Erişilebilirlik

Suriye ve Türkiye'den Çocukların Hayalleri Kitap Oldu


Suriye’deki iç savaşta on binlerce kişi yaşamını yitirirken milyonlarca Suriyeli de başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Savaştan en etkilenenler ise kadın ve çocuklar oldu.

Suriye ve Türkiye'den Çocukların Hayalleri Kitap Oldu
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:07:12 0:00

Gaziantep’te yürütülen bir proje kapsamında biraraya getirilen Türkiye ve Suriye'den 40 çocuğun 6 ay süren atölye çalışmaları sonucunda ortaya çıkardığı ortak hikaye kitaplaştırıldı. Farklı ülkelerden çocukların birlikte çalışarak çok güzel bir eser oluşturulabileceğini çocuklara ve tüm dünyaya göstermeyi amaçlayan proje sonucunda Türkçe ve Arapça yazılan kitaba ‘Gökçe’ ismi verildi.

Goethe Enstitüsü, Hollanda Büyükelçiliği, İstanbul İsveç Başkonsolosluğu, Fransız Kültür Merkezi, İstanbul Kültür Sanat Vakfı ve Anadolu Kültür'ün yürüttüğü "Kültür İçin Alan Programı" kapsamında eğitimci Aslı Gökgöz koordinatörlüğünde hayata geçirilen 'Ortak Hikaye Projesi' kapsamında Türkiyeli ve Suriyeli çocuklar hayallerini hem yazarak hem de çizerek “Gökçe” adlı kitapta buluşturdu.

Proje koordinatörü Aslı Gökgöz
Proje koordinatörü Aslı Gökgöz

VOA Türkçe’ye konuşan çocuklar, dahil oldukları bu proje sayesinde özgüvenlerinin arttığını ve hayata bakış açılarının değiştiğini ifade etti. Proje koordinatörü Aslı Gökgöz de, “Çocukların yaşama devam ederken ne hissettiklerini anlamak ve birbirlerinin hissettiklerine dokunabilmesi bizim için önemliydi. Çocukların kaleminden çıkan ortak hikaye belki başka hikayelere de ilham olur. İnsanların bu ortaklığı görmesi, aynı zamanda bütün çocukların eşit, adil bir şekilde yaşayacağı bir dünyayı belki mümkün kılabilir’’ dedi.

"Ortak Hikaye bir fidan gibi büyüdü"

Projede görev alan çocukların farklı ülkelerden olmasına rağmen aynı düşünceler etrafında birleştiğini ifade eden kitabın çizerlerinden 8 yaşındaki Ege Mai, “Bu bir yarışma değil, çocukların kendi cümlelerini özgürce ifade edebilme haklarını onlara sunan bir proje. Bazı çocuklar çevrimiçi derslerde kendilerini kamera karşısında özgürce ifade edemiyorlar. Kameralarını kapatıyorlar. Sadece öğretmen onlara söz hakkı verdiğinde konuşuyorlar. Bu durum onları biraz kısıtlıyor. Ama bu projede kendilerini özgürce ifade edebileceklerini bildikleri için rahatlardı ve güzel bir proje oldu. Bu projede hem Suriyeli ve Türkiyeli çocuklar bir aradaydı. Bu da herkesin farklı ama aynı olduğunu vurguladı. Proje süresince bu çocuklarla birlikte çalışarak ortaya birlikte bir eser koyduk. Süreç çok da zor değildi. Ben Gökçe kitabının çizerleri arasındaydım. Çevirmenlerle çalıştık. Onlara anadilinde aktardı herkes cümlelerini ve böylece Ortak Hikaye şekillendi, bir fidan gibi büyüdü’’ dedi.

"Yetişkinler çocuklara ayrımcılığı öğretmemeliler"

İnsanlar arasındaki ayrımcılığı yetişkinlerin çocuklara aktardığına dikkat çeken Ege Mai, “Yetişkinler çocuklara ayrımcılığı öğretmemeliler. Yeni nesil ayrımcı bir şekilde büyümemeli. Çünkü bu durumlar yüzünden ayrımcı projeler de ortaya çıkmaya devam ediyor. Tıpkı tarlalara zarar veren bitkiler gibi. Ağaç gibi büyüyen güzel projelere zarar vermeye devam ediyorlar. Savaş kesinlikle kötü bir şey. Bazıları savaşın iyi bir şey olduğunu, savaşlar sonunda toprak kazanıldığını düşünüyorlar ama bu şekilde bir sürü insanın ölümüne sebep oluyorlar. Suriye’de savaş çıktığından beri, göçmenler Türkiye’ye geliyor. Bu projede o göçmen çocuklardan da vardı. Birlikte çok güzel bir eser ortaya çıkardık. Bence savaşlar olmamalı, barış olmalı ve bu çocuklar yurtlarından olmamalılar’’ ifadelerini kullandı.

