Ülkelerindeki iç savaş sonrası kaçarak Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan Suriyeli mültecilerin değişen yaşam şartları, birçok zorluğu da beraberinde getiriyor.
Mülteci Derneği’nden alınan verilere göre Türkiye’deki kayıtlı Suriyeli sayısı 5 Eylül 2019 tarihi itibarıyla bir önceki aya göre 8 bin 500 kişi artarak toplam 3 milyon 658 bin 250 kişi oldu. Bu kişilerin 1 milyon 982 bin 443’ü erkeklerden, 1 milyon 675 bin 807’si ise kadınlardan oluşurken, bu sayının 1 milyon 705 bin 288’ini çocuklar oluşturuyor.
Ülkelerinde savaş öncesi varlık içinde ve yaşam kaliteleri yüksek bir biçimde olan Suriyeliler, başka ülkelere sığınmak zorunda kaldıklarında, hayatlarında yokluk ve sefalet baş gösterirken, çocukları ise birçok haklarından mahrum kalıyor.
Suriye’den 5 yıl önce kaçarak Türkiye’ye sığınan Kobanili aileler, bir süre Suruç’taki mülteci kampında kaldıktan sonra Gaziantep’in Nurdağı ilçesi kırsalında çadır kurup mevsimlik işçi olup yaşamlarını sürdürmeye başladılar. Gastronomi kenti Gaziantep’in damak tatlarından olan acı biber hasadını yapan ailelerde en çok sıkıntıyı ise eğitimlerine devam edemeyen çocuklar yaşıyor.
“Savaş bugün bitse, yarın ülkemize döneriz"
Ailecek çalıştıklarını yine de geçinemediklerini ifade eden, 62 yaşındaki Suriyeli İso Muhammed, “Biz Suriye’nin Kobane bölgesinden savaş sonrası kaçarak buraya geldik. Burada biber ayıklıyoruz. Daha önce ekerek, kazmasını yaptığımız biberleri tarladan toplayıp buraya getirerek çöplerinden ayırıp seriyoruz. Suriye’de yaşarken ailem çalışmazdı, ben tek başıma duvar örme işinde çalışırdım. Burada ise ailecek çalışıyoruz ama Suriye’deki kadar para kazanamıyoruz. Burada her şey çok pahalı ama çocuklarıma yemek vermek zorundayım. Sabah saat 6’da başlayan mesaimiz akşam 17.00’da biter. Bir kişinin 11 saatlik çalışmasının karşılığı ise yalnız 50 lira. Savaş bugün bitse yarın ülkemize döneriz. Hayatta şansımız kötü ülkemizde savaş çıktı biz de rezil olduk’’ ifadelerini kullandı.
“Mülteci kampından ayrılıp mevsimlik işçi olduk’’
Suriye’den geldiklerinde ilk olarak kampa yerleştiklerini belirten 60 yaşındaki Salih Abdullah, yılın 8 ayı mevsimlik işlerde çalıştıklarını söyleyerek ‘’Suriye’nin Kobane bölgesindenim. Savaş sonrası Türkiye’ye sığındıktan sonra ilk önce mülteci kampına yerleştik. Bir süre sonra iş mevsiminde izinli olarak kamptan ayrılıp böyle mevsimlik işler yapmaya başladık. Mersin, Malatya, Antep, nerede iş olursa her yıl oralara giderek ailecek çalışıyoruz. Bu iki çocuğum 9’uncu sınıfa geçtiler. 15 Eylülde okul açıldı ama biz burada çalışmak zorunda olduğumuz için çocuklarımı şimdi okula gönderemiyorum. Başımızdaki sorumlu kişi bana ‘biberlerin otlarını temizlediniz, biberlerin hasadın da yapmadan sizi gönderemem, paranızı veremem ‘ diyor. Ne yapacağımı şaşırdım. Gerekirse 1-2 bin liramı kessinler ama yeterki bizi bıraksın, çocuklarımı okula yetiştireyim diyorum. Oğlum Türkçe, Kürtçe, Arapça ve İngilizce biliyor. Her ikisi de çok zeki ama şu anda çocuklarımı okula gönderemiyorum diye içime ateş düşüyor’’ şeklinde konuştu.
“Tek isteğim çocuklarımı okutabilmek’’
Suriye’de varlıklı bir aile olduklarını ifade eden Salih, şimdi çocuklarını okutamadığı için kahrolduğunu belirterek, “Ülkemde biçer makinem vardı, traktörüm, arazilerim vardı. Çocuklarım demircilik yapardı. Böyle mevsimlik işlerin nasıl yapıldığını bile bilmezdik. Buraya geldik, yokluktan ne iş olsa yapıyoruz ekmek parası için mecburuz. Mesela 70 liralık bir iş için bize 20 lira verseler bile yaparız, çünkü mecburuz. Bugün ülkemdeki savaş bitsin hemen dönmek isterim. Şu anda tek isteğim çocuklarımı okutabilmek. Başka hiç bir şey beni üzmez, utanmam, bu yaşımda çalışırım ve onları okuturum’ ’diye konuştu.
Salih Abdullah’ın oğlu Ali ise, okulunun başladığını ama biber işinde çalışmak zorunda olduğu için işe gidemediğini ifade ederek, hem Kürtçe hem İngilizce okuluna gitmek istediğini dile getirdi.