Suriye’de iç savaş sırasında işlenen insan hakları ihlallerini ve işkence vakalarını anlatan “Bringing Assad to Justice” (Esat’ı Adalet Karşısına Çıkarmak’) adlı belgesel yayına girdi. Amerika’nın Sesi’nden Sirwan Kajjo, bu ihlallerin belgelenmesi ve ortaya çıkarılmasında medyanın rolünü belgeselin yönetmeniyle konuştu.
Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütleri, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat’ı ülkede iç savaşın yaşandığı yıllarda çok sayıda suç işlemekle itham ediyor. Bombalı saldırılar, kimyasal silah kullanıldığına ilişkin suçlamalar, işkence ve katliamlar bunlar arasında.
“Bringing Assad To Justice” (Esat’ı Adalet Karşısına Çıkarmak) adlı belgesel, Suriye’de işlenen bu suçlara ilişkin delil toplanmasını ve adalet önünde hesap verilmesini sağlamak üzere medya ve sivil halkın gösterdiği çabaları öne çıkarıyor.
Skype aracılığıyla Amerika’nın Sesi’nden Sirwan Kajjo’nun sorularını yanıtlayan belgeselin yönetmeni Ronan Tynan, “İnsanların Suriye’nin dünyadaki en büyük suç mahallerinden biri olduğunun; insanların ortadan kaybolmaya devam ettiğinin; işkencenin sistematik olduğunun; yüzbinlerce kişinin de bu korkunç suçların yanı sıra keyfi katliamların kurbanı olduğunun farkına varmalarının sağlanması gerekiyor” dedi.
Gazetecileri Koruma Komitesi’ne göre Suriye, medyaya yönelik saldırılarda adaletin sağlanması konusunda en kötü ülkelerden biri. Amerikalı savaş muhabiri Marie Colvin ve Fransız foto-muhabir Remi Ochlik, Suriye’de gazetecilere yönelik saldırıların kurbanları arasında yer alıyor. Marie Colvin ve Remi Ochlik 2012 yılında Suriye güçlerinin Humus’taki geçici medya merkezini bombalaması sonucu hayatını kaybetmiş, İngiliz foto-muhabiri Paul Conroy da ağır yaralanmıştı.
Paul Conroy Suriye daha tehlikeli bir ülke haline gelirken yerel medyanın oynadığı rolün bilincindeydi.
Amerika’nın Sesi’ne Skype aracılığıyla konuşan Conroy, “Suriye özellikle IŞİD’in ortaya çıkmasının ardından Batılı gazetecilerin girmesinin gittikçe zorlaştığı bir yer haline geldi. Ancak Marie’nin öldürülmesi neredeyse bir dönüm noktası oldu. Onun ölümünden sonra, kendileri de ölerek ya da ortadan kaybolarak ağır bir bedel ödeyen yerel gazetecilere bel bağlamak zorunda kaldık” diyor.
Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat savaş suçu iddialarını reddediyor. Ancak 2019 yılında ABD’de bir mahkeme Marie Colvin’in ölümünden sorumlu tuttuğu Suriye hükümetinin 300 milyon dolar tazminat ödemesi gerektiğine hükmetti. Hem Suriyeli hem de batılı gazetecilerin topladığı deliller davaya konu oldu.
Yönetmen Ronan Tynan, belgeselde kullanılan arşiv görüntülerin çoğunun Conroy ve Suriye’deki yurttaş gazeteciler tarafından çekildiğini belirterek, “Bu insanlar yalnızca medya çalışanları değil aynı zamanda kelimenin tam anlamıyla insan hakları savunucuları. Onlar olmasaydı Suriye’de insanlığa karşı işlenen suçlara ilişkin bugün sahip olduğumuz deliller olmazdı” diyor.
Suriyeliler savaşın kurbanları için adaletin yerini bulmasını talep ederken, yapımcılar bu belgeselin ve topladıkları delillerin sorumluların hesap vermesini sağlamasını umuyor.