"Farklı ülkelerden çocuklar olarak güzel işler yapabileceğimizi herkese gösterdik"

Projede görev alan çocuklardan biri olan ve Suriye’nin Halep şehrinde dünyaya gelen 12 yaşındaki Mariam Nasser, “Bu proje çağrısını öğretmenim aracılığıyla öğrendim. Hemen başvuru yaptım, çünkü ben de böyle bir projede yer almak istiyordum. Daha sonra Aslı hocamızla birlikte birçok atölye çalışması yaptık. Bu atölyeler bizim hem hayal gücümüzü geliştirdi hem de kalemimizi geliştirdi. Bu süreçte birçok hikaye yazarak resimler çizdik. Kitabı yazarken de her bir arkadaşımız bir cümle yazıyordu, diğeri ise kaldığı yerden hikayeyi devam ettiriyordu. Daha sonra da o hikayelere uygun resimleri çizdik ve bu kitap ortaya çıktı. Bu proje sayesinde Türk ya da Arap hiç fark etmeden biraraya gelip çok güzel işler yapabileceğini de herkese göstermiş olduk. Farklı ülkelerden de olsak hepimiz aynı gökyüzünün altında olduğumuz için kitabın adını da ‘Gökçe’ koyduk“ diye konuştu.

"Amacımız çocukların 'farklı ama aynı' olduklarını hissetmeleriydi"

Bütün çocukların eşit olduğunu hem çocuklara hem de büyüklere hissettirmek amacıyla başladıkları projenin amacına ulaştığını vurgulayan Ortak Hikaye Proje Koordinatörü Aslı Gökgöz, “Çocuk edebiyatı alanında çalıştığım için çocuklarla birlikte bir proje yürütmek istedim. Çocuk edebiyatının bu iyileştirici, dönüştürücü ve keşfettirici etkisini başka çocuklarla buluşturmak istedim. Çocuk kitaplarıyla içli dışlı olmak o dünyanın içerisinde yol almak gerçekten çok iyiydi. O dönem pek çok çevrimiçi atölyeye katıldık. Pandemiye rağmen başka çocuklarla çevrimiçi platformda biraraya gelebiliyor olmayı bir fırsat olarak düşünerek bu anlamda yapabileceğimiz bir şey olabileceği kanaatine vardım. Projeyi başvuru aşamasında açık çağrı ile duyurduğumuzda amaçladığımız şey bunun bir yetenek ya da başarı yarışması olmadığıydı. Bu anlamda okumaya yazmaya istekli ve hayal kurmaktan hoşlanan çocukların biraraya gelmesiydi amacımız. Aynı zamanda çocukların farklı ama aynı olduklarını hissetmeleriydi. Gaziantep’te yaşayan ve Gaziantep’in o heterojen kimliğini taşıyan pek çok farklı çocuk bir araya gelsin ki birbirlerinin farklı ama aynı olduklarını, farklı ama eşit olduğunu fark etsinler ve başkalarına da fark ettirsinler istedik. Bu anlamda çocukların etnik kökenlerinin ne olduğunun önemli olmaksızın, aslında yazmak ve çizmek istiyorlarsa her birinin ortak bir hayal, ortak bir hikaye etrafında bir araya gelebileceklerini görmek ve göstermek istedik’’ ifadelerini kullandı.

Savaşlar sonunda insanların yerinden edilmelerinin çocukların zihinlerinde onarılmayacak hasarlara yol açtığını belirten Gökgöz, sözlerine şöyle devam etti:

“Yerinden edilmek, göç etmek zorunda kalmak özellikle çocuk dünyasında belki de onarılamayacak tarifi olmaz bir etkiye neden oluyor. Bu maalesef pek çok çocuğun maruz kaldığı bir hikaye. Bu anlamda çocukların yaşama devam ederken ne hissettiklerini anlamak ve birbirlerinin hissettiklerine dokunabilmesi bizim için önemliydi. Çocukların kaleminden çıkan ortak hikaye belki başka hikayelere de ilham olur. İnsanların bu ortaklığı görmesi, aynı zamanda bütün çocukların eşit, adil bir şekilde yaşayacağı bir dünyayı belki mümkün kılabilir.’’

XS
SM
MD
LG