WASHINGTON —
Suriye’de, Irak ve Libya örneklerinde olduğu gibi uçuşa yasak bölge oluşturmanın, uluslararası kamuoyunun büyük bölümünün birleştiği Esat rejimine son verilmesi konusunda etkileri, başkent Washington’da tartışıldı. Uzmanlar, son olarak Beyaz Saray’dan “uçuşa yasak bölge dahil tüm seçenekler masada” açıklamasının geldiği konuyu değerlendirdi.
Suriye’de uçuşa yasak bölge ilan edilmesi Suriye’deki mevcut durumu kontrol alma konusunda ne kadar etkili olabilir? Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Obama-Erdoğan görüşmesinde de gündeme gelen bu konuyu bu kez bölge uzmanları başkent Washington’daki Uluslararası Barış Enstitüsü’nde masaya yatırdı.
Uçuşa yasak bölge, askerden arındırılmış bölgenin hava sahası için uygulanan versiyonu. Başkanlık sarayları, parlamento binaları ve nükleer tesisler gibi stratejik öneme sahip bölgelerde uygulanıyor. Uluslararası boyutlara varan iç savaş ve ayaklanma gibi durumlarda da uçuşa yasak bölge uygulamasına gidildi. Bosna Hersek, Irak ve Libya, örneklerden bazıları. Uzmanlar Suriye’deki koşulların bu bölgelerden çok farklı olduğunu vurguluyor.
Frederic Homs, "Bu noktada yaşanabilecekleri güzel göstermeye lüzum yok. Eğer savaşa girmeye karar verirse Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin devletlerin iç işlerine karışılmayacağını belirten 7. Maddesine aykırı davranmış olacağız. 51. Maddede yer alan kendini savunma hakkı konusunda da bir gerekçe ortaya koyamayacağız," şeklinde konuştu.
Uçuşa yasak bölge konusunda uluslararası toplumun bir karara vararak, bu kararı hayata geçirmesi bugünkü şartlarda çok zor görünüyor. İstikrarlı bir Suriye yaratmak için, bölgedeki mezhep savaşlarına da son vermek önemli koşullardan. Joseph Holliday Savaş Çalışmaları Enstitüsü uzmanlarından.
Joseph Holliday, "Şu iki yaklaşım arasındaki ayrımı yapmak gerekir. İsyancıları silahlandırmak gibi daha üstü kapalı bir yaklaşım, rejim psikolojisi üzerinde çok etkili olmayacaktır. Eğer amaçlanan rejimin hesaplarını değiştirmekse, uçuşa yasak bölge ya da ülkeyi ablukaya almak gibi daha ileri yaklaşımların yararlı olacağı bir gerçektir," dıyor.
Geçtiğimiz Eylül ayına kadar Dışişleri Bakanlığının Suriye Özel Temsilciliğini yapan tecrübeli diplomat Frederic Homs, Suriye’de iki yılı aşkın süredir devam eden iç savaşta İran ve Hizbullah varlığına dikkat çekti. Homs, uçuşa yasak bölge oluşturmanın Amerika’nın savaşa gireceği anlamına geldiğihe dikkat çekti: "İran, Hizbullah ve tabii ki Rusya, Esat rejiminin zafere ulaşması konusuna kendilerini adamış durumdalar. Bence bu noktada kendimize şunu sormalıyız. Suriye’nin bu üç faktörle kazandığı bir zafer, bizim için kabul edilir bir durum mu, yoksa istikrarı bozan sonuçlar mı doğuracak? Şimdikine göre askeri gücü azalmış ya da iyice zayıflatılmış bir rejim güçlü olamayacaktır elbette ancak bu İran ve Hizbullah’ın kazanmakta kararlı olduğu bir savaş. Bunu unutmamak lazım."
Frederic Homs, Haziran’da Rusya ve Amerika’nın girişimiyle gerçeleşecek ve hem Suriye muhalefeti hem de Esat rejimini biraraya getirerek Suriye’yi barış ve diplomasi yoluyla istikrara kavuşturmayı hedefleyen 2. Cenevre Konferansı konusunda umutsuz olduğunu vurguladı: "Beşar Esat, Cenevre sürecinde hiç bir şekilde yer almayacaktır. Bu şu anlama gelir, aile rejimi sona erecek ve yerini tarafların karşılıklı rızasıyla oluşturulmuş bir yönetime bırakacak."
Suriye’de uçuşa yasak bölge ilan edilmesinin karmaşıklığının ve zorluklarının altını çizen Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi uzmanlarından Jon Alterman, Obama-Erdoğan görüşmesinde bu konunun gündeme gelmemesini eleştirdi: "Türkiye uçuşa yasak bölge konusuna hem destek veriyor hem de aktif bir rol almak istiyor. Ancak Başbakan Erdoğan bir kaç hafta önce Washington’a geldiğinde bizim bildiğimiz, gündemindeki en kilit başlıklardan birinin Suriye’de uçuşa yasak bir bölge oluşturulması gerektiğiydi. Ancak Erdoğan görüşme sonrası yaptığı açıklamada Birleşmiş Milletler kararlarına dikkat çekti. Bence bu tuhaftı çünkü Güvenlik Konseyi’nin bu duruma Çin ve Rusya’nın muhalefetinden dolayı karşı olduğu aşikar."
Bu gelişmeler yaşanırken, Obama Yönetiminin, Savunma Bakanlığı’ndan Suriye’de bir “uçuşa yasak bölge” oluşturulması için plan hazırlamasını istediği yönündeki haber üzerine açıklama yapıldı ve Pentagon Sözcüsü Dave Lapan, “yeni bir planlama çabası olmadığını” söyledi.
