Türkiye’de ilk corona virüsü vakasının kamuoyuna açıklanması sokakta nasıl yankı buldu? İnsanlar virüsten korunabilmek için ne gibi tedbirler alıyorlar? VOA Türkçe’nin mikrofon uzattığı sokaktaki vatandaşların kimi bağışıklığını güçlendirmeye çalıştığını, kimi insanlarla arasına mesafe koyarak önlem aldığını anlattı. Ancak virüsün seyir hızı ve hakkında hala birçok bilinmeyenin oluşu tedirginlik yaratmaya devam ediyor.
“İnsanlarımız virüs konusunda çok duyarsız”
Gülay Doğuş: “Ben bunun böyle olacağını biliyordum. Dahası da vardır diye düşünüyorum. Ama insanlarımızın üzerine çok büyük görevler düşüyor. Şimdi metrodan indim insanlar çok duyarsız. Adam ayakkabısını elliyor ondan sonra yüzüne sürüyor. Ben her zaman hijyenime dikkat eden bir insanım.”
“Ölümlerin yüzde 99’u 60 yaş ve üstü ama gençler daha çok maske kullanıyor”
Şefik Özder: Bu kadar geçişlerin olduğu, göç rotası üzerinde olan bir ülkede virüsü vakasının olmaması imkansız. Bunun çaresi nedir? Avrupa’da ölümlerin yüzde 99’u 60 yaş ve üstü ama bakıyorum gençler daha çok maske kullanıyor. Yani burada gençleri bu kadar tedirgin etmemek lazım. Hijyene önem vermek lazım. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek bunu baştan önlemek gerekiyor. Elimi sürekli yıkayayım daha sonra metroda gideyim insanlara arkamı dönerek korunayım şeklinde virüsten kurtulunamaz. Bağışıklık sistemini güçlendirmek lazım. Bu da biraz ekonomik bir durum. Devletin bu yönde insanlara destek olması gerekebilir.
“Tokalaşmamaya özen göstermeliyiz”
Mustafa Karakaya: “Günde yedi sefer toplu ulaşım kullanıyorum. Turizm işiyle uğraştığım için metro kullanmak zorundayım. Düne göre baktığımda bu sabah insanların maske taktığını gördüm. Birinin hapşırmasıyla insanların başka bir tarafa doğru ilerlediğini fark ettim. Tabii insanlarımız başta bu olayı çok fazla kale almıyordu ama bu bir şaka değil. Dünyayı sarmış durumda. Fakat burada sağlıklı yaşamamız lazım. Nasıl? Yememize, içmemize, temizliğimize, özellikle de bu zamanlarda tokalaşmamaya özen göstermeniz gerekiyor.”
“Maske kullanmak yanlış”
Hamza Kunay: “Hiçbir şekilde kendimi tedirgin hissetmiyorum. İnsan kendini koruduğu sürece virüsten de korunur insandan da korunur. Korunmak için sağlıklı besleniyorum. Yeşillik çok tüketiyorum. Mümkün olduğu kadar toplu alanlardan uzak durmaya çalışıyorum. Onun dışında birçok insanı görüyorum maske takıyorlar. Maske takmak bence yanlış çünkü nem yapıyor. Nemli ortamlarda virüsler daha çok işlevini sürdürebiliyor. Bu yüzden maske takmayı tercih etmiyorum.
“Yetkililer önlem alınması konusunda yeterli bir şey söylemedi”
Mehmet Kaya: “Beni açıkçası tedirgin etti ama bununla ilgili herhangi bir önlem almadım. Çünkü yetkililerin bizleri önlem alınması konusunda yeterli bir şey söylediğini düşünmüyorum.”
Veli Aktaş: “Tedbir aldım. Mesela maske taktım, jel aldım ki sağlıklı olalım ve hastalık yaymayalım.”
“Gerçeklerin saklandığını düşünüyorum”
Feyzullah Karayalçın: “Çok acil işimiz olmadığı sürece dışarıya çıkmamaya çalışıyoruz. Gerekirse koruyucu maske kullanıyoruz. Ama bana gerçekler saklanıyor gibi geliyor. Virüsün İstanbul’da da Türkiye’de de olduğunu düşünüyorum. Herhalde insanlar tedirgin olmasın diye saklanıyor. Bence eğitime de ara verilmesi gerekiyor. İlkokullar olsun, ortaokullar olsun hepsine ara verilmesi lazım. Çünkü ne olacağı belli değil. Bir kişi hastalığı kapıp 50 – 100 kişiye yaydıktan sonra önlemlerin hiçbir kıymeti yok.”
“Nasıl korunacağımızı kara kara düşünüyoruz”
Zorbey Aycan: “Vallahi her seferin başında ve sonunda ellerimi yıkıyorum. Zaten beş vakit namaz kılan bir insanım. Korunmaya çalışıyorum. Ne kadar korunabilirsem o şekilde yani. Tedirginlik yaşıyoruz. İki yaşında oğlum var. Akşam eve gider gitmez çocukları görmeden duşa giriyorum. Bunu nasıl önleyeceğiz kara kara düşünüyoruz. İnşallah önlemleri en kısa sürede alırlar ve herkes kurtulur.”
