Erişilebilirlik

Tahliye Edilmeyen Kavala’nın Davası Gezi Davasıyla Birleştirildi


1193 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala’nın, ABD’de yaşayan ve merkezi New York’ta bulunan düşünce kuruluşu Council on Foreign Relations’ın (CFR) kıdemli uzmanı olan Henry Barkey ile birlikte yargılandığı dava, yeniden yargılaması yapılacak Gezi davasıyla birleştirildi.

Gezi davası, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda bulunan İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 21 Mayıs’ta görülecek.

Birlikte yargılandığı sekiz kişiyle birlikte 18 Şubat 2020’de berat eden Osman Kavala, daha sonra bugün Gezi davasıyla birleştirilecek soruşturma kapsamında cezaevinden çıkmadan yeniden tutuklandı.

İstinaf Mahkemesi ise 22 Ocak 2021’de Gezi davasında verilen hükmü bozdu ve yeniden yargılamaya karar verdi.

Kavala: ‘‘Son birleştirme kararı tahliye edilmemem için alınmıştır’’

İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü duruşmasına pandemi nedeniyle getirilmediği için SEGBİS aracılığıyla Silivri Cezaevi’nden katılan Osman Kavala, hakkındaki casusluk suçlamasının tahliye edilmesini engellemek için kurgulandığını söyledi.

Kavala, ‘‘15 Temmuz darbe girişimi suçlamasından iki defa tahliye olmamın gösterdiği gibi, iddia makamı bu suçlamalara dayanak olacak olgu ve bulgu olmadığının farkındadır. Hiçbir dayanağı olmayan ve yasadaki tanımına aykırı biçimde kullanılan casusluk suçlamasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin derhal tahliye edilmem yönündeki kararını boşa çıkartmak için kurgulanmış olduğunu anlayamaması olası değildir. Suçlamalara dayanak olacak somut delil yokluğunda, iddia makamı bir takım komplo teorileriyle ve suçlamaları birbirlerinin kanıtıymış gibi iç içe geçirerek algı yaratmaya, bu şekilde yargıyı yönlendirmeye çalışmaktadır. Son birleştirme kararı tahliye edilmemem için alınmıştır’’ dedi.

Tahliye talebinin delilleri karartma şüphesi nedeniyle reddedilmesinin gerçeklikten kopuk sanal bir ihtimal olduğunu belirten Kavala, yaşadığı durumun ağır bir hak ihlali olduğunu dile getirdi.

Duruşmanın başında ifade veren işkadını Leyla Alaton, iddia makamının tanıklarından Cem Fadıl Bozkurt’un ‘‘15 Temmuz darbe girişimi sırasında Alatonlar yurtdışındaydı’’ ifadesini yalanladı ve Bozkurt’un şirketlerini dolandırdığını bu nedenle davalı olduklarını söyledi.

Aytöre: ‘‘Bu deliller AİHM'i hiçe saymaya yetecek deliller mi?’’

Kavala’nın avukatlarından Deniz Tolga Aytöre ise müvekkilinin tahliye imkanı oluşan her durumda karşılarına yeni bir durum çıkarıldığını ifade etti.

Aytöre, ‘‘Birleştirme kararı ilginç bir karar. Dosyada beraat kararının unsurları, suçun unsurları hiçbir şey yok. Ama diyor ki ‘Şu dosyaları birleştirin.’ Ama biz buna alışığız. Ne zaman Kavala'nın tahliyesi ihtimali doğsa karşımıza bir şeyler geliyor. Kavala'nın tahliyesini engelleyecek bu durum, ceza hukuku prensiplerine ihanettir. Karar aşamasına gelen bu dosyanın Gezi’yle birleştirilmesi usul ekonomisine aykırıdır. Ayrıca Kavala’nın tutukluluğunun sürekli kılınması için bir çabadır. ‘Henry Barkey ile bir araya gelmek suretiyle görüşmeler gerçekleştirdikleri’ demiş savcı. Karaköy'de karşılaşmışlar, görüştükleri nereden çıkmış? Bir adam casussa bu adam takip edilmez mi? Bu adam hiçbir devlet yetkilisiyle görüşmüyor mu? Hiç takip edilmiyor mu? Bir tek Osman Kavala ile mı görüşüyor. Bu deliller sizce neye yeter? Bunlar AİHM'i, Bakanlar Komitesi’ni hiçe saymaya yetecek deliller mi?’’ dedi.

İddia makamının tanıklarından Cem Fadıl Bozkurt’un Alaton ailesi üzerinden Kavala ile kurmak istediği bağın duruşmanın başlangıç safhasında ifade veren işkadını Leyla Alaton tarafından çürütüldüğünü belirtti.

Bayraktar: ‘‘Konsey kararına uymadığınız zaman konseyin ilgili birimleri harekete geçer’’

İki davanın birleştirilme talebinde usul kanununa aykırı davranıldığını savunan Avukat Köksal Bayraktar ise Kavala’nın tahliyesini istedi.

Profesör Bayraktar, ‘‘UYAP'tan öğrendiğimiz muvafakat talebiniz kanuna aykırı. Sayın iddia makamının görüşlerine yer verilmemiş ki. Sayın iddia makamının beyan ve talebi üzerine verilmemiş ki. Hukuk ya vardır ya yoktur. Sayın mahkemeniz hukuku açıkça ihlal etmiştir. Usul kanunu diyor ki, ‘Cumhuriyet savcıları uyuştuktan sonra’… Önce uyuşup sonra mahkemeye bildirmeleri lazım. Okuduğunuz muvafakat talebi ve 30. ACM (Ağır Ceza Mahkemesi) kararı hukuka aykırıdır. Dolayısıyla sizin muvafakat ile ilgili işleminiz kanuna aykırı olmakla tamamen yok sayılan bir hükümdür. Osman Kavala müdafileri olarak bunu ilk kez söylüyoruz. Siz konsey kararına uymadığınız zaman konseyin ilgili birimleri harekete geçer Üç yıl dört aydır tutuklu olan bir kişinin hürriyetine bir an önce kavuşturulması, tahliye kararı verilmesi ve ondan sonra konunun hukuki yönü hakkında karar verilmesi gerekir’’ dedi.

Tanrıkulu: ‘‘Kavala’nın 39 aydır tutuklu olmasının baş sorumlusu Türkiye Başsavcısı olan Erdoğan’dır’’

Bugün Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protesto gösterileri nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefinde olan Kavala'nın eşi Ayşe Buğra ile birlikte milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ahmet Şık, Ali Şeker, Züleyha Gülüm ve çeşitli konsolosluk temsilcileri duruşmayı izledi.

Duruşma sonrası gazetecilere açıklamalarda bulunan Sezgin Tanrıkulu, ‘‘39 aydır tutuklu ve bu tutuklamanın baş sorumlusu da sadece Türkiye Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı olmayan aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Başsavcısı olan, yaptığı açıklamalarla iddianameler düzenleyen, yargıya talimatlar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Bugün yaptığı konuşmada da duruşma devam ederken yine Kavala’nın adını aldı. Bu kez eşini de ekledi ve yargıya açıkça talimat verdi, açıkça yargıyı etkiledi. Onun konuşmasından sonra yargının başka bir şey yapması mümkün değildir. Her duruşma öncesi Sayın Erdoğan, Kavala ile ilgili bir şey söylemiştir. Zaten bu nedenle AİHM, Osman Kavala dosyasında Türkiye’yi sözleşmesinin 18. maddesinden mahkum etmiştir’’ dedi.

XS
SM
MD
LG