Uzmanların pek çok başlık arasında birleştiği tek bir ortak nokta var. O da Rusya’nın Suriye’ye uçaksavar füzesi göndereceğini açıklamasından sonra uçuşa yasak bölge oluşturulması konusunun tehlikeye girebileceği gerçeği.
Suriye’de uçuşa yasak bölge ilan edilmesi Suriye’deki mevcut durumu kontrol alma konusunda ne kadar etkili olabilir? Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Obama-Erdoğan görüşmesinde de gündeme gelen bu konuyu bu kez bölge uzmanları başkent Washington’daki Uluslararası Barış Enstitüsü’nde masaya yatırdı.
Uçuşa yasak bölge, askerden arındırılmış bölgenin hava sahası için uygulanan versiyonu. Başkanlık sarayları, parlamento binaları ve nükleer tesisler gibi stratejik öneme sahip bölgelerde uygulanıyor. Uluslararası boyutlara varan iç savaş ve ayaklanma gibi durumlarda da uçuşa yasak bölge uygulamasına gidildi. Bosna Hersek, Irak ve Libya, örneklerden bazıları. Uzmanlar Suriye’deki koşulların bu bölgelerden çok farklı olduğunu vurguluyor.
Frederic Homs, "Bu noktada yaşanabilecekleri güzel göstermeye lüzum yok. Eğer savaşa girmeye karar verirse Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin devletlerin iç işlerine karışılmayacağını belirten 7. Maddesine aykırı davranmış olacağız. 51. Maddede yer alan kendini savunma hakkı konusunda da bir gerekçe ortaya koyamayacağız," şeklinde konuştu.
Uçuşa yasak bölge konusunda uluslararası toplumun bir karara vararak, bu kararı hayata geçirmesi bugünkü şartlarda çok zor görünüyor. İstikrarlı bir Suriye yaratmak için, bölgedeki mezhep savaşlarına da son vermek önemli koşullardan. Joseph Holliday Savaş Çalışmaları Enstitüsü uzmanlarından.
Joseph Holliday, "Şu iki yaklaşım arasındaki ayrımı yapmak gerekir. İsyancıları silahlandırmak gibi daha üstü kapalı bir yaklaşım, rejim psikolojisi üzerinde çok etkili olmayacaktır. Eğer amaçlanan rejimin hesaplarını değiştirmekse, uçuşa yasak bölge ya da ülkeyi ablukaya almak gibi daha ileri yaklaşımların yararlı olacağı bir gerçektir," dıyor.
Geçtiğimiz Eylül ayına kadar Dışişleri Bakanlığının Suriye Özel Temsilciliğini yapan tecrübeli diplomat Frederic Homs, Suriye’de iki yılı aşkın süredir devam eden iç savaşta İran ve Hizbullah varlığına dikkat çekti. Homs, uçuşa yasak bölge oluşturmanın Amerika’nın savaşa gireceği anlamına geldiğihe dikkat çekti: "İran, Hizbullah ve tabii ki Rusya, Esat rejiminin zafere ulaşması konusuna kendilerini adamış durumdalar. Bence bu noktada kendimize şunu sormalıyız. Suriye’nin bu üç faktörle kazandığı bir zafer, bizim için kabul edilir bir durum mu, yoksa istikrarı bozan sonuçlar mı doğuracak? Şimdikine göre askeri gücü azalmış ya da iyice zayıflatılmış bir rejim güçlü olamayacaktır elbette ancak bu İran ve Hizbullah’ın kazanmakta kararlı olduğu bir savaş. Bunu unutmamak lazım."
Frederic Homs, Haziran’da Rusya ve Amerika’nın girişimiyle gerçeleşecek ve hem Suriye muhalefeti hem de Esat rejimini biraraya getirerek Suriye’yi barış ve diplomasi yoluyla istikrara kavuşturmayı hedefleyen 2. Cenevre Konferansı konusunda umutsuz olduğunu vurguladı: "Beşar Esat, Cenevre sürecinde hiç bir şekilde yer almayacaktır. Bu şu anlama gelir, aile rejimi sona erecek ve yerini tarafların karşılıklı rızasıyla oluşturulmuş bir yönetime bırakacak."
Suriye’de uçuşa yasak bölge ilan edilmesinin karmaşıklığının ve zorluklarının altını çizen Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi uzmanlarından Jon Alterman, Obama-Erdoğan görüşmesinde bu konunun gündeme gelmemesini eleştirdi: "Türkiye uçuşa yasak bölge konusuna hem destek veriyor hem de aktif bir rol almak istiyor. Ancak Başbakan Erdoğan bir kaç hafta önce Washington’a geldiğinde bizim bildiğimiz, gündemindeki en kilit başlıklardan birinin Suriye’de uçuşa yasak bir bölge oluşturulması gerektiğiydi. Ancak Erdoğan görüşme sonrası yaptığı açıklamada Birleşmiş Milletler kararlarına dikkat çekti. Bence bu tuhaftı çünkü Güvenlik Konseyi’nin bu duruma Çin ve Rusya’nın muhalefetinden dolayı karşı olduğu aşikar."
Bu gelişmeler yaşanırken, Obama Yönetiminin, Savunma Bakanlığı’ndan Suriye’de bir “uçuşa yasak bölge” oluşturulması için plan hazırlamasını istediği yönündeki haber üzerine açıklama yapıldı ve Pentagon Sözcüsü Dave Lapan, “yeni bir planlama çabası olmadığını” söyledi.
Uzmanların pek çok başlık arasında birleştiği tek bir ortak nokta var. O da Rusya’nın Suriye’ye uçaksavar füzesi göndereceğini açıklamasından sonra uçuşa yasak bölge oluşturulması konusunun tehlikeye girebileceği gerçeği.