Erişilebilirlik

'Suriyeli Kadın Mültecilerin Yükü Daha Ağır'


“Savaş 2011’de başladı. Belki biter diye düşündüm. Suriye’de kalmak istedim. Ama savaş bitmedi. Ben de çocuklarımla birlikte Türkiye’ye, İzmir’e geldim”. Halepli üç çocuk annesi Rahime Hasan bütün hayatını değiştiren yılları bu sözlerle özetliyor. Hasan, İzmir’deki Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde stant açan Suriyeli kadınlardan bir tanesi.

Aylar boyunca alın teri ve göz nuru dökerek bu stantta sergileyecekleri ürünleri hazırladılar. Boncuklar, şapkalar, çantalar, bebekler, dekorasyon ürünleri ve tabii Suriye’nin ünlü sellora tatlısı. Hepsi Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği bünyesinde faaliyet gösteren Suriyeli kadınlar tarafından yapıldı. Stantta görev yapan Suriyeli kadınların önemli bir kısmı Türkçe bilmiyor. Birçoğu çocuklarının bakımını tek başına üstlenmek zorunda kalan kadınlar.

“Türk toplumuyla kaynaşmak istiyoruz”

Rahime Hasan da onlardan biri. Türkiye’ye ilk geldiğinde önündeki en büyük engelin dil sorunu olduğunu söylüyor. Hasan, açılan çeşitli kurslara giderek derdini anlatacak kadar Türkçe öğrenmiş. Çocukları da Türkiye’de okula gidiyor. Onların okuldaki başarılarından büyük memnuniyet duyuyor. Stantta sergilenen ürünlerin satışı birçok Suriyeli kadın için göz ardı edilmeyecek bir gelir kaynağı. Ancak Rahime Hasan birçok Türk kadın örgütünün stant açtığı bu merkezde Suriyeli kadınların da yer almasını entegrasyon açısından önemli buluyor: “Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği’nin kadınlar grubu olarak Türk toplumuyla kaynaşmak istiyoruz. Bunun için bu özel günde ellerimizle yaptığımız ürünlerle buradayız”.

“Elimde imkan olsa okurdum”

Her bir Suriyeli kadının arkasında bıraktığı ölüler, yabancılarla paylaşmaya yanaşmadığı acılar var. Sülaf Abdullah da daha çocuk yaşta annesi ve iki ablasıyla birlikte ülkesinden ayrılmak zorunda kalmış. Sadece ülkesini değil, konfeksiyon sektöründe çalışmaya başlayarak okuma hayallerini de geride bırakmış: “Türkiye’ye geldikten iki ay sonra çalışmaya başlamak zorunda kaldım. Suriye’deyken okula gidiyordum. Burada çalışmak önce zor geldi ama şimdi alıştım. Elimde imkan olsa okurdum. Ne zaman bilmiyorum ama inşallah Suriye’ye gideceğim. Hemşire olmak istiyorum”.

“Suriyeli kadınlar, cesur kadınlar”

İzmir, kısa bir süre öncesine kadar Suriyeli göçmenler için Avrupa’ya geçiş kapısıydı. Bazıları bu kapıdan geçebildi, ama birçok göçmen de Ege’nin sularında can verdi. Şimdi İzmir’deki Suriyeli göçmenlerin sayısı resmi rakamlara göre 150 bine yaklaşıyor. Bunların önemli bir kısmı da İzmir’i artık bundan sonra yaşayacakları yer olarak görüyor.

Dört yıl önce iki çocuğuyla birlikte Türkiye’ye gelen İntisar Derviş Suriye’de olduğu gibi Türkiye’de de öğretmenlik yapıyor. Suriyeli öğrencilere yönelik Geçici Eğitim Merkezi’nde çalışıyor. Türk vatandaşlığı aldığı için çok mutlu. Yaşadığı bütün zorluklara rağmen mücadele azmini kaybetmeyenlerden: “Suriyeli kadınların durumu gerçekten çok zor. Hem evin işlerini yapmak zorunda hem çocuklara bakması gerekiyor. Hem de çalışıp para kazanması gerekiyor.

XS
SM
MD
LG