Erişilebilirlik

Soçi Anlaşması Ne Anlama Geliyor?


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Soçi’de yaptıkları görüşmede Suriye'nin İdlib bölgesinde hükümet ile silahlı gruplar arasında silahtan arındırılmış bir bölge kurulması konusunda anlaşmaya varılmıştı.

Peki Türkiye ve Rusya'nın İdlib'de ateşkesi korumak için vardığı mutabakat ne anlama geliyor? Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han ve İstanbul Aydın Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi.

Ahmet Kasım Han: “İran ve Suriye’yi Ruslar ikna etti”

Soçi toplantısının Rusya’nın, Türkiye ile Suriye bağlamında işbirliğini sürdürmeyi arzu ettiğini ve bu işbirliğine kıymet verdiğini gösterir biçimde sonuçlandığını söyleyen Doç. Dr. Ahmet Kasım Han’a göre, Rus tarafı Türkiye’nin kendisi üzerinde ağır sonuçlar doğuracağını defalarca söylediği İdlib’deki harekatın yürütülmesi konusunda Türkiye’nin isteklerini bir biçimde dikkate aldı ve o istekler doğrultusunda bir saha realitesinin ortaya çıkmasını sağlamak adına belli bir zaman verdi. Han, Rusya’nın bunu da hem Suriye yönetimiyle hem de Suriye bağlamında müttefiki olan İran ile konuşarak yaptığını söyledi.

Han, “Burada İran’ı da Suriye yönetimini de Rusların ikna ettiğini düşünmek için önümüzde her tür neden var. Dolayısıyla bu da Rusya’nın Türkiye ile olan ilişkisine önem verdiğini gösteriyor. Fakat bu anlaşmanın ne kadar süreceğini ve fiilen ne sonuç yaratacağını, Rusların verdiği taahhütleri ne kadar karşılayıp karşılayamayacağını bize zaman gösterecek ama bugün gelinen noktada aslında Türkiye açısından en iyi sonuç ortaya çıktı” dedi.

Türkiye ne yapabilir?

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, Türkiye’nin bundan sonra ne yapması gerektiği konusunun sadece İdlib bağlamında değerlendirilmemesi gerektiği düşüncesinde.

Han, “Türkiye’nin bundan sonra ne yapması gerektiği ile ilgili soru sadece İdlib bağlamında cevap verilebilecek bir soru değil. Suriye’nin geneli ile ilgili Türkiye’nin bir takım kaygıları var. Dolayısıyla Türkiye, bunu bütüncül olarak düşünmeli. Türkiye’nin yapması gereken sınırlarına sahip çıkmaya devam etmek ve devlet altı gruplarla kurduğu ilişkileri yönetilebilir bir çerçeve içerisinde tutarken süper güç çatışmalarının arasında kalmadan bölgesel aktörlerle ilişkilerini geliştirmek olmalı” dedi.

“ABD’nin tavrı Türkiye’nin elini güçlendiriyor”

Soçi zirvesinde alınan silahsızlandırılmış bölge kararına da değinen Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, “15-20 kilometrelik bir çatışmasızlık bölgesi, 15-20 kilometreyi nereden geçirdiğinize bağlı olarak uygulanabilir veya uygulanamaz. Bir diğer konu ise Rus tarafının açıklamasına bakarsak bu çatışmasızlık bölgesinde, ateşkesin yürüyebilmesi için bu grupların bütün ağır silahlarını teslim etmesi gerekiyor. En azından kısa vadede bütünüyle gerçekleşmese bile kısmen bu yönde bir takım hareketlilikler görülecektir” dedi.

Amerika’nın İdlib harekatına ilişkin çekincelerinin olduğunu, bunun da Rusya’nın İdlib’de adım atmasını güçleştiren faktörlerden birini oluşturduğunu ifade eden Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, ABD’nin tavrının, bir anlamda Türkiye-Rusya arasındaki ilişkide Türkiye’nin elini güçlendirdiğini söyledi.

