Somali’nin başkenti Mogadişu’da 14 Ekim’de düzenlenen terör saldırısı sonrası Türkiye’den büyük destek gören Somali’nin başbakanı Hasan Ali Kayre bugün Ankara’daydı.
Başbakan Binali Yıldırım’la görüşmesi sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Kayre “Türkiye'nin destekleri bizim tarih kitaplarımızda yazılı kalacak ve ilelebet unutmayacağımız destekler olacak” dedi.
Türkiye’nin 2011 yılından bu yana stratejik ortaklığı temel alan bir işbirliği modeli benimsediğini vurgulayan Başbakan Binali Yıldırım da hedefin kendi ayakları üzerinde duran bir Somali devletinin oluşması olduğunu belirtti.
Binali Yıldırım: ‘AMISOM sürdürülebilir değil’
Başbakan, “Şüphesiz uluslararası bir askeri varlığın, Somali'de ilanihaye barışı ve güvenliği sağlaması mümkün değildir. Şu anda Afrika Birliği Barış Gücü (AMİSOM) bir görev ifa ediyor ama bunun sürdürülebilir bir konu olmadığı, asıl güvenliğin ülke içinde oluşturulacak barış ve kardeşlik ortamıyla ve güvenlik altyapısının geliştirilmesiyle mümkün olacağını biliyoruz. Bu doğrultuda Türkiye'nin, ülkede tesis ettiği eğitim altyapısı, eğitim imkanları marifetiyle gerekli eğitimleri vermeye ve bu anlamda güvenliği sağlama yönündeki gayretlerinize sonuna kadar destek olduğunu hazır olduğunu ifade etmek isteriz” dedi.
AMISOM 2020’de Somali’den çekilecek
Türkiye, 2011 yılından bu yana Somali hükümetiyle yakın işbirliği içinde bulunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde güçlenen işbirliği özellikle askeri alanda hız kesmeden devam ediyor.
Türkiye, 30 Ekim’de başkent Mogadişu’da bir askeri üssü faaliyete geçirdi. İki yıldır inşaatı süren üssün açılış törenine Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar katıldı. Üste yetiştirilecek Somalili askerlerin, 2020 yılında ülkedeki faaliyetine son vereceği açıklanan AMISOM güçlerinin yerini alması bekleniyor.
AMISOM, (Afrika Birliği Somali Görev Gücü) Uganda, Burundi, Kenya, Etiyopya ve Cibuti silahlı kuvvetlerine mensup 22 bin askerden oluşuyor.
Orakçı: ‘TSK sayesinde Somali milli ordusunu kavuşacak, bu da TSK’yı potansiyel hedef yapıyor’
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan İHH İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Afrika uzmanı Serhat Orakçı, TSK’nın Somali’de yetiştireceği Somali askeri gücünün ülkedeki dengeyi değiştireceğini bu yüzden 14 Ekim saldırısı değilse bile gelecekte hedef olmasının ihtimal dahilinde olduğunu söyledi.
Orakçı, “14 Ekim saldırında Türk üssü hedef alınmadığı gibi bir görüntü var. Çünkü üsse çok uzak bir noktada gelişti. Oraya başka yollardan ulaşılabilirdi. Ama yine de Somalili istihbarat yetkilisinin iddiasının ihtimal dışı olmadığını da düşünüyorum. Türkiye’nin askeri kampı, gelecekte de saldırı yapılabilecek potansiyel merkezlerden biri. Çünkü TSK ordunun yeniden yapılanması için ciddi bir hamle başlattı 10 bin asker eğitecek. 2020’ye kadar 40 bin asker oluşturacak. Bu sayede Somali devleti, El Şebab’la mücadele etmek için kendi milli ordusuna kavuşmuş olacak” dedi.
‘Milli ordu devreye girdikçe el Şebab mevzi kaybedecek, Türkiye kilit rolde’
Daha önce Somali’ye gitmiş orada halkın nabzını tutmuş bir araştırmacı olan Orakçı, Şebab’la mücadelenin Somali ordusunun devreye girmesinin ardından daha da kolaylaşacağı görüşünde.
