Seçim araştırmaları ya da kamuoyuna daha yaygın kullanılan ismiyle seçim anketleri, Türkiye’de her zaman çok tartışılır oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi kariyerinin ilk büyük zaferi olan 1994 yerel seçimlerinde rakiplerinden Zülfü Livaneli’nin oyunun yüksek gösterilmesi o dönem Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan AKP Genel Başkanı’nın bugün CHP milletvekili olan dönemin Anavatan Partisi adayı olan İlhan Kesici’nin önüne geçmesini sağladığı iddiası hep konuşuldu.
Bir başka dikkate değer anket sonucu ise bugünkü siyasi tablonun oluşmasının sağlayıcılarından biri olarak gösteriliyor.
Doçent Erdoğan: Seçim anketlerinin vebali oluyor
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Emre Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinde işadamı Cem Uzan’ın başkanlığını yaptığı Genç Parti’yi baraj üstü gören bir anket sonucuna işaret ediyor.
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Doçent Erdoğan, “Siz Genç Parti’nin barajı geçeceğini, DYP’nin barajı geçemeyeceğini söylerseniz insanlar DYP’den Genç Parti’ye oy kaydırırlar. Ne oldu? GP %7.24’le baraj altı kaldı, DYP 100 binlerle sayılacak bir oyla %9.52’yle baraj altı kaldı. DYP barajı geçseydi AK Parti %34 oyla %52’lik bir meclis sağlayamaz, daha denetlenebilir olurdu. İşte vebal bu. Bunun vebali vardır” diyor.
İbrahim Uslu: Bu seçim sürecinde kakofoni yaratıldı
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi, genelde seçim anketlerinin seçim sonuçları üzerinde etkisinin sınırlı olduğunun ancak bıçak sırtı durumlarda bu etkinin çok ciddi sonuçlar doğurduğunun altını çiziyor.
Türkiye’nin önde gelen araştırma şirketlerinden ANAR’ın genel müdürü İbrahim Uslu tam da bu nedenle son seçim araştırmalarını kamuoyuyla paylaşmayıp sadece abonelerine göndermekle yetindiklerini vurguluyor.
Amerika’nın Sesi’ne konuşan Uslu, “Bu seçimde çok sayıda anket açıklandı ve maalesef kakofoni yaratıldı. Bu süreçte birbiriyle çelişen çok sayıda araştırma yayınlandı. Her seçim döneminde adı yeni duyulan birçok anket şirketi ortaya çıkar ve yönlendirme yapmaya çalışırlar. Ama bu genelde çalışmaz. Çünkü ben anket sonuçlarının seçimlerdeki seçmen davranışı üzerinde etkisi çok kısıtlı olduğunu evvelce yaptığım araştırmalardan biliyorum. Benim yaptığım son iki araştırmada cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turda bitip bitmeyeceği konusunda yakın sonuçlar çıkınca ben yine de açıklama yapmayı uygun görmedim” dedi.
Kemal Can: Çanta anketçileri güveni bozuyor
Son 30 yıldır Türkiye’deki seçimleri takip eden gazeteci Kemal Can da “çanta anketçiler” olarak tanımladığı şirketlerin seçim araştırmalarının güvenilirliğe gölge düşürdüğünü söylüyor.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Kemal Can, “Hem bir güvenilirlik ve vasıf sorunu var hem de işin ticarileşmesinden kaynaklanan bazı sıkıntılar var. Bazı şirketlerin bir ay içerisinde kendi datalarını 10 puanlık kaydırmalarla yenilemeleri çok güven verici şeyler değil. Bir ölçme zorluğunun da olduğunu sadece şirketlerin hatasından olmayan biraz ölçülen şeyin niteliğinden de kaynaklanan bir problem olduğunu kabul etmek lazım. Seçim dönemlerinde ortaya çıkan çanta anketçileri daha manipülatif sonuçlar açıklıyor. Bu da elbette güveni bozuyor ve sektör kötü etkileniyor” diyor.
Can’a göre, “anketler seçmenin oy davranışı açısından değil ama moral motivasyonu açısından etkili oluyor zira seçimi kazanma veya kaybetme riskine karşı anketlere bakarak hareketlenen, motive olan bir seçmen kitlesi bulunuyor.”
Özer Sencar: Seçmenin %5’i son günlerde karar verir genelde cevap vermeyen seçmen muhalefete yönelir
Yıllardır “Türkiye’nin Nabzı” araştırmalarıyla seçmen tercihlerini ölçen Metropoll Araştırma’nın CEO’su Özer Sencar ise Türkiye’de seçmenlerin geleneksel olarak %5’inin son dakikada karar verdiklerini söylüyor.
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmede bulunan Sencar, “Biz bu seçim bayram nedeniyle son alan araştırmamızı erken yaptık, öbür türlü seçime yetiştiremezdik. Ama anketler seçmen tercihini fazla etkilemez. Geleneksel olarak seçmenlerin %5’i son günlerde karar verirler. Bunlar karar vermeyecek değiller. Biz bu kararsızları oransal olarak dağıtırız ama gerçekte oransal dağılmaz. Eğer bunlar son anda karar verip oy verirlerse büyük kısmı muhalefete gider. Çünkü iktidara yakın duran seçmen çoğunlukla cevap vermeme eğilimi içinde olmaz” dedi.
Dünyada seçim araştırmaları nasıl yapılıyor?
Doçent Emre Erdoğan, Türkiye’deki seçim anketlerinin güvenilirliğini arttırmaları için işbirliklerini arttırması gerektiğine dikkat çekiyor.
Erdoğan, “ABD’de hiçbir araştırma şirketi tek başına yapmıyor bunu. Gazetelerle, televizyonlarla veya üniversitelerle birlikte yapıyor. Fransa’da genelde üniversitelerle, Almanya’da gazetelerle yapılıyor. Bütün dünyada bu iş bilgi işi İşi bilgi üretmek olan STK’lar, üniversiteler olur, medya ile birlikte seçim araştırması yapmak kesinlikle daha sağlıklı” diyor.