Amerika’da başkanlık seçimlerinin yapıldığı her dönem, internetin rolü ve önemi de artıyor. 2012 yılında, Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım siteleri, siyasi iletişimin önemli araçları haline geldi. Amerika’nın sesi’nden Jeffrey Young, sosyal medyanın seçimlerdeki rolünü inceledi.
Geçmişte siyasi kampanyalar sırasında seçmenlere daha çok mitingler, konuşmalar ya da gazete ilanlarıyla ulaşılırdı. Radyo ve televizyonlar seçmenlere anında erişilmesini sağlardı. Bugün de siyasiler mesajlarını anı anına seçmenlere ulaştırabiliyor, ama bu ağırlıklı olarak sosyal medya yoluyla oluyor.
Siyasi kampanyalarda internetin rolü son 20 yılda önemli artış kaydetti. Adayların siyasi mesajlarının yayılmasında, bağış toplamada, seçmenlerin aktif katılımını sağlamada İnternet büyük rol oynadı.
2008’de Demokrat Parti başkan adayı Barack Obama, ekibiyle birlikte internetten daha önce hiçbir adayın yapmadığı kadar yararlandı. Siyasi iletişim stratejisi uzmanı Peter Fenn, bunun Obama’nın başarısında büyük rol oynadığını söylüyor: “Rakamlara bakarsanız müthiş sonuçlar görürsünüz. Obama kampanya süresince 4 milyon kişiden bağış topladı. Yani kendisine oy veren 17 kişiden biri kampanyasına bağışta bulundu. Bu Amerikan siyasetinde hiç olmamıştı. Üstelik Obama 16 milyon kişiye de elektronik postayla ulaşmayı başardı.”
2012 başkanlık seçimlerinde hem Başkan Obama, hem de Cumhuriyetçi Partili rakibi Mitt Romney için internet en önemli kampanya aracı. Facebook ve Twitter gibi sosyal medya araçları kampanya stratejisinde önemli yere sahip.
Mitt Romney’in Dijital Medya Direktörü Zac Moffat’a göre her bir sosyal medya aracı mesaj iletiminde farklı rollere sahip: “Bence Twitter şu ana kadar sahip olunabilecek en iyi, gerçek-zamanlı iletişim aracı. Twitter’da konuşmalar anında gerçekleşiyor. Facebook ise ‘önceki gece’ olanları anlatıyor. Geçmiş zamana değiniyor ve kullanıcılar onun üzerine yorum yapıyor. Ardından Google çıkıyor ve bu çılgınlığı bir yapı üzerine oturtuyor. Bir konuda neler konuşulduğuna yer veriyor.”
Sosyal medyanın bir yararı da seçmenlerin adayların yanlış açıklamalarına ya da ters düşülen durumlara anında tepki vermesini sağlaması. Politico gazetesi muhabiri Tony Romm’a göre bu tepki internette çığ gibi büyüyebiliyor: “Elinizde bir bilgi var ve bu bilgi oradan oraya dolaşıyor. Paylaşılıyor, tekrarlanıyor. Daha sonra yankıları ulaşıyor. Bunu Facebook’ta gördük. Kullanıcı bir adayın yaptıklarıyla ilgili haber olacak bir şeyi paylaşıyor. Sonra bu bilgi her yere dağılıyor, ertesi gün gazete manşetlerinde görüyorsunuz. Sosyal medyanın etkisi inanılmaz büyük.”
Siyasi strateji uzmanları, sosyal paylaşım sitelerinin görevinin, seçmenler hakkında bilgi toplama ve kampanyayı seçmenlerin karakterine göre kişiselleştirme olduğuna dikkati çekiyor. Buna göre aday seçmene daha yakın olmakla kalmıyor, sorunlarını anlayabilen, paylaşan ve çözmek isteyen bir dost haline geliyor. Uzmanlar bunu, bugünün ve geleceğin bir tür “perakende siyaseti” olarak niteliyor.
Geçmişte siyasi kampanyalar sırasında seçmenlere daha çok mitingler, konuşmalar ya da gazete ilanlarıyla ulaşılırdı. Radyo ve televizyonlar seçmenlere anında erişilmesini sağlardı. Bugün de siyasiler mesajlarını anı anına seçmenlere ulaştırabiliyor, ama bu ağırlıklı olarak sosyal medya yoluyla oluyor.
Siyasi kampanyalarda internetin rolü son 20 yılda önemli artış kaydetti. Adayların siyasi mesajlarının yayılmasında, bağış toplamada, seçmenlerin aktif katılımını sağlamada İnternet büyük rol oynadı.
2008’de Demokrat Parti başkan adayı Barack Obama, ekibiyle birlikte internetten daha önce hiçbir adayın yapmadığı kadar yararlandı. Siyasi iletişim stratejisi uzmanı Peter Fenn, bunun Obama’nın başarısında büyük rol oynadığını söylüyor: “Rakamlara bakarsanız müthiş sonuçlar görürsünüz. Obama kampanya süresince 4 milyon kişiden bağış topladı. Yani kendisine oy veren 17 kişiden biri kampanyasına bağışta bulundu. Bu Amerikan siyasetinde hiç olmamıştı. Üstelik Obama 16 milyon kişiye de elektronik postayla ulaşmayı başardı.”
2012 başkanlık seçimlerinde hem Başkan Obama, hem de Cumhuriyetçi Partili rakibi Mitt Romney için internet en önemli kampanya aracı. Facebook ve Twitter gibi sosyal medya araçları kampanya stratejisinde önemli yere sahip.
Mitt Romney’in Dijital Medya Direktörü Zac Moffat’a göre her bir sosyal medya aracı mesaj iletiminde farklı rollere sahip: “Bence Twitter şu ana kadar sahip olunabilecek en iyi, gerçek-zamanlı iletişim aracı. Twitter’da konuşmalar anında gerçekleşiyor. Facebook ise ‘önceki gece’ olanları anlatıyor. Geçmiş zamana değiniyor ve kullanıcılar onun üzerine yorum yapıyor. Ardından Google çıkıyor ve bu çılgınlığı bir yapı üzerine oturtuyor. Bir konuda neler konuşulduğuna yer veriyor.”
Sosyal medyanın bir yararı da seçmenlerin adayların yanlış açıklamalarına ya da ters düşülen durumlara anında tepki vermesini sağlaması. Politico gazetesi muhabiri Tony Romm’a göre bu tepki internette çığ gibi büyüyebiliyor: “Elinizde bir bilgi var ve bu bilgi oradan oraya dolaşıyor. Paylaşılıyor, tekrarlanıyor. Daha sonra yankıları ulaşıyor. Bunu Facebook’ta gördük. Kullanıcı bir adayın yaptıklarıyla ilgili haber olacak bir şeyi paylaşıyor. Sonra bu bilgi her yere dağılıyor, ertesi gün gazete manşetlerinde görüyorsunuz. Sosyal medyanın etkisi inanılmaz büyük.”
Siyasi strateji uzmanları, sosyal paylaşım sitelerinin görevinin, seçmenler hakkında bilgi toplama ve kampanyayı seçmenlerin karakterine göre kişiselleştirme olduğuna dikkati çekiyor. Buna göre aday seçmene daha yakın olmakla kalmıyor, sorunlarını anlayabilen, paylaşan ve çözmek isteyen bir dost haline geliyor. Uzmanlar bunu, bugünün ve geleceğin bir tür “perakende siyaseti” olarak niteliyor.