Birleşmiş Milletler rakamlarına göre 30 binin üzerinde Suriyeli Lübnan’a mülteci başvurusu yaptı. Lübnan’ın Trablus kentinden bildiren Amerika’nın Sesi muhabiri Margaret Besheer, bu mültecilerin çoğunun yasadışı kaçakçılar yardımıyla sınırı geçtiğine dikkati çekiyor.
Ümmü Şakir, Humus’un Baba Emr semtindeki Suriye ordu üssünde çalışıyormuş. Cuma namazı çıkışında hükümet aleyhtarı gösteri düzenleyenlerin askerler tarafından nasıl öldürüldüğüne tanık olmuş: “Gözümüzün önünde cinayet işleniyordu. Camiden çıkarken göstericilere rastgele ateş açıldığını gördük. Askerler evlere baskın düzenliyor, çalacak bir şey bulamadıklarında o evi ya yakıyor, ya da sahibini öldürüyorlardı.”
Ümmü Şakir, bu yüzden dört çocuğunu alıp Humus’u terketmiş, birkaç ay başka bir yerde yaşamış. Geçen ay çocuklarından biri şarapnelle yaralanınca, sınırdan gizlice Lübnan’a geçmeye karar vermiş: “Özgür Suriye Ordusu kaçmama yardım etti. Tarlaları aşıp sınırı geçtik. Direnişçiler çocuklarımı korudu.”
İsyancılar Ümmü Şakir’i sınırdan kaçırırken para almamış. Ancak Ebu İskender gibiler, ailelerini sınırdan geçirmesi için kaçakçılara astronomik rakamlar ödemiş. Kaçakçılık işini eylemciler, isyancılar ve işadamlarından oluşan gevşek bir yapılanma sürdürüyor.
Ebu İskender, “Yetkililere rüşvet verdim ve ailemi sınırdan geçirdim. Normalde Hama ve Trablus arası 2 buçuk saattir. Ama mevcut şartlarda eşimi sınırdan kaçırmak 12 saat sürdü," diyor.
Ebu İskender, ailesini Lübnan’a kaçırmak için 400 dolar ödemiş. Bu parayı kazanması için iki ay çalışması gerekiyor. Şimdiyse Trablus’un bu yoksul semtinde tek odalı bir daireye sıkışmış durumdalar.
Olaylardan önce iyi bir hayatı olduğunu belirten Ebu İskender, Suriye hükümetinin halkına kötü muamele ettiğini söylüyor: “Allah’tan maddi durumum iyi. İki katlı bir evim, bir arabam, bir dükkanım var. Bir deponun müdürlüğünü de yapıyordum. Ama hükümetin halka zulmettiğini gördüm. Eğer bir şey yapmak istiyorsanız, devlette bir tanıdığınız olmalı.”
Suriye’de çatışmalar arttıkça Birleşmiş Milletler mülteci örgütü de, daha fazla kişinin ülkeden kaçmasından kaygı duyuyor. Bu durumun da kaçakçı faaliyetlerini arttırmasından korkuluyor.
Ümmü Şakir, Humus’un Baba Emr semtindeki Suriye ordu üssünde çalışıyormuş. Cuma namazı çıkışında hükümet aleyhtarı gösteri düzenleyenlerin askerler tarafından nasıl öldürüldüğüne tanık olmuş: “Gözümüzün önünde cinayet işleniyordu. Camiden çıkarken göstericilere rastgele ateş açıldığını gördük. Askerler evlere baskın düzenliyor, çalacak bir şey bulamadıklarında o evi ya yakıyor, ya da sahibini öldürüyorlardı.”
Ümmü Şakir, bu yüzden dört çocuğunu alıp Humus’u terketmiş, birkaç ay başka bir yerde yaşamış. Geçen ay çocuklarından biri şarapnelle yaralanınca, sınırdan gizlice Lübnan’a geçmeye karar vermiş: “Özgür Suriye Ordusu kaçmama yardım etti. Tarlaları aşıp sınırı geçtik. Direnişçiler çocuklarımı korudu.”
İsyancılar Ümmü Şakir’i sınırdan kaçırırken para almamış. Ancak Ebu İskender gibiler, ailelerini sınırdan geçirmesi için kaçakçılara astronomik rakamlar ödemiş. Kaçakçılık işini eylemciler, isyancılar ve işadamlarından oluşan gevşek bir yapılanma sürdürüyor.
Ebu İskender, “Yetkililere rüşvet verdim ve ailemi sınırdan geçirdim. Normalde Hama ve Trablus arası 2 buçuk saattir. Ama mevcut şartlarda eşimi sınırdan kaçırmak 12 saat sürdü," diyor.
Ebu İskender, ailesini Lübnan’a kaçırmak için 400 dolar ödemiş. Bu parayı kazanması için iki ay çalışması gerekiyor. Şimdiyse Trablus’un bu yoksul semtinde tek odalı bir daireye sıkışmış durumdalar.
Olaylardan önce iyi bir hayatı olduğunu belirten Ebu İskender, Suriye hükümetinin halkına kötü muamele ettiğini söylüyor: “Allah’tan maddi durumum iyi. İki katlı bir evim, bir arabam, bir dükkanım var. Bir deponun müdürlüğünü de yapıyordum. Ama hükümetin halka zulmettiğini gördüm. Eğer bir şey yapmak istiyorsanız, devlette bir tanıdığınız olmalı.”
Suriye’de çatışmalar arttıkça Birleşmiş Milletler mülteci örgütü de, daha fazla kişinin ülkeden kaçmasından kaygı duyuyor. Bu durumun da kaçakçı faaliyetlerini arttırmasından korkuluyor.