Ahmet Kasım Han: 'İran ve Suriye’yi Ruslar İkna Etti'
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:04:24 0:00

Emekli General Babüroğlu: “Terör örgütleri çekilmezse operasyon olur”

İstanbul Aydın Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu’na göre de terör örgütleri bölgeden çekilmezse operasyon olur.

Babüroğlu, “Terör grupları içinde yer alan bazı gruplar 15 Ekim’e kadar ılımlı muhalif tarafa geçebilir, geçerse terör örgütleri aleyhine bir süreç işler. Fakat çatışmalar sürerse ve silahsızlandırılmış bölge sınırları içerisinde yer alan bazı terör örgütleri, biz silahsızlandırılmış bölgeyi kabul etmiyoruz, Soçi zirvesi kararlarını tanımıyoruz ve buradan çekilmiyoruz, savaşacağız derlerse, o zaman Rusya ve Şam yönetimi için bir operasyon yolu açılmış olabilir. Bunu 15 Ekim’den sonraki süreçte görebiliriz. İkincisi terör grupları, silahsızlandırılmış bölgeden çekilecekler ama İdlib’i terk etmeyecekler. Diğer önemli konu ise radikal grupların buradan nasıl çekileceği. Muhtemelen 15 Ekim’e kadar çoğu buna uyup 15-20 kilometrelik silahsızlandırılmış bölgenin dışına çıkacaktır. Belki az bir bölümü savaşma kararı alabilir. Bu durumda Rusya, Suriye ile beraber terör örgütü unsurlarını havadan bombardımana tabi tutacaktır” dedi.

“Rusya ve Türkiye’nin diplomatik zaferi”

Rusya’nın masaya oturduğu zaman hem Rusya’yı hem de Suriye’yi temsil ettiğini vurgulayan Dr. Naim Babüroğlu, Putin’in masada Esat’ı da temsil ettiğini ve Esat’ın hayır deme lüksünün bulunmadığını söyledi. Putin’in Türkiye’yi dışlayıcı hiçbir harekette bulunmadığına dikkat çeken Babüroğlu, İdlib’deki bu diplomatik görüşmenin, Türkiye ve Rusya’nın bir zaferi olduğunu söyledi. İstanbul Aydın Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Naim Babüroğlu, “Teraziye baktığınızda Türkiye’nin isteklerinin daha çok karşılandığını görüyoruz. Bunun nedeni ne? Putin hiçbir zaman Türkiye’ye şu yönde hayır demek istemiyor. S-400 hava savunma sistemi, enerji işbirliği, Akkuyu nükleer santralı, Türk akımı projesi gibi projeler var. Bu nedenlerle Rusya, Suriye coğrafyası için, İdlib için Türkiye ile ipleri koparacak bir adım atmaz” ifadelerini kullandı.

“Suriye’de iç savaş 2030’a kadar sürecektir”

“Türkiye’nin uzun döneme yayılacak bu iç savaşın ateşini Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisine geçmesini önleyecek bir politikayı diplomasi ile yürütmesi lazım” ifadesini kullanan Babüroğlu, Ankara’nın şu anda Rusya ve İran’la işbirliğinin olumlu olduğunu belirtti.

Babüroğlu, “Türkiye’nin 911 kilometrelik bir sınırı var. Belki ileride sığınmacıların dönmesi için, Fırat’ın doğusunda etkili bir operasyon yapmak için Rusya’yla, Şam’la ve Suriye’yle daha olumlu, daha kuvvetli bir işbirliğine ihtiyaç duyabilir Türkiye” dedi.

Dr. Naim Babüroğlu, “2011’de iç savaşın başladığı Suriye’de, bu iç savaşın, İdlib’de alınan silahsızlandırılmış bölge ve Soçi kararlarıyla soğuyacak bir düzeye ineceğini düşünmeyelim. Bu çok aşırı bir iyimserlik olur. Ben bu iç savaşın 2030’ların içlerine kadar süreceğini savaş tarihi gerçekleri doğrultusunda söylemek zorundayım” dedi.

Babüroğlu: 'Terör Örgütleri Çekilmezse Operasyon Olur'
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:05:28 0:00

XS
SM
MD
LG