TBMM’de yapılan haftalık grup toplantılarına bugün, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin“erken seçim” çıkışı damgasını vursa da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında devam eden polemiğin iyiden iyiye sertleştiği de dikkatlerden kaçmadı.
Geçtiğimiz hafta HDP’nin tutuklu bulunan bir önceki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın duruşmasını takip eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl’ün “siyasi tarihimizin en önemli savunmalarından biri” şeklindeki yorumunu sert dille eleştiren Erdoğan, ana muhalefet partisini “ana hıyanet partisi” olarak tanımladı.
Erdoğan: “CHP’nin gideceği yer Kandil olur”
Cumhurbaşkanı, “Terör örgütünün yandaşı partinin eski genel başkanını, bu partinin milletvekillerinden daha çok CHP milletvekilleri ziyaret etmiştir, bu da manidardır. Allah için bu neyin aşkıdır? 6-8 Ekim olaylarının faillerine yönelik bu teveccühün sırrı nedir? Biz işte bunun için, ana muhalefet partisi ‘ana hıyanet partisi’ oldu diyoruz. Terörist sevicilikten başka hiçbir vasfı bulunmayan bir partiye ve onun sabık genel başkanına gösterilen bu hayranlıkla CHP’nin gideceği yer, olsa olsa Kandil olur, başka bir yer olmaz” dedi.
“PKK’dan DHKP-C’ye varıncaya kadar hepsinin buralarla bağlantıları var”
Erdoğan, CHP ile terör arasında kurduğu bağı Kandil üzerinden PKK’yla sınır tutmadı, ana muhalefet partisinin FETÖ ve DHKP-C ile de iltisaklı olduğunu iddia etti: “CHP’nin başındaki bu zat, ‘parkayı ve postalı öğrenciliğimden beri giyiyorum’ demişti. Nihayet 40 yılda bir doğru bir söz etti. Biz de onu diyoruz zaten, siz teröristlerin giydiği parkayı ve postalı giyersiniz, biz Mehmetçiğin parkasını ve postalını giyeriz; aramızdaki fark bu. Nitekim bu partinin İstanbul İl Başkanının ve pek çok yöneticisinin geçmişten bugüne yaptıkları eylemlere bakıyoruz, hepsi bölücü örgütün borazanlığından ibaret. PKK’dan tut DHKP-C’ye varıncaya kadar hepsinin buralarla bağlantıları, iltisakları var. Daha da vahimi, ülkemizde FETÖ’sünden PKK’sına, DHKP-C’sine kadar ne kadar örgüt destekçisi varsa, hepsi de CHP eylemlerinde başı çekiyor.”
Kılıçdaroğlu: “Sen 6. Filo önünde secde ederken ben ülkenin bağımsızlığını savunuyordum”
Erdoğan’ın sözlerine partisinin grup toplantısında yanıt veren CHP lideri, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın geçmişte liderliğini yaptığı Milli Türk Talebe Birliği üyelerinin 1968 yılında Amerikan 6. Filosu’nu protesto eden solcu öğrencilere saldırdığı olaya göndermede bulunurken Erdoğan’ın oğullarının askere gitmediklerinin altını çizdi.
Kılıçdaroğlu, “Ben postalı da parkayı da 1968’lerde gittim. Sen 6. Filo’nun önünde secde ederken, ben ülkenin bağımsızlığını savunuyordum. Benim postala parkaya ihtiyacım yok. Ama benim kuşağım, genç Filistinliler’in yanına gitti. Bizim gencecik filizlerimizin mezarları Filistin topraklarıdır. Onun tek bildiği şey yeşil dolarlardır. Bana postal ve parka gönderecekmiş. Eğer elinde fazla varsa, oğluna ver, gönder askere. Ha yoksa, oğlum askerden yeni geldi, postalını ve parkasını senin askerlik yapmayan çocuklarına göndereceğim” dedi.
Kılıçdaroğlu: “Suriye sorununu bölge ülkeleri çözmeli”
ABD, İngiltere ve Fransa’nın Suriye’ye yaptığı füze saldırısını doğru bulmadığını yineleyen CHP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu olay karşısında takındığı tavra da tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu’na göre, Suriye’deki krizin çözümü için küresel güçlerin dışarıda kalması ve bölge ülkelerinin anlaşması gerekiyor: “Birbirlerini öldürenler Müslümanlar, ellerindeki silahların bir kısmı Amerika, bir kısmı Rusya’ya ait. Bölgenin yöneticileri, Türkiye, Suriye, Irak ve İran biraraya gelse, biz kendi sorunumuzu çözelim. Varsa bir sorun kendimiz çözelim. Neden onların baskısıyla onların taşeronluğunu yapalım. Bunu yine söyledim, yine söylüyorum. Ama Erdoğan tam tersini yapıyor, ‘biraz daha bombalayın’ diyor. Ölen kim? Masum insanlar. Masum insanların ölümünden zevk alanlara yönetici denmez, onların başka sorunları sağlık sorunları vardır.”
Erdoğan: “Suriye’de hem sahada hem masada olacağız”
Amerika, İngiltere ve Fransa tarafından Suriye’ye yapılan operasyonun bölgedeki krizin tüm dünyaya yayılma potansiyeli taşıdığını bir kez daha gözler önüne serdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ise gelişmelerin Türkiye’nin politikalarının doğruluğunu ispatladığı iddiasında:
“3. Dünya Savaşı senaryolarının güncellenmesine yol açan bu gelişme, Türkiye’nin Suriye politikasının doğruluğunu ifade etmiştir. Türkiye olarak, bu meselede asla geride duramayız, pasif kalamayız. Son yıllarda yaşadıklarımız bize, şayet biz terör örgütlerini inlerinde bulup yok etmezsek onların gelip Ankara’da, İstanbul’da eylem yapabileceklerini göstermiştir. Hem kendi güvenliğimiz hem Suriyeli kardeşlerimize huzurla yaşayabilecekleri yerler oluşturabilmek için sahadaki varlığımızı genişleterek sürdürmek mecburiyetindeyiz. İşte bu anlayışla, Suriye politikamızı daha genişleterek, daha derinleştirerek, hem sahada hem masada söz sahibi olarak yolumuza devam edeceğiz.”
Bahçeli: “Esad seçimle tasfiye edilmeli”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise ABD-İngiltere-Fransa’nın ortak operasyonunu eleştirirken Suriye liderinin seçimlerle devrilmesi gerektiğine işaret etti.
MHP lideri, “Kimyasal silahlardan çok ölüme sebep olan gelişmeler yaşanırken ABD, Fransa ve İngiltere’nin aklı neredeydi? Asıl niyetlerin başka olduğuna dair kanıtlar ortadadır. Üç ülkenin füze saldırısı bize göre insanlık vicdanına tercüman olamaz. Muhtemeldir ki ABD yönetimi müdahale öncesi Rusya’yı bilgilendirmiştir. Esad cezalandırılmalıdır ama bu uluslararası toplumun tam bir ittifakıyla sağlanmalıdır. Seçimler yoluyla Esad tasfiye edilmeli cinayetlerin bedeli ödetilmelidir” dedi.