“Bildiğiniz gibi AMISOM’da ağırlığı Etiyopya, Burundi ve Uganda askerleri oluşturuyor. Bu askerler çoğunlukla Hristiyan. Bu durum El Şebab’a meşruiyet kazandırıyor. Halk uzunca bir süre Şebab’ı işgalcilerle mücadele içinde gördü. Bu tablonun oluşmasında ABD’nin rolü var. Etiyopya eliyle İslam Mahkemeleri Birliği’ni dağıttıktan sonra örgüt ortaya çıktı. Bu durumu Irak’ın işgali sonrası IŞİD’vari örgütlerin ortaya çıkışına benzetebiliriz. Dış müdahaleler bu tip örgütlere toplum nezdinde meşruiyet kazandırıyor. Artık denklem değişiyor. Milli ordu devreye girdikçe zaten milli davasından feragat eden ve küresel çıkar odaklarına hizmet eden Şebab mevzi kaybedecek. Türkiye bu yüzden kilit bir role sahip.”
Şebab’ın hala El Kaide networkü içinde olduğunun altını çizen Serhat Orakçı, radikal bir grubun Şebab’a koparak IŞİD’e katıldığı iddialarının henüz kesinlik kazanmadığını söyledi.
Tığlı: ‘Şebab’ı aşan bir saldırı, DEAŞ tarafından da yapılmış olabilir iktidar içi çatışmanın yansıması da olabilir’
Anadolu Ajansı Afrika Masası Editörü İbrahim Tığlı, Gerçek Hayat dergisindeki köşesinde bu hafta kaleme aldığı “Somali’de Küresel Terör” başlıklı yazısında bu eylemin Şebab’a ait olamayacağını öne sürdü.
14 Ekim saldırısının Somali Genelkurmay Başkanı ve bazı üst düzey görevlinin istifasından sonra gelmesini “manidar” bulan Tığlı, “Benim kanaatime göre bu Şebab’ı aşan bir saldırı. Şebab bu tür saldırılar yapabilir, daha önce de benzer sivilleri hedef alan saldırılar gerçekleştirdi. Fakat yine de bu saldırı Şebab’dan geçtiğimiz aylarda ayrılan daha da sertlik yanlışı DEAŞ tarafından da gerçekleştirilmiş olabilir. Bu tür örgütler daha fazla eleman ve sempatizan kazanmak için kanlı saldırılar yapmada birbirleri ile yarış içindeler. Fakat asıl soru, DEAŞ Somali’de bu saldırıyı yapabilecek bir güce sahip mi? Bu saldırı Somali’deki iktidar ve klan grupları arasındaki iç çatışmanın da bir yansıması olabilir” dedi.
‘Bu terör saldırısı ile Türkiye’ye de mesaj verildi’
Türk üssünün hedef olmadığını düşünen Gerçek Hayat yazarı, yine de bazı ülkelerin Türkiye’nin Somali’deki girişimlerinden rahatsız olduğu görüşünü savunuyor:
“Bu saldırı uluslararası küresel güçlerin bir saldırısı mı yoksa? Somali, istihbarat örgütlerinin cirit attığı bir yer. Saldırının olduğu bölge de o yerlerden biri. Bu örgütler yerli taşeron örgütlere saldırıyı yaptırmış olabilirler. Bir süredir özellikle Türkiye’nin girişimlerinden başta ABD, İngiltere ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere rahatsız olan devletler var. Bu terör saldırısı ile Türkiye’ye de bir mesaj verildi. Türkiye’nin askeri üssünden rahatsız olanlar, Somali’nin şimdi ve gelecekte Türkiye’nin desteğini almasından rahatsızlar. Bu yüzden ABD basın yayın organları ile hedefin Türkiye olduğunu söyleyerek bir mesaj vermek istiyorlar.”