu nedenle Türkiye’de yaklaşık dört milyon hektarlık bir arazi boş dururken, ithalatla gıda enflasyonunu düşürme sevdasıyla bu işi yürütürseniz, dış ticaret politikasını buna göre uygularsanız başarılı olma şansınız yok” dedi.